Hastasın tradutor Português
2,332 parallel translation
Hastasın.
Está doente.
Sen hastasın.
Tu estás doente.
Sen hastasın!
Estás doente!
Liposuction için çok uygun bir hastasınız Bayan Taylor.
É uma óptima candidata para uma lipoaspiração, Miss Taylor.
Sen gerçekten hastasın Christian ama yine de tüm işi sana yıktı.
Tu estás mesmo doente, Christian, e ele deixou-te com o trabalho todo.
Sen ölmeyeceksin, sadece hastasın.
Tu não estás a morrer. Só estás doente.
Anlamıyorsun, oğlum çünkü hastasın.
Tu não entendes, filho. Porque estás doente.
Sen hastasın, biliyor musun bunu?
- Por favor, Owen!
Çık dışarı, sen hastasın, serseri! Ne?
Saia agora seu vagabundo doente!
- Nöroloji'nin başındaki adam hastasının başından üç gün ayrılmazlık yapmamalı.
- O chefe da Neuro não larga a cama da paciente há três dias. - Ele está bem.
Hey. Sen hastasın!
Henry, tu estás doente.
Sakın o hastalık hastasını elinizden kaçırdığınızı söylemeyin.
Não me digam que aquele hipocondríaco se esgueirou.
Derek, Denise'in hastasına sıvıyı çekmek için torakentez yapar mısın?
Derek, fazes uma toracentese à paciente da Denise e tiras de lá o fluido?
Hastasın ve yardıma ihtiyacın var.
Tu estás doente e precisas de ajuda.
Siz iyi bir hastasınız.
Até que é um bom doente.
Hastasın sen.
Você é maluco.
- Sen hastasın!
- Tu és doente!
- Bence hastasın.
Acho que você é uma santa.
Bir psikoz hastasının çağrılarını asla küçümseme.
Nunca subestimes o agressor de um episódio psicótico.
Sen tamamen hastasın.
Tu estás completamente louco.
Sen de bir hastasın, sallama numaralarla gelmiş olsan bile.
E é um doente, apesar de estar aqui sob falsos pretextos.
Hastasın sen!
Você é doentio!
Son bölüm, sen bayağı hastasın.
Jenny, estás muito doente.
Ben Sofia'yla birlikte kalırım, akli durumunu gözler,... kanama durumuna karşı hayati verilerine bakarım,... Facebook durumumu "hastasını gözlüyor." diye değiştiririm.
Eu fico com a Sofia, observo o estado mental, fico de olho nos sinais vitais para o caso de hemorragia, actualizo o meu facebook para "a vigiar um doente".
Hastasınız siz.
Você é doente.
Sophie, sen diğer odadaki hastasın.
Sophie, és a paciente do quarto ao lado.
Hastasın sen.
- És doentio.
Bebeğim, hastasın. Kan inceltici veriyorlar, tanrı aşkına!
Têm-te a anti inflamatórios, por Deus.
Şu doktor hikayelerini bilir misin? Doktor, hastasını ameliyat ederken pensesini yanlışlıkla içeride unutur.
Sabes aquela história em que um medico deixa um penso no peito de doente operado
Evet, hastasın.
- Estás sim.
50 yıl önce hastasını ameliyat sırasında kazara öldüren hayalet mi?
Um fantasma que acidentalmente matou um dos seus pacientes durante uma cirurgia, há mais de 50 anos?
- Sen Doktor Belle'in hastası mısın?
É doente do Dr. Belle?
Eğer sinir hastası değil de beyin cerrahı olsaydın,
Se fosses um neurocirurgião e não um neurótico,
Onu, Louise Mason adlı şu kadının video kayıtlarını izlerken gördüm ve Loker bana, onun Lightman'ın profesörlerinden birinin hastası olduğunu söyledi.
Eu vi-o a ver a filmagem daquela mulher, a Louise Mason e o Loker disse-me que ela era uma paciente do professor do Lightman.
Kadının, profesörünün hastası olduğunu sanmıyorum.
Acho que ela não era paciente do professor dele.
Bence kadın onun hastasıydı.
Acho que era paciente dele.
Eski usul yüzüne vurmanın hastası olsam da özür dilemeye geldim.
Apesar de ser um grande fã de atirar à cara essas coisas, estou aqui para te pedir desculpa.
Doktor Heller'ın, kriminal suçlularla ilgilenen bir psikiyatrist olduğunu ve Dave'in onun hastası olduğunu biliyoruz.
- E dizemos o quê? Bem, sabemos que o Dr. Heller era um psicólogo criminal, e temos quase a certeza que o Dave foi seu paciente.
Swender'ın bir hastası var. 22 yaşında kadın. Metastatik melanom.
Bem, a Swender tem uma paciente de 22 anos, com um tumor metastático.
Hastasın sen.
É doente.
Onların da bir MRI aracı ve bizden on kat daha az hastası var.
Têm uma carrinha de RM e um décimo dos nossos doentes.
Ama sen hastasın.
Mas você está doente.
Hala bir kanser hastasısın, ama artık cerrahi hastası değilsin.
Ainda és uma doente de cancro, mas já não és uma doente cirúrgica.
Hala kanser hastasısınız ama artık Dr. Swender'ın ilgisini çekmiyorsunuz.
Ainda tem cancro, mas já não é tão grave para interessar à Dra. Swender.
Boston'a. Dr. Jordan'ın hastası Dan Parnell'e böbrek almaya gidiyoruz.
Boston, buscar um rim para um dos pacientes da Dra. Jordan.
Buruşukların hastasıyım.
Eu adoro as rugas.
Hemofili hastasıysan şansa bırakamazsın hiçbir şeyi.
Como hemofílico, não podes correr riscos.
Evan'ın bir hastası varmış, bir arkadaşı, yardıma ihtiyacı olduğunu söylüyor.
O Evan tem uma doente, uma amiga, que ele diz que precisa de ajuda.
Bu balkabaklarını her ne başkalaştırdıysa şeker hastası yapmış.
Link! O quer que seja que mudou aquelas abóboras deu-lhes um doce apetite.
Çocuğumuzun potansiyel bir kalp hastası olmasını komik bulmana şaşırdım.
Ainda bem que achas piada à potencial doença cardíaca do nosso futuro bebé.
Dr. Albert Glassman'ın hastasısın.
És um paciente do Dr. Albert Glassman.
hastasın sen 46
hasta 212
hastayım 158
hastane 65
hasta mısın 277
hastaneye 39
hastaydı 31
hastanede 84
hastalık 59
hastaydım 46
hasta 212
hastayım 158
hastane 65
hasta mısın 277
hastaneye 39
hastaydı 31
hastanede 84
hastalık 59
hastaydım 46