Öyle kalın tradutor Russo
142 parallel translation
Ve öyle kalın.
И не шевелитесь.
Öyle kalın kafalısın ki! Bizi bu utançla başbaşa bırakmasan, için rahat etmez!
Ты не сможешь спокойно жить, пока не утрешь нам всем нос.
Öyle kalın, öyle kalın.
Плотнее, плотнее!
Öyle kalın. Harika!
Держите так.
Yere yatın ve öyle kalın!
Не двигаться! Не вставать!
Fabrikadaki atık madde kaçağı göldeki fosfatları artırdı ve öyle kalın bir yosun tabakası oluştu ki bataklık kokusu bütün havayı sardı kibar köşklere kadar sızdı.
Умирающий город. Со своими остановившимися автомобильными гигантами. Удивительно гармонировал с разрастающейся как раковая опухоль.
Lütfen yerlerinize oturup kemerlerinizi bağlayın ve "kemerinizi çözün" ışığı yanana dek öyle kalın.
Пожалуйста, вернитесь на свои места и пристегните ремни и оставайтесь там, пока знак "Пристегните ремни" не погаснет.
Güzel, işte böyle. Öyle kalın. İkiniz de.
Молодцы, в таком положении и оставайтесь
Öyle kalın çocuklar. Bunu çekmek istiyorum.
Подождите, ребята, не двигайтесь.
- Öyle kalın... - Gülümseyin... Güzel bir gülücük...
Улыбайтесь.
Öyle kalın!
На место.
Mükemmel, öyle kalın.
Отлично, замрите так.
Lütfen, öyle kalın olsun ki, Kendim gibi görünmeyeyim.
Пожалуйста, сделайте так, чтобы меня мать родная не узнала.
İçine girip kalbini açar ve öyle kalırsın.
Он одаривает, раскрывая двери, и пленяет навсегда.
Ve sen halen kalın kafalı Scot'sun, öyle değil mi?
А ты все тот же рассудительный шотландец.
Ama senle ilgili bir sorunum olursa, Palmer, seni yakarım Palmer, seni öyle bir yakarım ki, Ross'un seni bulduğu yere geri dönmek zorunda kalırsın.
Но если ты вздумаешь доставить мне неприятности, то не успеешь и глазом моргнуть, как окажешься там, где тебя подобрал Росс.
Oh, öyle kal. Saçların arkada. Tekrar.
Держите волосы.
Arkadaşların nemli yerde kalırsa maazallah ya soğuğu yerler ya da mermiyi, öyle değil mi?
Если твои друзья будут держаться в тумане они ведь, скорее всего, подхватят простуду, да? Или пулю.
Galaksinin bazı bölümlerinde öyle eğlence oyunları gördüm ki bu onların yanında folklor gibi kalır.
Проконсул, по сравнению с развлечениями, принятыми в некоторых частях галактики, ваши игры - сельские танцы.
Bu büyük tanrının kişiliği öyle mükemmel ki karşılama kelimelerim kifayetsiz acınası derecede yetersiz kalıyor.
Великий небожитель, чья личность настолько невообразимо восхитительна и совершенна, что моя жалкая речь прозвучит глупо и ужасно нелепо.
- O zaman beş gün kalın. - Görecek ve yapacak öyle çok şey var ki.
Значит, будем здесь 5 дней Здесь есть, на что посмотреть
Beş dakika öyle kal, iyi olacaksın.
Полежите пять минут, всё будет в порядке.
Ben alışkanlığa dönüşmesini istemiyorum. Çünkü hep öyle olur. Önce bir akşam kalırsın, sonra iki akşam.
Я не хочу чтобы у тебя появилась привычка, сначала ты останешься на одну ночь, потом две ночи, и вот ты здесь живешь.
Yatağa girdiğime de öyle. İyi akşamlar. Hoşça kalın.
И уж тем более лягу в постель.
# Öyle soğuk ki, kalın ve sıkı giyinmelisin # # Dayanamaz bu soğuğa, dağının tepesinde olan birisi #
Так холодно, но тёплую одежду... нельзя одевать,... когда идёшь на гору.
Hele o paraya bir şey olsun... patronum ağzınıza öyle bir sıçar ki... şaşar kalırsınız.
Мой босс вам бошки в зады позасовывает, быстрее чем кролики ебутся! Как страшно.
Kalın öyle! Kımıldamayın!
Не двигаться!
Kalın öyle.
Вот так.
Biliyor musun... Eğer 25 yıl önce, birisi, kahrolası bir Marslı yerine bununla çıkıp gelseydi onlara inanmak zorunda kalırdın, öyle değil mi? Evet, evet.
Слушай, если бы кто-нибудь показал людям такое двадцать пять лет назад и сказал бы, что это чёртов марсианин, им бы ничего не оставалось, как поверить, ведь, правда?
Hayatın boyunca gerçeğe çok yakın yaşıyorsun, öyle ki gözünün kenarında kalıcı bir bulanıklık haline geliyor ve bir şey onu çizgi dışına ittiğinde, bir saçmalık tarafından pusuya düşürülmüş gibi hissediyorsun.
