Английские фразы | Русские фразы | Турецкие фразы
Translate.vc / английский → турецкий / [ I ] / I call them

I call them перевод на турецкий

2,590 параллельный перевод
I'm going... and I'II call them!
Geliyorum... ve onları arıyorum!
Can I call them?
Onları arayabilir miyim?
You can call them as they want but I call them Frogs.
Bu yaratıklar tehlikeli mutantlar olarak sınıflandırılabilir.
Now it seems to me we've relied too much on the pharmaceutical companies, or as I call them, drug dealers.
Şimdi bana göre hepimiz ilaç firmalarına çok güveniyorduk, ya da benim deyimimle uyuşturucu satıcılarına.
Call them, I'm not afraid ofthem.
Çağır onları, ben onlardan korkmuyorum.
I mean, they call themselves druids, but I recognised quite a few faces from BQ so I asked them, "Where's my sodding kitchen units?"
Kendilerine Druid diyorlar ama bir çoğunu BQ * mağazalarından hatırlıyorum. Hatta onlara "Mutfak ünitelerim nerede kaldı?" diye sordum.
Yup, and I would like you to call my emergency contact information, which you have, I think, on file, and have them come and drive me home.
Evet, şimdi acil durumlarda araman gereken kişiyi ara. Sizde var o bilgi sanırım, dosyada. Söyle de gelip beni eve götürsünler.
All right, I want you to get on your bike, go to the pay phone, call the police, tell them that you saw a little boy walking down Southport Avenue at 2 : 45, okay?
- Şimdi bisikletine atla ve ankesörlü telefondan polisi aramaya git. Onlara 2.45'te Southport Bulvarı'nda bir çocuğun yürüdüğünü gördüğünü söyle.
Call Mick and Prophet, tell them to go to the prison.
Mick ve Prophet'i ara. Onlara hapishaneye gitmelerini söyle.
I just call them as I see them.
Açık sözlüyümdür.
I can't imagine how they'll all feel when we call them later and tell them that the Ambassador was arrested for trying to bribe a Thai official. Ha-ha!
Biraz sonra arayip onlara Amerikan buyuk elcisinin Tay Hukumetine rusvet vermeye calisirken tutuklandigini soyledigimizde ne hissedeceklerini hayal edemiyorum.
I hate to do this right now, but I'm gonna have to have a press call first thing, and I really don't know what I'm gonna tell them.
Bunu şimdi yapmaktan nefret ediyorum, ama sabah basın toplantısı yapmam gerek, ve ne diyeceğim hakkında hiç bir şey bilmiyorum.
I like to call them "stretched to their physical limit."
Ben olsam hatlarımı gösteren kot derdim.
Oh, I should, uh, call them and let them know we're running a few minutes late.
Oh, ben onları arayıp söyleyeyim biraz geç kalacağımızı.
Fine, then I'll just call and tell them you've been kidnapped.
Peki, o hâlde barı arayıp kaçırıldığını söylerim.
I'll call and tell them I'll be an hour late.
Onları arar ve bir saat geç kalacağımı söylerim.
- I'll give them a call later.
- Sonra ararım.
I will call them.
Onları ben ararım.
Hey, you know what I still call you when I ask them how you're doing?
Onlara seni sorduklarında senden nasıl söz ediyorum biliyor musun?
Yeah, I'm about to call them.
- Birazdan arayacağım.
I've got all state and local departments out searching for them. Are you suggesting I call it off?
Bütün eyalet polis departmanı dışarıda onları arıyor.
Should I call you when I have them?
Onları bulduğum zaman seni aramam mı gerekir?
I can't promise you I'm not gonna have to call your parents and tell them to come here and pick up your body.
Aileni, cesedi almak için aramayacağımın sözünü veremem.
I'd loosely call them journalists, but they were never at the front.
Ben onlara gazeteci derdim, ama hiç asla önlerde olmazlardı.
You're gonna tell him the truth, or I'm gonna call my friends at Kenyon and tell them you steal intellectual property.
Yoksa Kenyon'daki arkadaşımı arar hikayeyi çaldığını söylerim.
