Bu kadar üzülme tradutor Russo
38 parallel translation
Bu kadar üzülme.
Да не переживай ты так!
Bu kadar üzülme.
Что-то ты и впрямь не очень выглядишь.
Bu kadar üzülme.
Не страдайте так, доктор.
Bu kadar üzülme.
Сам себя не расстраивай.
Bu kadar üzülme.
Не расстраивайся.
Bu kadar üzülme. Sakin ol.
Успокойся.
Bu kadar üzülme Nick.
Не принимай это близко к сердцу, Ник.
Kendin için bu kadar üzülme.
Не смей жалеть себя!
Eric, Donna konusunda bu kadar üzülme.
Эрик, не расстраивайся так из-за Донны.
Bu kadar üzülme.
Не переживайте.
Bu kadar üzülme, Shimizu.
Не вешай носа, Симидзу.
Sadece bir kadın tarafından terk edildin, bu kadar üzülme...
Тебя всего лишь бросила девушка, не будь таким подавленным...
Bu kadar üzülme tatlım.
Не будь таким пессимистом.
Bu kadar üzülme, Morgan.
Не парься, Морган.
Bütün bunların başıma geldiğine inanamıyorum. Bu kadar üzülme.
Я не могу поверить, что купилась на это.
Sevgili Eleanor... Bu kadar üzülme.
Элеонор, не расстраивайтесь так.
Bu kadar üzülme.
Не тревожьтесь.
- Bu kadar üzülme.
- Не расстраивайся.
Kendini suçlu hissediyorsun diye bu kadar üzülme.
Тебе не нужно быть грубым из-за того, что ты чувствуешь вину.
Bu kadar üzülme.
О, не грусти так.
La Javanaise şarkısıyla dans ederken bu kadar üzülme.
Не сердитесь на себя, танцуя Жаванез
Bu kadar üzülme.
Не грусти.
Besleyiciler için bu kadar üzülme.
Не нужно слишком жалеть кормильцев.
Bu kadar üzülme. tamam mı?
- Эй, эй Не позволяй ему достать тебя.
Kendin için bu kadar üzülme.
Ох, не смотри так жалко себя.
Bu kadar üzülme.
Не вини себя в этом
Bu kadar üzülme.
Эй, не грусти.
- Bu kadar üzülme Ash.
- Не расстраивайся, Эш.
Han, 250.000 kazanacağım ve hakkımda bir film yapılacak diye bu kadar üzülme.
Хан, не расстраивайся из-за того, что я скоро получу $ 250,000, и обо мне снимут фильм.
# Bu yüzden üzülme ve biraz daha bekle... # Kollarımıza tekrar dönene kadar...
Так что не грусти и жди терпеливо, когда вернешься в наши объятия,
Bu kadar çok üzülme.
Не смотри так!
Bu kadar kolay üzülme Geleceğini düşün.
Не отказывайся сразу. Подумай о будущем.
Bu kadar üzülme, Matt.
Не расстраивайся, Мэтт.
Bu kadar da üzülme, Eli.
Смотри не погрязни в своём беспокойстве, Илай.
bu kadar 1215
bu kadar mı 472
bu kadar yeter 1511
bu kadar kolay 16
bu kadar basit 242
bu kadar yeter mi 31
bu kadar basit mi 22
bu kadar yeterli 43
bu kadarı çok fazla 17
bu kadar çabuk mu 71
bu kadar mı 472
bu kadar yeter 1511
bu kadar kolay 16
bu kadar basit 242
bu kadar yeter mi 31
bu kadar basit mi 22
bu kadar yeterli 43
bu kadarı çok fazla 17
bu kadar çabuk mu 71