Ben sana перевод на английский
28,088 параллельный перевод
Ben sana ışığını geri vereceğim ve sen de bana görüş yeteneğimi.
I shall give you back your light, and you shall give me back my sight.
- Ben sana yardımcı olurum.
- Well, I've got your back.
Belki de ben sana uygun değilim.
I mean, maybe I'm not right for you.
Ben sana şarkı seçtim bile.
I already picked you a song.
Peki ya ben sana yaptığım şeyleri yapmam için üstlerden emir aldığımı söylersem?
But what if I told you that I was ordered to do what I did?
Ben sana ültimatom vermedim.
And it wasn't an ultimatum.
Yanılıyorsun Tatiana. - Ben sana baktığımda çok büyük bir güç görüyorum. - Lütfen.
Tatiana, you're wrong.
- Ben sana...
- I have been like...
Ben sana bakabilirdim. Ama buraya geldiniz.
I could've taken care of you, but you ended up here.
Bana ayaklarımın üstünde durmayı öğrettin ama ben sana yardım edemedim.
You taught me to stand on my own two feet and then I wasn't there for you.
Ben sana göz kulak olmadan nasıl devam edebilirsin diye endişeleniyordum.
How you'd get on without me there to look out for you.
Ben sana "aynısı" diyorsam aynısı olur ama, tamam mı?
It's the same if I say it's the same! OK?
Ne dedim ben sana?
What did I tell you?
Amcan ve ben sana yeterince oyuncak ve elbise almadık mı?
Didn't uncle and I give you so many toys and dresses?
Tamam, ben sana hatırlatacağım adamım, ben sana hatırlatacağım Rica.
Yeah, I'll remind you, man. I'll remind you, Rick.
Ben sana ölü kocanla ilgili soru sormuyorum değil mi?
I don't go asking about your dead husband, do I?
bence ben sana brownim dicem.
I think I'll call you... Bronwyn.
Yerse ben sana tekrar yaparım.
Well, if she does, I will make you more.
Bunu ben sana sormalıydım.
I should be asking you that.
Ben sana nasıl olacağını söyleyeyim.
I'm gonna tell you how this is gonna go.
Bak ne diyeceğim, ben sana bir dörtlük göndereyim.
I'll tell you what, I'll just send you a four.
Ben sana epey düşük fiyattan sunuyorum. Ücretsiz.
And I offer it to you at the low, low price of, hmm, free.
Ben sana ne yaptım?
What did I do to you?
Ben sana arka çıkmadım.
I didn't back you up.
Ben sana getiririm.
I will get you one.
Ben sana söyleyeyim aynı şeyi yapardın.
- I don't know. I'll tell you... the same thing.
Ben sana kızıyorum.
I'm mad at you.
Sana toplantı konusunda endişelenmemeni söylemiştim, hâllettim ben.
Didn't you get my note? I told you not to worry about the meeting, I'd handle it.
Ben alkolik değilim ama uzun zamandır bir bağımlılığım olduğunu düşünüyordum sana.
I'm... I'm not an alcoholic though. But... for a long time I thought I was addicted... to...
Sana söylemeye vaktimiz olmadı Lester ama Virginia'yla ben evleniyoruz.
Uh, well, this is hardly the time to tell you, Lester, but Virginia and I are getting married.
O zaman ben hayatımı sana göre düzenlerim.
Then I'll organize my life around yours.
Ben de aramama şaşkınım ama gitmeden sana söylemem gereken son bir şey var.
Well, I'm surprised to be calling, but I wanted to tell you one last thing before I go.
Sana söylemeyi unuttum. Nişanlandım ben.
Forgot to tell you, I got engaged.
Ben de aynı soruyu sana sormak üzereydim Rivera.
I was about you to ask you the same thing Rivera.
Ben de sana saldırmak istemiştim.
I've wanted to take swings at you.
Neden silahını indirmiyorsun? Ben de sana çocuğu gösteririm.
Why don't you put your weapon down and then I'll show you the kid.
Evet, ben de sana hep en iyi yüzenler ölür deyince paranoyak olduğumu söylemiştin.
Yes, and I said the best swimmers drown and you told me I was being paranoid.
Ben yaşadığım sürece sana bir şey olmayacak.
Nothing will happen to you as long as I'm alive.
Ben hayatta olduğum sürece sana bir şey olmayacak.
As long as I am alive nothing will happen to you.
Ben yaşadığım sürece sana hiçbir şey olmayacak!
As long as I'm alive..
Ben de sana bunu yapamam nedenim de buydu.
That is exactly why I can't do that to you.
Söyledim sana, Rie olmadan bir restoran açmıyorum ben.
I told you, I'm not doing a restaurant without Rie.
" Ve ben, sana daha önce bir kez daha çok acı veren kişi,
" and I, who gave you so much pain once before,
Ben de sana lakabını sen seçemezsin demiştim, değil mi?
And I told you that you don't choose your nickname, okay?
Bak, ben sadece sana bunu atlatmak için sağlam durmamız gerektiğini söylemeye gelmiştim.
Look, I just wanted to say we need to stay strong through this.
Bunun ne olduğunu ya da ne iş yaptığını bilsem ben de sana bunu alırdım.
Now, that is exactly what I would've gotten you if I had any idea what it is or what you do.
Ben de Donna'yı sana geri vermeseydim sen de küçük bir kız gibi panik atak geçiriyor olurdun. - Louis!
- And if I hadn't given Donna back to you, you'd still be having panic attacks like a goddamn little girl.
Bu gemide, ben gelmeden önceki işleyiş nasıldı bilmiyorum. Bu yüzden, sana nasıl hissetmen gerektiğini söyleyecek değilim, ama şunu söyleyeceğim.
I don't know the details of what happened on this ship before I got here, and I sure as hell ain't gonna tell you how you should feel, but I will say this.
Daha önemlisi Kyle, ben, sana inanmıyorum.
More importantly, Kyle, I don't believe you.
Ben de sana bir sandviç yapacağım.
I'm gonna make you a sandwich.
Lütfen biraz DNA bulduğunu söyle ve ben de sana 100 dolar vereyim.
Please tell us you found some DNA, and I'll... give you 100 bucks.
ben sana aşığım 17
ben sana yardım ederim 22
ben sana ne yaptım 18
ben sana bakarım 23
ben sana inanıyorum 22
ben sana ne dedim 23
ben sana söyleyeyim 20
sana 1211
sana aşığım 57
sana ne 162
ben sana yardım ederim 22
ben sana ne yaptım 18
ben sana bakarım 23
ben sana inanıyorum 22
ben sana ne dedim 23
ben sana söyleyeyim 20
sana 1211
sana aşığım 57
sana ne 162
sana ihtiyacım var 442
sanatçı 27
sana bir şey sorabilir miyim 124
sana söz veriyorum 235
sana birşey sorabilir miyim 28
sana da 296
sana da merhaba 35
sana bir şey göstereceğim 128
sana güveniyorum 285
sana inanmıyorum 372
sanatçı 27
sana bir şey sorabilir miyim 124
sana söz veriyorum 235
sana birşey sorabilir miyim 28
sana da 296
sana da merhaba 35
sana bir şey göstereceğim 128
sana güveniyorum 285
sana inanmıyorum 372