Английские фразы | Русские фразы | Турецкие фразы
Translate.vc / английский → турецкий / [ L ] / Let her know

Let her know перевод на турецкий

2,156 параллельный перевод
I'm going to call Breena immediately and let her know that our chats have been getting...
Hemen Brenna'yı arayacağım ve ona...
I have to call the senator and let her know what's going on.
Senatörü arayıp olanlarla ilgili bilgi vermeliyim.
I drug her at dinner, you never let her know.
İlaçlarını değiştiririz, yine haberi olmaz.
Women... they got a problem factory up here, but, uh, that being said, you gotta let her know that she can talk to you if she has concerns.
Ama kadınlar, burada problem fabrikaları var ama kaygıları olduğu zaman seninle konuşabileceğini bilmesini sağlamalısın.
Let her know that he's okay, alive and well, and back in the picture.
Onun sağ, iyi ve aramızda olduğunu bilsin.
# And I'll swear I'm not gonna let her know #
# Yemin ederim ki öğrenmesine izin vermeyeceğim #
I'm saying you should be open and honest with her and let her know what's in your heart.
Demek istediğim ona karşı dürüst olup kalbinizdekini bilmesine izin verin.
- We'll be sure to let her know.
- Dikkat edelim de ona yaptırmasın.
Celebrate Valentine's day. Let her know how you feel.
Sevgililer gününü kutla, Nasıl hissettiğini göster.
Need to clear the air with Molly and let her know why I've been dragging my feet.
Molly'le aramı düzeltmem ve neden ağırdan aldığımı anlatmam gerek.
Wait, you could write her a note, you know, let her know that you're thinking of her.
Ona not yazabilirsin. Onu düşündüğünü bilsin. - Ne söyleyeyim?
I'll let her know we're coming, so she can cover up.
Geldiğimizi söyleyeyim ki üzerini örtsün.
just the sound that is... blue... to find ways to let her know where I...
Bu Ran'ın sesi... Yerimi ona göstermem lazım...
Then you have to break it off. Completely. And let her know you've done it.
O halde onu bırakmak zorundasın tamamen ve ayrılığını Amanda'nın bildiğine emin ol.
My dogs were always faster than his, and I sure used to let him know it.
Benim köpekerim her zaman onunkilerden hızlıydı, ve bunu sürekli başına kakardım.
- You're so polite... You always let us know you're coming.
- Çok ince... olduğun için de geleceğini her zaman haber verirsin.
Will you let me know when you find her?
Onu bulduğunuzda bana da haber verin lütfen.
She kicked him out for maybe, I don't know, 48 hours... then took him back into her home with that daughter... and just let him live there.
Sonrasında evden kovdu tabi ama sadece 48 saat kadar. Ardından yeniden eve kabul etti. Düşünün kızıyla aynı evde, birlikte yaşıyorlar.
I'm telling you, by tomorrow morning, Melissa will know everything and there's nothing you can do about it except let her hear it from you first.
Yarın sabah Melissa her şeyi öğrenmiş olacak. Ve bu konuda yapabileceğin hiçbir şey yok. Tabii, önce senden duymasını sağlamak dışında.
You guys are... they don't even know where they are, let alone where we are.
Siz çocuklar... Nerde olduklardan haberleri bile yok,.. .. her yerde yalnızız.
We have to let her sister know.
Kardeşine haber vermeliyiz.
I've been meaning to call you and let you know her situation.
Ben de seni arayıp durumunu bildirecektim.
Can you just let him know that I'm going by my house and I've got everything under control.
Söyleyebilir misin ona, ben evime kadar gidiyorum ve her şey kontrolüm altında.
Well, I don't know why you let her get to you like this.
Seni böyle etkilemesine neden izin veriyorsun bilmem ki. Yaptığın hiç bir şeyi tasvip etmedi.
Okay, well, if you do see her, let me know, huh?
Tamam, onu görürsen bana haber verirsin, değil mi?
- You don't even know her name, and you let her drive the Beemer?
Adını bile bilmediğin birinin BMW'yi kullanmasına izin mi verdin?
I don't know. Let's find her and ask her.
Bilmiyorum, onu bulup, soralım hadi.
