Işte bu o tradutor Russo
862 parallel translation
Bence hayatında dikkatli olacağın, lehte ve aleyhtekileri tartacağın bir an varsa işte bu o andır.
Мне кажется, что если хоть раз в жизни и нужно быть осторожным,.. ... взвесить все "за" и "против",.. -... то в такой момент.
Washington'daki Tarım Bakanlığına getirildi. Louis, Louis, işte bu o, sana oyun oynamam için bana para veren adam.
Луис, вон тот мужик, что подкупил меня сыграть с тобой злую шутку.
"İşte bu o!"
"Да вот же!"
İşte o zaman iyiliğimizin sonu gelmez... ve bu serbest kalan içimizdeki sözde şeytan da... kendisini tatmin edip bizi artık rahatsız etmezdi.
Какого бы уровня оно достигло. И так называемое зло, однажды освобожденное... само себя исчерпает и больше не будет беспокоить нас никогда.
Ah, bak, işte bu o kamerayı sehpasında bıraktığım zaman, hatırladın mı?
Посмотри. Это когда я поставил камеру прямо перед нами, помнишь?
İşte o! Bu kız da mı değmez?
Разве ради нее не стоило повернуть голову?
Ayrıca, bu dünyada David gibilere yer yok. İşte bu yüzden o kusursuz bir cinayet için kusursuz bir kurban.
Девиды в этом мире только занимают место, вот почему, он был превосходной жертвой превосходного убийства.
İşte bu, o.
Лю-сифер.
İşte o! İşte bu adam!
Он пришел за мной!
- Tamam o zaman, işte bu.
- В том-то и дело.
Tek çıkar yol var o da, bu işte başarılı olmak.
Это единственный путь оставаться в этом бизнесе.
O, bu işte çok iyi.
Он профессионал.
Bu arada işte o rodeodaki her yarışmayı kazandığım için 4.000 dolar.
Кстати, вот мой приз - 4 тысячи. За все турниры.
Yatakta o yana, bu yana dönüp rüya gördüm işte.
Крутился, вертелся. И мечтал.
Ama bir gün ; bir hafta, bir ay, bir yıl sonra olsun o gün geldiğinde, inşallah, hepimiz evlerimize döneceğiz işte o zaman, burada büyük zorluklarla başardığınız bu işten hepiniz gurur duyacaksınız.
Но когда-нибудь, через неделю, месяц, год, в тот день, когда, дай Бог, все мы вернёмся к себе домой... вы будете гордиться тем, чего достигли здесь, перед лицом больших бед.
O zaman yalnız kalırsın, en kötüsü de bu ya işte.
Тогда ты один-одинёшенек, парень, и это хуже всего.
Çünkü televizyon o hafta tamir için tamirciye gönderilmişti, işte bu yüzden.
Потому что телевизор отдали ремонтировать на той неделе. Вот почему.
Bu işte öğrendiğim birşey varsa Bay Trent O da sabırlı olmaktır.
Чему точно учат в полиции, так это терпению.
- İşte bu o!
Это он!
O huysuzun teki, O'nun sorunu bu işte.
Она ужасно раздражительна - вот что.
İşte bu. Buradaki bir çok insan, o veya bu şekilde, Polly Harrington sayesinde geçimini sağlıyor.
Многие зарабатывают на жизнь благодаря Полли Харрингтон.
İşte bu peynir o.
Это не тот.
"Eğer taşları seven ve 500 doları olan bir adam bulabilirsem... "... işte o zaman bu tarlayı sahiplenecek başka bir hıyar daha olacak. " Evet bayım, Tanrı tam da böyle birini gönderdi ve o adam sayesinde buradayım.
В ту самую минуту я поклялся себе, что если найду человека с пятьюстами долларов, который любит камни, тогда здесь будет жить другой дурак.
Bu ev için parayı Bebek Jane Hudson kazandı, işte ödeyen o.
Бэби Джейн заработала деньги на этот дом - вот кто!
İşte bu o!
Это он!
İşte bu, o bir pislik.
Он такой и есть. Идиот.
Yıllardır bu ânı bekliyordum. - İşte o an geldi.
Я долго этого ждала, а сейчас боюсь.
Böyleyim işte. O kıymetli pırofösörün beni bu hale getirdi.
Вот, что сделал твой дорогой профессор.
Sen, ben ve o - işte bu kadar basit.
