Bu sadece tradutor Russo
21,715 parallel translation
Bu sadece ne tür bir mükemmelliğin seni beklediğini bilmediğinden ötürü.
Это только потому, что вы не знаете сколько крутости вас ожидает впереди.
Bu sadece rol.
Это просто игра.
Yemekteki arkadaşın zengin, yalnız ve muhtemelen sağlığı pekiyi değil. - Ne olmuş? - Bu sadece bir ihanet ama muhtemelen bu tatlı şeye senin 300 yaşında bir cadı olduğunu açıklamamı istemezsin.
одинок имеет хрупкое здоровье. что его лапуля - старая ведьма 300 лет от роду.
Bu sadece beni olduğum kişi yapıyor.
Просто вот такой я человек.
Bu sadece...
Просто...
Bu sadece resmi bir kayıt. Eleman azaltmaya karar verdikleri andan itibaren sen kovulana kadar.
Это почти как бумажный след с момента когда они решили создать список ненужных до момента когда тебя выпихнули.
- Bu sadece...
- Это... это просто...
Orada... aslında biliyomusun bu sadece bir parçası.
Просто там... Это лишь часть всего.
Bu sadece bir oyun.
Это просто игра.
Bu sadece hatalı değil.
Это не просто неправильно.
Yaşadığımız virüslü dünyayı hiçbir zaman bilmeyecek bir hayat. Sadece bu dünyayı bilecek ve bu dünya da kötü olamaz.
Жизнь, которой никогда не познать того мира до эпидемии, в котором мы жили... только этот мир... и этот мир... не может быть дрянным.
Senin için, bunu hep yaparım ama bu iş sadece müşteri ile ilgili değil bunu biliyorsun.
Тебе я всегда могу помочь, но дело не только в клиенте, и ты это знаешь.
Selina sadece arkadaşım. Hepsi bu.
Селина - друг, не более.
Benim de içimde karanlık vardı. Sadece bu konuda çok düşünmezdim.
Во мне много тьмы, просто я не зацикливаюсь на ней.
Alanında bu kadar uzman sadece birini tanıyorum.
Я знаю лишь одного парня такого уровня.
Bu söylediklerin bilmediğin şeyler olduğunu gösteriyor sadece.
Значит, вы чего-то не знаете.
Sadece daha paketlemedim, hepsi bu.
Просто не упаковал его ещё.
Bu gördüğün sadece olası bir gelecekti.
То, что ты видел – одно из предполагаемых будущих.
Kıyıya vuran sadece bu.
что вынесло на берег.
Sadece bu durumda, elçiyi gerçekten öldürmem gerek.
Просто в таком случае
Onu bekleyen şeylerin sadece bir kısmını gösterdim bu bile, duygu şalterini indirmesine yetti.
что ждёт его. чтобы заставить его выключить человечность.
Ama maalesef, bu hediyeyi odada ki en acımasız verebilirim sadece ve bu da benim için çok zor bir karar olacak.
Сейчас, к сожалению, я должен вручить его самому подлому и злому человеку в этой комнате. И это тяжёлое решение.
Bütün bu yaralı kurt hikayene inanmıyorum sadece.
Я просто не верю в твою историю раненого зверя.
Bana sadece bunu söylemek için mi bu kadar oyuncağa el koydun?
Так, ты все это притащил, просто чтобы показать мне?
Annemin de bu hataları yapmadığına emin oluyorum sadece.
Просто хочу убедиться, что мама тоже их не наделает. Это все.
- Sadece bu düğmeye basmam yetiyor.
Я просто нажму на эту кнопочку.
Sadece kayıtlara geçmesi için bu soruşturmada LAPD ve özellikle Dedektif Decker'ın kusursuzca davrandığını söylemek istiyorum.
Да, я хотел бы добавить, для записи, что полиция Лос-Анджелеса, и детектив Декер, в частности, вели себя по этому делу безупречно.
Hayır, sadece Dan'in bu soruşturmada girilmedik delik bırakmak istememesine hayran kaldım.
Отлично. Нет, я просто... очень впечатлена как сильно Дэн хочет проникнуть в дело с каждой стороны.
Annem geldiğinde beri burası bir garipleşti. Sanki birbirimize nasıl davranacağımızı bilmiyoruz gibi. Sadece sohbet ediyoruz, normal davranmaya çalışıyoruz ama bu hiç normal değil.
Здесь стало как-то странно - после маминого возвращения. но это совсем не нормально.
