Anlatın tradutor Russo
5,469 parallel translation
Çok fazla suçluluk duygusu hissettiğiniz şeyleri anlatın.
Расскажите о поступках, за которые чувствуете вину.
Hadi ama! Burada gerçekten neler olduğunu anlatın bize!
Ты просто не хочешь говорить, что происходит на самом деле!
Anlatın bana.
Введите меня в курс дела.
Müvekkilimle ilgili hiçbir şey bilmiyormuşum gibi anlatın.
Предположим, что я абсолютно ничего не знаю о своем клиенте, хорошо?
Lütfen anlatın.
Пожалуйста, продолжайте.
Hemen avukatlarınızı arayın ve böyle söylediğimi anlatın.
Так что вызывайте адвокатов и передайте то, что я сказал.
Anlatın bakalım. Bizimki size işle ilgili ne söyledi?
Итак... что наш парень рассказал тебе о работе?
Bana onları anlatın.
Расскажите мне.
Nasıl olduğunu anlatın. Kimse orada BM gücü istemiyor.
- Никто не хочет видеть там войска ООН.
- Anlatın bakalım.
- А теперь расскажи про предложение.
Bildiğiniz her şeyi anlatın.
Расскажите всё, что вы знаете.
Şimdi, ne olduğunu anlatın.
А теперь расскажите мне, что случилось.
Anlatın bakalım.
Излейте душу.
Son bölümü anlatışını kaçırdım Dennis.
Дэннис, я пропустил последнюю часть.
Bana bir daha anlatır mısın?
Расскажи на бис.
Nasıl geçtiğini bana anlatırsın.
Расскажешь потом, как все прошло.
İcat ettiği hologram teknolojisini kullanarak kendi cinayetini çözmeye çalışan ölü bir kadının bakış açısından anlatılan psikoseksüel bir gerilim.
Это психосексуальный триллер. повествование идет от лица мертвой женщины которая разгадывает собственное убийство используя технологию голограммы, которую она изобрела.
Peki, instagram hesabın bambaşka bir hikaye anlatıyor Cleo.
По твоему инстаграму незаметно.
Çocukken, babamın arabasıyla gittiğimizde radyoda sürekli olaylar anlatılırdı.
Маленьким в его машине я постоянно слышал истории по радио.
Hapşırık'ın bakış açısından tekrar anlatılan Pamuk Prenses.
Белоснежка, рассказанная с точки зрения снеговика Чихунчик..
Rhaegar'ın insanları öldürme konusunda iyi olduğunu anlatırdı.
Он говорил, что Рейегар хорошо убивал людей.
Kabarmaya, heyecanlanmaya başladı, nasıl borçlandığını ve hesabını nasıl düzelteceğini anlatıyordu.
Он начал психовать, рисоваться, говорил о том, что у него есть, как ему надо рассчитаться.
Çocuklarımızın gözetimiyle ilgili birlikte yaptığınız şeyleri anlatıyorsunuz.
Вы говорите о том, чтобы заниматься этим вместе, заботиться о наших детях.
İkinci haftayı da anlatırsın.
Дай знать, что будет на второй неделе.
Daha fazlasını anlat.
Охренеть.
Daha azını anlat. Daha azını.
Всё, больше не рассказывайте.
Cinayet mevzusunu biliyorsan, cinayet kısmını anlat geç! Of ulan! Bu tam çılgınlık.
Если знаешь про убийство - про него и говори!
Lütfen... Onlara dönmelerinin daha iyi olacağını anlat.
Пожалуйста... дай им понять, что будет лучше, если они вернутся.
Country, Güney Amerika'da hayatın normal bir parçası olan yoksulluk ve kaygının acısını ifade etmek için ayrılık, kalp kırıklığı gibi daha kişisel ufak hikayeler anlatır.
Сложности деревенской жизни. В кантри используют небольшие личные истории о расставаниях или поломанных машинах, чтобы выразить всю боль от бедности и тревогу, которая была обыденной частью жизни на юге Америки.
Gidip bir şeyler yiyelim, sen de bana tüm hikayeyi anlatırsın.
Пойдем перекусим, и ты расскажешь мне все.
Kadın hakkında bildiğin her şeyi anlat.
Расскажи все, что ты о ней знаешь.
İşte sorun şu ki onların espri olduğunu pek sanmıyorum. Misal yatağı ıslatmanı anlatırken bunun komik olacağını mı düşündün?
Когда ты рассказывал... что мочишься в кровать, ты думал, это смешно?
Ne bulduğunu anlatırsın.
И расскажи мне, что выяснишь.
- Şimdi bana anlatıyorsun. O koduğumun parasını kime verdin?
- А теперь ты расскажешь, кому ты, блядь, отдал деньги?
Deşifre makinesinin nasıl çalıştığını da anlatırım.
И объясню, как работает шифр.
- Jason'ın hayatını bize anlatır mısınız?
- Когда он преображался в женщину?
Bize ne olduğunu anlatır mısın?
Не хочешь рассказать что произошло?
Bana anlattığını ona da anlat.
Расскажи им, что рассказал мне.
Bana onun hikayesini anlatır mısın?
Расскажешь мне о нем?
Onun bir hata yaptığını anlatıyorum.
Я хочу сказать, что она совершила ошибку.
Sonra detayları anlatırsın.
Потом мне всё расскажешь.
Bizim müziğimiz daha çok mazlum insanların hikâyesini anlatıyor.
Наша музыка - это что-то вроде повести об угнетенных.
Becky bana hep Sue Sylvester'la ilgili hikayeler anlatırdı,... ama onların sadece hikayeler olduklarını sanıyordum.
Беки всегда рассказывала мне истории про тренера Сильвестр. Но я всегда считал, что это просто истории.
Kendi anlatımınızla lütfen.
Своими словами.
Şu yeni çalıştığın grup ile ilgili bildiklerini anlat.
Расскажи всё об этой новой группе, с которой ты работаешь.
Bunu bana tıpkı senin mütemadiyen yaptığın gibi sempati duymam için mi anlatıyorsun?
Ты говоришь мне это, чтобы я стала сочувствовать ему, как ты делаешь это непрерывно?
Çocukken bana kendi gençliğinin hikâyelerini anlatırdı. Eskiden ondan güçlü olanların onu ezdiğini anlatırdı.
Когда я была маленькой, она рассказывала истории из собственного детства, о нападках тех, кто был сильнее её.
Küçük bir tekne gezisi herkesin hayatını nasıl da mahvedebiliyor onu anlatıyordum.
Я просто рассуждаю, как одно маленькое лодочное путешествие может обратить жизнь всех и каждого в дерьмо.
Şimdi bana avcı hakkında ne hatırladığını anlat.
А теперь, расскажи, что еще ты помнишь про стрелка.
- Anlat bana, planın nedir?
- Расскажите мне, какой план?
Evet, kıyafetler rahattı. Ama asansöre her binişimde birisi kızarıklıklarını ya da baş ağrılarını anlatıyordu.
Ага, мед форма, конечно, была удобной, но каждый раз, когда я заходила в лифт, кто-то начинал мне рассказывать о сыпи или головной боли.
anlatın bana 25
anlat 464
anlatamam 71
anlatacağım 106
anlatabildim mi 110
anlatayım 104
anlatsana 152
anlatma 25
anlatırım 31
anlat bana 351
anlat 464
anlatamam 71
anlatacağım 106
anlatabildim mi 110
anlatayım 104
anlatsana 152
anlatma 25
anlatırım 31
anlat bana 351