What do we know about her? Let's see.
Onun hakkında ne biliyoruz?
Every step you take let's you know it's here.
Attığın her adım, yerini açığa çıkarır.
You know Susan would have me giving out Christmas presents in July if I let her.
Susan'a kalsa Noel hediyelerini temmuzda verir.
Okay, look, if you really need to know, I had a visitation today, and my daughter's father will not let me see her, and I just...
Bak, gerçekten bilmen gerekiyorsa bugün ziyaret günümdü ama kızımın babası onu görmeme izin vermiyor- -
Two missing women that we know of for sure and a Jane Doe. Let's not call her that, please.
Kesin olarak bildiğimiz iki kayıp ve kimliği belirsiz bir kadın var.
after eighty years in prison, how did the Stag even know who Bo was, let alone where to find her?
Hapiste geçen 80 yılın ardından Geyik, Bo'nun kim olduğunu ve onu nerede bulacağını nasıl biliyordu?
Let's just say after having gotten to know her a little better over the past couple of days, I can see why munsching her might have been a little more humane than telling her she's annoying.
Son günlerde onu biraz daha iyi tanıdıktan sonra gıcık biri olduğu gerçeğini söylemek yerine onu Munsch'lamanın ne kadar iyi bir şey olduğunu gördüm diyelim.
You know, her mom comes by everyday, passing out flyers, which I get, because you want to do everything you can, but let's face it, she's scattered in a dumpster, isn't she?
Annesi her gün gelip, ilan dağıtıyor, ki bunu anlıyorum, çünkü elinden gelen her şeyi yapmak istiyor, ama kabul edelim, çoktan çöp konteynırını boyladı, değil mi?
I'll let her know.
Sam'di.
Let them know we're on her trail doing everything we can.
Onlara kızın izinin peşinde olduğumuzu ve elimizden geleni yaptığımızı söyleyin.
The reason I came to the Powells'yesterday was to let you know you'll always have a home here.
Dün gece Powelllar'a gelmemin sebebi, burada her zaman bir yuvanın olduğunu hatırlatmaktı.
All these obstacles. It'll be so much easier if you just let it go, you know?
Rahat bıraksanız, yolu temizleseniz her şey daha kolay olurdu.
First of all, let me ask you about your new show, "life as I know it."
Her şeyden önce, yeni şovun "bildiğim kadarıyla hayat" hakkında bir şey sorayım.
You know what? Let me... Let me get her coffee.
Aslına bakarsan kahvesini ben ısmarlıyorum.
You got to call me someday... and let me know how it turned out with her.
Günün birinde beni arayacak ve aranızda neler olduğunu anlatacaksın.
But if you do find her, please, be sure to let me know.
Ama bulursanız lütfen bana da haber verin.
I'll let you know when it's safe to release her.
Onu ne zaman salacağınızı söylerim.
You know what we are, and we know what you're doing, so let's stop pretending and do everything we can to save her life!
Bizim ne olduğumuzu biliyorsun, ve bizde senin ne yaptığını, öyleyse numara yapmayı bırakalım ve onun hayatını kurtarabileceğimiz herşeyi yapalım!
Okay, okay, I know she can be a little controlling at times, but let's just give her this one, okay? Her mother is a little controlling.
Annesi biraz kontrolcü de.
I'll let you know when the time is right, when it's safe.
Sana haber vereceğim. Her şey yoluna girsin de ortalık bir durulsun bakalım.
Everywhere I look there's a little light comes on to let you know - one there to tell me it's a 30 kilometre an hour speed limit around here.
Baktığım her yerde küçük ışıklar bana bir şeyleri bildiriyor. Şurada bir tanesi buralarda hız sınırının 30 km / h olduğunu söylüyor.
Okay, maybe he's not the real shooter, but guys like this know everything on the street... let me work on him.
Tamam, gerçek suçlu o olmayabilir, ama bu tarz adamların sokakta olan her şeyden haberi olur, bırak konuşturayım.
You know what, let me talk to her.
İzin ver onunla konuşayım.
How do we know Valide Sultan will let her?
Valide'nin göndereceği ne malum?

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]