Bu olaydaki motivasyonunun hırs ve intikam olduğunu sanıyordum ama şimdi biliyorum ki sadece anneni kurtarmaya çalışıyorsun.
Я думал, тобой двигали амбиции и месть, а теперь я знаю, ты хочешь спасти маму.
Sadece senden bu kadar nefret ediyorum.
Настолько сильно я тебя ненавижу.
Sadece lütfen seni bu işten kurtarmama izin ver.
Единственное, о чем я прошу - чтобы ты дала мне тебе помочь.
Sadece bu işlerin bilimsel yönünü seviyor.
Он просто... любит научный подход.
Sadece zeki elemanlar bu rapora erişebilir bunu anlıyor musunuz?
Только персонал с допуском может иметь доступ к этому отчёту, вы это понимаете?
Sadece bu şekilde tasarlandım.
Я просто так построена.
Üniversitede birkaç çılgın gece geçirdim sadece, bu yüzden...
Просто была пара безумных ночек в колледже, вот и...
Bu çocukları tanımıyorum bile! Selam, Jess, biliyorsun,... sadece biraz bilgi ver.
Я их даже не знаю! мне нужны какие-нибудь подробности.
Bu jüri havuzundan sadece üç tane suçsuz oyu alırsın.
В этом составе жюри за вердикт "невиновен" проголосуют трое.
Bunu bilmek dışarıda sadece bir kişi benim arkamda... bu... bu bana herkesle yüzleşme gücünü verdi.
Осознание того, что есть хоть один человек, который поддерживает меня... это... дало мне силы противостоять другим.
Tüm bu "sert adam, sadece kendini düşünür" tavırları.
Да всё это твое : "Я крутой парень, думаю только о себе"
Ne bu? Gelecek, sadece şimdiki zamanın iğrenç bir versiyonu.
Будущее лишь дерьмовая версия настоящего.
Bu temel beton ve çelik yapı sadece bir tahtayı kaplıyor.
Он умещается на доске... Лишь бетон и сталь.
Sadece Joe'yu kafamdan atamadım ve bu tamamen mantıksız bir şeydi. Özür dilerim.
Я не мог выкинуть Джо из головы, вёл себя неразумно, и я прошу прощения.
Dünyada 1300 metreden bu atışı yapabilecek bırak kafadan vurmayı, sadece vurmayı diyorum bir avuç insan var, bunlardan biri de sensin.
Есть только немного стрелков в мире кто бы выстрелил с 3 / 4 мили, как менее в голову, и сделать это, и ты один из них.
İnsanların bu tür şeyleri sadece kafalarında sakladıkları zamanı hatırlayacak yaştayım.
Мне достаточно лет, чтобы помнить, как раньше все это они просто держали в голове.
Takip Ediliyor Bu önlem amacıyla ve sadece bir geceliğine.
Это просто предосторожность и только на одну ночь.
Sadece bugünlük en azından bu parmak kız işe girişip gerçekten birini yakalayana kadar.
Только на сегодня, по крайней мере, пока эта Дюймовочка не приступит к работе и наконец кого-нибудь схватит.
Öyleyse bu durumda ben de sadece Katie.
В таком случае, я - просто Кэти.
Sadece bir sıyrık, hepsi bu.
Просто царапина.
Elimizde sadece o var, Jhon. Sadece bu kadar var.
Это все, что у нас есть, Джон.
Evet, Albay. Sadece bu alanda.
Да, полковник, только этот район.
bu sadece bir oyun 48
bu sadece başlangıç 61
bu sadece bir rüya 16
bu sadece bir başlangıç 18
bu sadece bir formalite 16
sadece sen 117
sadece sen ve ben 157
sadece 2704
sadece bu mu 17
sadece sordum 78
bu sadece başlangıç 61
bu sadece bir rüya 16
bu sadece bir başlangıç 18
bu sadece bir formalite 16
sadece sen 117
sadece sen ve ben 157
sadece 2704
sadece bu mu 17
sadece sordum 78
sadece merak ettim 133
sadece benim 48
sadece bir adam 18
sadece sen varsın 16
sadece merak ediyorum 23
sadece senin 16
sadece beni 16
sadece bir gece 27
sadece ben 126
sadece seni 36
sadece benim 48
sadece bir adam 18
sadece sen varsın 16
sadece merak ediyorum 23
sadece senin 16
sadece beni 16
sadece bir gece 27
sadece ben 126
sadece seni 36