And, Curtis, call Sam and Bud, tell them about the tire iron.
Ve Curtis, Bud ve Sam'i arayıp onlara levyeyi söyle.
- I'm gonna have to call the kids, warn them that we're being followed.
- Çocukları aramam gerekiyor takip edildiğimiz konusunda onları uyarmalıyım.
Oh, can you call KFC for me and tell them I'm sorry, but I'm going to have to let the table go?
Benim için KFC'yi arayıp üzgün olduğumu ve masayı iptal etmeleri gerektiğini söyler misiniz?
I come over here, excited to help people, and then you pretend to like my ideas, - and as soon as I leave, you call them dumb. - Alex, no one said that.
Buraya insanlara yardım etme maksadıyla geliyorum, ve hepiniz fikirlerimi beğenmiş gibi yapıyorsunuz,... ve binadan ayrılır ayrılmaz, bana aptal diyorsunuz.
It's not easy to place the four of them together, but I do have some leads, so I'll call you as soon as I can.
Dördünü aynı ailenin yanına yerleştirmek çok kolay değil fakat elimde birkaç aile var, sizi en kısa zamanda ararım.
I guess I just better go call all my friends and tell them the wedding is off.
Sanırım, arkadaşlarımı arayıp düğünün iptal olduğunu söylemeliyim.
You know I was working on brain emails, I was gonna call them bmails, at my company before I sold everything to Microsoft.
Ben de bir ara beyin postaları üzerine çalışıyordum kendi şirketimde onlara b-posta adını verecektim ama her şeyi Microsoft'a sattık.
I will call the Times and have them print a complete retraction.
Times'ı arayıp, tüm yayının geri alınmasını sağlayacağım.
I'll call and tell them we're both sick.
Onları arayıp ikimizin de hasta olduğunu söyleyeceğim.
We call them'piþi'.
"Pişi" deriz biz.
I'm going to call them right now.
- Pardon. - Hemen şimdi onları arıyorum.
I think Mum's trying to make me realise that it's offensive to fags if you call them fags.
- Hey. Annemin anlamamı istediği şey... ibnelere ibne demenin saldırgan bir tutum olduğu.
- I don't want to call them out, but...
- Onları dışarı çağırmak istemiyorum, fakat...
You refer them to me - I'll give you my number - and you just activate the recording device the minute they call.
Bana yönlendir - Sana numaramı vereceğim tek yapman gereken aradıkları zaman kayıt tuşuna basmak.
Let me just get something out of my road trip activity kits, or, as I like to call them, my fun bags.
Yolculuk aktiviteleri çantasında neler var bir bakalım... aslında ben ona eğlence çantamız diyorum.
Now, when the kidnappers call today with their instructions for the drop-off, I want you to tell them that a policeman will be coming, he won't be armed, he'll be alone and he'll have the money.
Kaçıranlar bugün talimatlar için aradığında şöyle demeni istiyorum bir polis gelecek, silahsız ve yalnız... -... ve para onda olacak.
Well, Chemical Ollie lives up that way and Monty John, and they both owe me a favour, yeah, I'll call them right away.
Pekala, Chemical Ollie orada yasiyor, ve Monty John, ve ikisi de bana bir iyilik borclu, evet, onlara hemen bir telefon acacagim.
And I don't know if I'd call them his friends.
Onlar onun arkadaşı demem ne kadar doğru olur bilmiyorum.
So if I wanted to hire them, who would I call, Eric?
Peki onları kiralamak isteseydim kimi arardım Eric?
I was supposed to call them when we got the file.
Dosyayı aldığımızda onları aramam gerekiyordu.
- I'll call them.
- Arayayım.
And from what I've seen, don't ever let them call you that.
Bütün bu gördüklerimden sonra sakın size böyle demelerine izin vermeyin.
I WILL call them back.
Onları geri ararım.
Or as I like to call them- - cumulobimbus?
Ya da onlara taktığım isimle- - "Memekümülüs."
I call them the competition.
- Rakip diyorum.
Call them and I'll take you.
Onları arayıp, seni götüreceğim.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]