Bir şeyler yapmamız lazım перевод на английский
133 параллельный перевод
Bir şeyler yapmamız lazım, farkında mısın?
Do you realize what this means?
Monika, bu hayat için bir şeyler yapmamız lazım.
Monika, we have to make something real out of our lives.
Bir şeyler yapmamız lazım, ama ne?
We ought to do something, but I've forgotten what.
- Bir şeyler yapmamız lazım!
- We've got to do something!
Bir şeyler yapmamız lazım.
We have to do something about it.
Bir şeyler yapmamız lazım.
we'll have to do something
bir şeyler yapmamız lazım...
We've got to do something...
Tamam da bir şeyler yapmamız lazım.
Well, we gotta do something.
Bir şeyler yapmamız lazım.
We gotta do something.
Senin bu aşağılık kompleksin hakkında bir şeyler yapmamız lazım.
We'll have to do something about that inferiority complex of yours.
- Bir şeyler yapmamız lazım.
- We need to do something.
Bizi öldürmeye çalışıyorlar ve bir şeyler yapmamız lazım.
They're trying to kill us, and we gotta do something about it.
O zaman bir şeyler yapmamız lazım
Then we better do something about it!
Bir şeyler yapmamız lazım!
We've got to do something!
Bir şeyler yapmamız lazım.
We must do something.
- Bundan kurtulmak için bir şeyler yapmamız lazım.
We must do something to avoid it.
Farnsworth ile ilgili bir şeyler yapmamız lazım.
We've got to do something about Farnsworth.
Billy, bir şeyler yapmamız lazım.
Jesus, Billy, we gotta do something.
Bir şeyler yapmamız lazım.
We have to do something.
Bir şeyler yapmamız lazım.
We've got to do something.
"Bir şeyler yapmamız lazım."
"We've got to do something."
Bir şeyler yapmamız lazım. Yoksa öğrencilerimizi kaybedeceğiz...
We've gotta do something, or we'll lose our students.
- 16 : 15'se bir şeyler yapmamız lazım.
- 4 : 15. We have to do something about this.
Benim de, ama para kazanmak için bir şeyler yapmamız lazım.
Me neither, but we've got to find ways to make money.
Şehir yanmadan önce bir şeyler yapmamız lazım.
We've got to do something before the city is incinerated.
Bir şeyler yapmamız lazım, ama onu öldüremeyiz.
We cannot kill him. - Why not?
Şu dövme hakkında bir şeyler yapmamız lazım.
We need to do something about that tattoo.
Sanırım Büyük Çin Konferansı'nda bir şeyler yapmamız lazım?
Think it has something to do with the big Chinese conference in town?
Bir şeyler yapmamız lazım.
We can't just sit here and eat these fucking carrots!
Oradaki şartlar hakkında bir şeyler yapmamız lazım.
We've got to do something about the conditions in there.
Bir şeyler yapmamız lazım.
- No. We should do something.
- Bir şeyler yapmamız lazım, Penny.
- We've gotta do something, Penny.
Ama, bir şeyler yapmamız lazım.
Well, we have to do something.
Bir şeyler yapmamız lazım.
- We must do something.
Bunlarla bir şeyler yapmamız lazım.
We got to get with the feds somehow.
Bir şeyler yapmamız lazım.
We need to do something.
Tatlım, derinin rengi için bir şeyler yapmamız lazım ve üstümüzü de değiştirmemiz gerek.
Honey I need to do something about your tan and we need to change.
- Ama bir şeyler yapmamız lazım.
- But we have to look at it.
Doğum günün için bir şeyler yapmamız lazım.
We'll need things for your birthday party.
Sayın Başkan, bir şeyler yapmamız lazım. Önceliği 4 olan bir arama var Sayın Başkan.
Unlogged priority call on line four, Mr. President.
Hemen bir şeyler yapmamız lazım.
All right? We just need to do something now.
Tamam, acele bir şeyler yapmamız lazım çünkü burada olduğumuz yayılacaktır.
Okay, well, we gotta do something fast because word will get around that we're down here.
- Bir şeyler yapmamız lazım.
- We gotta take some action.
- Bir şeyler yapmamız lazım.
- Well, we must do something.
"bunlardan kurtulmak için bir şeyler yapmamız lazım" derler.
And they say, "we've got to do something about getting rid of those things."
- Sammy için bir şeyler yapmamız lazım.
- We have to do something for Sammy.
Hadi, onunla bir şeyler yapmamız lazım.
Come on, we gotta do something with him.
Hemen bota dönüp, bir şeyler yapmamız lazım!
We need to get back in the boat and do something!
Tüm servetimizi kaybettik ve benim de ekmek paramızı kazanmak için bir şeyler yapmam lazım.
We have lost all our fortune, and I must find a way to make my own living, if I can.
Bizim bir şeyler yapmamız lazım...
I never imagined anything bad could happen.
Bir şeyler yapmamızı lazım.
We need to do something now.
bir şeyler içelim mi 27
bir şeyler içelim 56
bir şeyler var 19
bir şeyler yanlış 26
bir şeyler yapın 69
bir şeyler yiyelim 46
bir şeyler söyle 85
bir şeyler yedin mi 17
bir şeyler yemek ister misin 35
bir şeyler oluyor 92
bir şeyler içelim 56
bir şeyler var 19
bir şeyler yanlış 26
bir şeyler yapın 69
bir şeyler yiyelim 46
bir şeyler söyle 85
bir şeyler yedin mi 17
bir şeyler yemek ister misin 35
bir şeyler oluyor 92
bir şeyler yap 245
bir şeyler yapalım 16
bir şeyler dönüyor 27
bir şeyler içmek ister misin 26
bir şeyler söylesene 16
bir şeyler iç 32
bir şeyler yemelisin 30
bir şeyler 51
bir şeyler oldu 26
bir şeyler yapsana 20
bir şeyler yapalım 16
bir şeyler dönüyor 27
bir şeyler içmek ister misin 26
bir şeyler söylesene 16
bir şeyler iç 32
bir şeyler yemelisin 30
bir şeyler 51
bir şeyler oldu 26
bir şeyler yapsana 20
bir şeyler düşüneceğim 19
bir şeyler yapmalıyız 131
bir şeyler ye 49
bir şeyler yapmalısınız 16
bir şeyler yapmalıyım 35
bir şeyler olmalı 28
bir şeyler yapmalısın 55
bir şey değil 1063
bir şey yok 987
bir şey olmaz 235
bir şeyler yapmalıyız 131
bir şeyler ye 49
bir şeyler yapmalısınız 16
bir şeyler yapmalıyım 35
bir şeyler olmalı 28
bir şeyler yapmalısın 55
bir şey değil 1063
bir şey yok 987
bir şey olmaz 235
bir şey sorabilir miyim 139
bir şey mi oldu 310
bir sabah 32
bir şey söyle 257
bir şey söyleyebilir miyim 105
bir sorun mu var 1028
bir şey 209
bir şey oldu 106
bir şey olmadı 105
bir saniye 1866
bir şey mi oldu 310
bir sabah 32
bir şey söyle 257
bir şey söyleyebilir miyim 105
bir sorun mu var 1028
bir şey 209
bir şey oldu 106
bir şey olmadı 105
bir saniye 1866