И я, и ты, и он. Видишь, как все просто.
Pershing, Sergeant. İşler yakında yoluna girmezse... bütün bu füzeler nükleer başIıklarla fırlatıIıyor olacak. İşte o zaman Tanrı yardımcımız olsun!
Першинг, Сержант, и если ситуация вскорости не улучшится, то все эти ракеты зашвырнут далеко ядерные боеголовки, и Боже, помоги нам всем!
Şimdi... görünen o ki bu işte yenisin.
Так значит, это дебют?
Şey, bu Delores, o o tabiatın kendisine verdiklerinle çok böbürlenir, bilirsin işte.
Ну, эта Долорес, она... Она очень гордится тем, что ей дала природа.
Gün gelecek, bu mümkün olmayacak. Aç kalanlar seni yiyecek. İşte o zaman göreceğiz bu cesaretsizliği, kararsızlığı.
Однажды, когда будет невозможно помешать голодающим сожрать нас, мы увидим, что потеряли мужество, решительнось...
Bu işte o kitap, diğer gemi bırakmıştı.
Та самая книга. Ее оставил тот корабль, "Горизонт".
Keşke bu işte parmağım olsaydı ama tüm işi o yaptı.
Хотел бы я, чтобы это была моя заслуга, но это ее работа.
O bu aralar pek bir işte tutunamadı.
Последнее время он просто не мог удержаться на работе.
- İşte bu o. - Ha! Sen de mi buradasın?
- Сам пришел.
O genç Şerif Duncan öldürüldüğü zaman... bu şeyi bana takıverdiler. Biliyor musun, işte tam da bu sokakta kırbaçlanarak öldürülmüştü.
Они приедут и убьют меня, так же как молодого шерифа Данкана.
İşte kulübe de bu, bak, büyük armut ağacının altındaki. O kulübede atalarımız yaşamış ve benim babam ki kendisi geçen yıl öldü. Yetmiş yıldan fazla inzivada yaşamış biridir bunun yanında son yüz yılda bu durumda olan tek kişidir.
Вот здесь, в этой хижине, вы видите внизу высокую грушу, в этой хижине жил самый старший из наших отцов, который умер в прошлом году, по закону, который был введен еще в прошлом столетии, по которому он прожил
İşte o zaman Gençlik Örgüt eylemcileri ile bu insanlar arasında düşmanlık başladı.
Вот тогда и началось противостояние между этими людьми и молодыми партийными активистами.
İşte, burada. Bu, o.
Он здесь Вот он.
- İşte bu o!
- Boт oн!
O boya meraklısı piç kurularını yakalayıp ayaklarından asmalı. - İşte bu.
Поймать этих недоумков-художников и подвесить их за яйца.
Benim ihtiyar da bu takımda oynamış. İşte o.
Мой старик играл в той же команде.
İşte o zaman Bernadette'i güzel bir isim olarak görebilirsin. - Evet, bu mümkün.
Да, возможно.
Eğer bu adamlardan 10 bölüğüm olsaydı işte o zaman bütün sorunlarımız çabucak son bulurdu.
Если бы у меня было десять дивизий таких людей... тогда мы бы уже победили в этой стране.
İşte, bu o
Это он!
Bu o! İşte Savaşçı!
Это "Воины"!
Eğer tüm kalbinle bunu inkar edebilir, onu nefrete ve öfkeye dönüştürebilirsen işte o zaman bu şeyi yok etmek için az da olsa bir şansın olur.
Ты можешь стать чистым отрицанием, ненавистью, безумной яростью. И тогда, Джафар, у тебя есть шанс уничтожить эту штуку, но одновременно исчезнешь и ты!
O benim oğlum işte. Ben de yapardım aslında da biraz yaşlandım bu iş için. İşi ona devrettim.
бежит и делает тачдаун и у него на спине написано Косби?
İşte bu olduğunda..... senin baban olan o iyi adam öldü.
Когда это случилось... добрый человек, бывший твоим отцом, был уничтожен.
işte bu 2275
iste bu 21
işte burada 1824
iste burada 21
işte buradayım 238
işte bu kadar 490
işte burdayım 25
işte bu güzel 23
işte burası 350
işte buyrun 44
iste bu 21
işte burada 1824
iste burada 21
işte buradayım 238
işte bu kadar 490
işte burdayım 25
işte bu güzel 23
işte burası 350
işte buyrun 44