Hastalık tradutor Português
6,046 parallel translation
Hastalık başka bir yerdeymiş.
A doença estava noutro sítio.
Bu Dünya Sağlık Örgütü ve Hastalık Kontrol Merkezi için bir sorun.
Bem, isso é assunto para a OMS e o CDC.
Mo, bak bakalım Hastalık Kontrol Merkezi başka bilgi paylaşacak mı.
Mo, vê se eles têm mais informações que possam compartilhar.
Hastalık kapacak diye çok endişelenmiştin.
Tinhas tanto medo que apanhasse uma infecção.
Gemide hayatta olan herkesin hastalık geçmişini istiyorum.
Eu quero o historial médico de todos os que estão vivos e ainda a bordo.
Sende olan bu hastalık yalnızca yaşanmış olan bir ilişkiyle sana aktarılmış olabilir. Peki ya diğer kardeşlerimiz de bu hastalıktan müzdarip mi?
Parece que esta doença, só pode ser passada por um certo tipo de conceção.
Senin hiç hastalık var mı?
Já alguma vez tiveste algum tipo de doença? Doença mental?
Küçük dilinde cinsel yolla bulaşan hastalık yok.
A tua úvula não tem uma DST.
Hayır. Elka, Cody'ye cinsel yolla bulaşan bir hastalık bulaştırmış.
Não, a Elke deu uma DST ao Cody.
Formda bulunan aile ve hastalık geçmişi soruları kimin yaşayıp kimin öleceğine karar vereceğin bir nüfus sayımı!
As questões no formulário... Historial familiar, histórico de doenças... Isto é um censo, para a ajudar a decidir quem vive e quem morre.
Bunun bir hastalık olduğuna inanmıyorum.
Nem acredito que isto seja uma doença.
Kardeşin seni çok seviyor olmalı, hastalık derecesinde.
O seu irmão deve amá-lo muito, à sua maneira doentia.
Bir mantar türü, karıncalara hastalık bulaştırdıktan sonra onların bitkilere saldırmasına sebep oluyor. O bitkiler de hastalığı bulaştırabilecek sporlar üretiyor. Yine inek gibi göründüm, değil mi?
Há uma espécie de fungo que infeta as formigas e que faz com que as formigas ataquem as plantas, para libertar esporos que, por sua vez, infetam um novo anfitrião.
Sadece tavuktan bile yirmiden fazla hastalık kapabilirsin.
Só do frango, há mais de 20 doenças que se pega por exposição.
Kişisel olarak hastalık hoşuma gidiyor.
Eu, particularmente, gosto da doença.
AIDS ve cinsel hastalık testi yapacağım. Hepsi bu.
Farei um teste para HIV, outras DSTs, e só.
- Diğer kızlarda da hastalık var mı?
E as outras raparigas?
Kızların hepsi hastalık kapmış.
Todas elas tem gonorreia.
- Hastalık belirtileri ortadan kalkana kadar.
- até que os sintomas desapareçam.
Hastalıktan kurtulmak istiyorsanız, enfeksiyon kapan kızların kimlerle ilişkiye girdiği tespit etmemiz gerekiyor.
Mas se quiseres livrar-te disso e ficares livre, Vamos ter de determinar o que essas raparigas infectadas têm em comum. Parceiros.
Göz nezlesi için anlaştık, deri hastalıkları için değil.
Concordei em tratar de uma conjuntivite, não criar uma clínica de DST.
Orada oturan çocukta bulaşıcı hastalık vardı.
- O tipo que se senta aí tem mono.
Hayır, o her hafta kendi koyduğu bir hastalık teşhisiyle geliyor.
Não, ele vem cá todas as semanas com um novo auto-diagnóstico.
Evet, Hastalık Kontrol Merkezi'nin.
Sim. O Centro de Controlo de Doenças.
Birkaç yıl önce bu hastalık Yellowstone'da bir salgına yol açarak kurt nüfusunun yüzde kırkının ölmesine neden oldu.
Alguns anos atrás, um surto em Yellowstone matou 40 % da população de lobos.
Satomi, hastalık sana bulaşmadı çünkü sen bağışıklık kazanmıştın.
Satomi, não foste infectada porque foste inoculada.
Atif hastalık izni aldı, bu yüzden yeni biri başladı, gelmesini söylemiştim.
O Atif está doente. Por isso temos um novato. Disse-lhe para vir aqui.
Bu 15 yıl süren hastalık, sefalet, ölüm demek.
São 15 anos de doenças, miséria, de morte.