Зa всю cвою жизнь мы пpивыкaeм к пpaвдe, cлoвнo к сopинкe, пoпaвшeй в глaз. Ho стoит тoлькo пpисмoтpeться к ee oчepтaниям, и мы paзличaeм пpитaившийся гpотeск.
Aynen öyle. Ben yokken burada kalıp bara göz kulak olacaksın.
Ты будешь присматривать за баром пока меня нет.
başını kaldır. ve öyle kal.
- ДЕКН МЕОПНЯРНЕ, НЯНАЕММН ЕЯКХ Х ЯЮЛ АЕЯРНКЙНБШИ. вРН?
Öyle olsaydı, otel odasında kalırdı. Sohbet edebilmek için toplantı odalarını dolaşmazdı.
Иначе бы он всю ночь провёл в своём номере, а не бродил бы по гостинице в поисках собеседника.
Ve eğer sınıfta kalırlarsa bu onlar için en iyisi olduğu için kalacaklar, öyle değil mi?
Рэй, это преддетсадовская группа, и если они должны остаться, это лишь потому, что это лучше для них, верно?
İyi bir kadın hep öyle kalır sanma.
Нельзя верить даже самой хорошей женщине.
Eşyalarıyla kalırsın öyle. Kıyafetlerini toplamak zorunda kalırsın. Bütün eşyalarını bırakırlar.
А он исчезает, и ты как идиот разбираешь его одежду, пакуешь барахло, которое он тебе оставил.
Bir grup zengin adam. Öyle pintiler ki kızları karınlarını doyurmak için evden kaçıp bebeklerini karaborsada satmak zorunda kalıyor.
богатые ребята, сидящие на таких высоких грудах денег, что их дочери тайно сбежали и продали своих детей на чёрном рынке просто, чтобы заработать на похлёбку.
Önce bacakların yere çarparsa öyle sakat kalırsın.
Если ты приземлишся на ноги сначала, ты сломаешь все свои конечьности
- Demek kalın kafalıyım öyle mi?
- Значит, кретин?
Güzel, öyle kalın, biraz daha.
Вот так хорошо
- Yani ağacının üzerine bir işaret astın Keeblers'a hoşça kal dedin, suyun üzerinden atladın ve 10 milyonluk bir şehirde beni buldun, öyle mi?
- Итак, ты прикрепил табличку на своем дереве... Помахал ручкой киборгам, переплыл через лужу и смог найти меня по запаху в десятимиллионном городе.
Aslında öyle, ama bir hoşça kal demeden Simon'ın gitmesine gönlüm razı olmadı.
ƒа, но € не мог не попрощатьс € с — аймоном. ћы старые друзь €, правда?
Sanırım bu iyi geceler demek. Eğer sen hala burada kalıyor olsaydın öyle olmamış olacaktı.
Что ж... полагаю, пора прощаться нам бы не пришлось бы этого делать, если бы ты остался
öyle kalın. Ben odamda olacam - kapıda kapalı.
Ну, сейчас мне по-любому безопасно вернуться домой.
Bayılırım. Kalın hamurlu Chicago favorimdir. Chicago öyle mi?
Чикаго, гм?
Orada öyle yıkılır kalırsınız.
И будете стоять здесь, сверкая яйцами!
Seni öyle bir incelemeye tabi tutarım ki, komitenin, LuthorCorp'un geçtiğimiz....... yirmi yıl içinde yaptığı tüm iş anlaşmalarını incelemesini sağlarım ve üzerindeki o havalı gömleğin kalırsa, dua edersin.
Если я хоть что-то услышу от тебя, уверяю, что комитет проверит - каждую сделку, которую заключил Луторкорп за последние 20 лет, и тебе очень повезет, если ты сохранишь на себе эту милую рубашку.
Öyle. Sadece... Annen, biraz ayrı kalırsak daha kolay olacağını düşündü.
Только твоя мать хочет сделать это на некоторой дистанции.
- Ne yani? Vejetaryen kalırsan insan mı kalırsın? - Aynen öyle.
- Ну и? "Будь вегетарианцем, оставайся человеком"?
- Ya, işte öyle kalırsın bak!
- Да, давай постарайся!
Sen benim avukatımsın, yani sana söyleyeceğim her şey aramızda kalır, öyle değil mi?
ты мой адвокат, так что, все что я тебе скажу - конфиденциально, так ведь?
kalın 63
kalın kafalı 19
öyle mi 14811
oyle mi 19
öyle değil mi 4374
öyle degil mi 23
öyle olsun 692
öyle mi dersin 362
öyle bir şey değil 75
öyle işte 113
kalın kafalı 19
öyle mi 14811
oyle mi 19
öyle değil mi 4374
öyle degil mi 23
öyle olsun 692
öyle mi dersin 362
öyle bir şey değil 75
öyle işte 113
öyle bir şey yok 92
öyle oldu 102
öyle mi diyorsun 87
öyle demek istemedim 274
öyle ya da böyle 119
öyle ki 92
öyle misin 81
öyle deme 154
öyle görünüyor 500
öyle olsun bakalım 50
öyle oldu 102
öyle mi diyorsun 87
öyle demek istemedim 274
öyle ya da böyle 119
öyle ki 92
öyle misin 81
öyle deme 154
öyle görünüyor 500
öyle olsun bakalım 50