RyneLab küresel dünyanın her yerindeki salgın hastalık sitelerine araştırmacılar gönderiyor...
O alcance global do RyneLab Biomédica envia investigadores por todo o mundo para locais onde existem epidemias...
Hastalık, Campiza denilen Bolivya'nın bir köyünden çıkmış.
A doença arrasou uma vila na Bolívia, chamada Campiza.
Personel dosyanızda bir hastalık tanısı var.
Há um diagnóstico no seu ficheiro.
Dost ateşi, kazalar, hastalık bunlar da 1817 eder.
Fogo amigo, acidentes, doenças... São mais 1 817.
Walter, burada neden Hastalık Kontrol Merkezinin minibüsü var?
- Walter, porque é que há uma carrinha do Centro de Controlo de Doenças?
- Bay Gallo, efendim? Bu evde çok korkunç, muhtemelen bulaşıcı bir hastalık var mı?
Sr. Gallo, há uma terrível doença possivelmente transmissível nesta casa?
- Laboratuvarlarda hastalık örnekleri olur, Walter.
O laboratório tem amostras de doenças, Walter.
Tedavi edilebilecek bir hastalık için nişanlımı kaybetseydim öç almayı düşünürdüm.
Se perdesse a minha noiva para um doença curável, considerava a vingança.
Ölümcül bir hastalık genelde böyle yapar.
Doenças terminais ajudam a que isso aconteça.
Hastalık önce kuzeydeki büyük otelleri vurdu.
A doença chegou primeiro aos "resorts" maiores no Norte.
Sadece salgın hastalık korkusuna ihtiyacınız var.
Apenas precisamos de alimentar o medo da pandemia.
Hastalık güvertede bulaşmışsa, hepsi taşıyıcı demektir.
Se o contágio foi a bordo, são todos portadores.
Sen bir çeşit bulaşıcı hastalık uzmanı falan mısın Ajan DiNozzo?
És algum tipo de expert em doenças infecciosas, agente DiNozzo?
Bunu gizli tuttular, ancak biri bulaşıcı hastalık birimine girdi.
Mantiveram em sigilo, mas alguém invadiu a Unidade de Contágio Directo.
Hastalık kapmış ve Hufcutt'ın şirketinin ilaç ürettiği bir bakteriyi taşıyarak.
- Infectados e a transportar uma bactéria que Hufcutt pode eliminar.
- Umarım hastalık kaparsın.
- Espero que apanhes sarna.
- Athena, o terapiler saçmalık ve en basit hastalıkta bile sağladığı tedavi şüpheli.
- É tudo treta... Homeopatia... Dá alívio duvidoso a problemas menores.
Bu adamı California'daki Hastalık Kontrol laboratuvarına götürmemiz gerekiyor.
Estamos numa missão de alta prioridade, para levar este homem até ao laboratório do CDC, na Califórnia.
Şimdi de bu hastalık, bu virüs.
Agora esta doença, este vírus.
Bir süredir Hastalık Kontrol Karargahından rastgele sinyaller gönderiliyor.
Tenho estado a monitorizar algumas transmissões aleatórias daquilo que sobrou do Quartel do Controlo de Infecções.
Bir gece, Dr. Jennings artık bana hastalığından bahsetme vaktinin geldiğine karar verdi.
Uma noite, o Dr. Jennings decidiu que estava na altura de me contar que tinha uma doença cerebral fatal.
Görünür bir hastalık belirtisi yok.
Sem sinais visíveis da doença.
Uçarak kanaldan geçen ya da bir hastalığa çare bulanları hep kıskanırım.
Tenho sempre inveja desses tipos que voam sobre o Canal, inventam uma cura ou essas coisas.
hastalıkta ve sağlıkta 40
hasta 212
hastayım 158
hastane 65
hasta mısın 277
hastaneye 39
hastaydı 31
hastanede 84
hastaydım 46
hastasın 78
hasta 212
hastayım 158
hastane 65
hasta mısın 277
hastaneye 39
hastaydı 31
hastanede 84
hastaydım 46
hastasın 78
hastalar 23
hasta o 16
hastalandı 24
hasta mı 113
hastane mi 26
hasta değilsin 19
hastasın sen 46
hasta görünüyorsun 17
hasta olacaksın 20
hasta mısınız 50
hasta o 16
hastalandı 24
hasta mı 113
hastane mi 26
hasta değilsin 19
hastasın sen 46
hasta görünüyorsun 17
hasta olacaksın 20
hasta mısınız 50