Bu senin suçun değil перевод на английский
587 параллельный перевод
Bu senin suçun değil, biliyorum. Ancak beni anlamalısın. Kalbim patlamak üzere! "
You're not to blame, I know, but you have to understand, my heart is bursting!
- Bu senin suçun değil.
- It ain't your fault.
Bu senin suçun değil.
It's not your fault.
Biraz fazla zekisin ama bu senin suçun değil.
You've got too many brains, but that's not your fault.
Vincent, bu senin suçun değil.
Vincent, it's not your fault.
Kendimden utanıyorum, fakat bu senin suçun değil.
I'm only ashamed of myself, but I won't blame you.
- Bu senin suçun değil.
- It ´ s not your fault.
- Hayır, bu senin suçun değil!
- No, it's not your fault!
- Bu senin suçun değil.
- It's no reflection on you.
Ama biliyorsun, bu senin suçun değil.
But you know, It's not your fault.
Bu devletin dörtte üçü kötüyse bu senin suçun değil.
It's not your fault the state's three-quarters bad.
- Bu senin suçun değil ki.
- It's not your fault.
Bu senin suçun değil, Faruk.
It's not your fault, Farukh.
Bay Lee, hayatta olsaydı şu an Asayiş Şubeşi Baş Komser'i olmuyacaktın ama bu senin suçun değil, aksi takdirde üç sene hapiste yatacaktın.
Yes I know, if it hadn't been for Mr Lee, you wouldn't have been Security Force Captain. But in actual fact it was not your fault. Anyway you were in prison for three long years.
Bak tatlım, bu senin suçun değil.
Listen, honey, it's not your fault.
Bu senin suçun değil.
I want it over. It's not your fault.
Bu senin suçun değil ki.
It's no one's fault! It's not your fault.
- Bu senin suçun değil Holling.
- It's not your fault, Holling.
Bu senin suçun değil.
It isn't your fault.
Gelmiş geçmiş en mutlu insan olmayabilirim... ama bu senin suçun değil.
Maybe I'm not the happiest person who ever lived... but that's not your fault.
Benjamin, bu senin suçun değil.
Benjamin, it is not your fault.
Demek istediğim, bu senin suçun değil.
What I mean is, it is not your fault.
Bu senin suçun değil.
Dad left you. It wasn't your fault.
Bu senin suçun değil. Klinikteki doktorun suçu.
This is the doctors at the clinic's fault.
Bak, bu senin suçun değil.
Look, it's not your fault.
- Bu senin suçun değil.
- I know. It's not your fault.
Ama bu senin suçun değil.
But it's not your fault.
- Bu senin suçun değil.
- It's not your fault.
Bu senin suçun değil.
It's not your fault, you know.
Oh, tatlım. Bu senin suçun değil ki.
Oh, sweetie, it's not your fault.
Bu senin suçun değil, bu radyonun hatası.
It's not your fault. It was a lame station.
- Bu senin suçun değil!
It's not your fault!
Canım bu senin suçun değil.
Honey, it's notyour fault.
Doug, bu senin suçun değil.
Send some flowers. Doug, it's not your fault.
Bu senin suçun değil.
That's hardly your fault.
Açıklamaya çalışma! Bu senin suçun değil.
It's not your fault.
- Bak bu senin suçun değil.
- It's not your fault.
- Tatlım, bu senin suçun değil. - Aslında hepsi onun suçu
- Oh, honey, it's not your fault
- Bu senin suçun değil...
- It's not your fault that...
Dinle, bu senin suçun değil.
Look, it's not your fault.
Bu erkeklerin suçu, senin suçun değil.
That's the men's fault, not yours.
Bu içiçe geçmiş karmaşık durum senin suçun değil, bir ağaç zorla, sonsuza dek, çiçek açıp meyve vermez.
It's not your fault you're wrapped and twisted, like a tree forced to flower forever, and never bear fruit.
Bu gittiğin herhangi bir kilise okulu değil, ama senin suçun değil.
You're not all Sunday School and lace, but that's not your fault.
- Bu, senin suçun değil, evlat.
- It wasn't your fault, son.
Bu onların suçu değil, senin suçun değil. Bu iş böyledir.
It isn't their fault, it isn't your fault, it's the job.
- Bu yüksek bir olasılık.. senin suçun bile değil.
It's a strong possibility... it's not even your fault at all.
Bu senin suçun değil.
- It's not your fault.
Bu yaptığın aslında senin suçun değil.
You know, uh, what you did wasn't really your fault.
Bu kimsenin suçu değil, senin de suçun değil.
Nobody's to blame. Certainly not you.
Tamamen haklısın. Bu kızın eğlenmek için olduğunu anlattın, hiçbiri senin suçun değil. Ona nasıl olur da söylemez?
She meets my requirements she's quiet, she's single jointed nothing to it, I, am holding out for the back-licker
Bu senin de suçun değil.
It's not your fault.
bu senin sorunun 70
bu senin mi 96
bu senin hayatın 30
bu seninle benim aramda 18
bu senin 195
bu senin için 282
bu senin düşüncen 27
bu senin hakkın 21
bu senin fikrin 31
bu senin problemin 26
bu senin mi 96
bu senin hayatın 30
bu seninle benim aramda 18
bu senin 195
bu senin için 282
bu senin düşüncen 27
bu senin hakkın 21
bu senin fikrin 31
bu senin problemin 26
bu senin son şansın 40
bu senin için de geçerli 20
bu senin işin 74
bu senin araban mı 29
bu senin seçimin 22
bu senin fikrindi 50
bu senin hatan 79
bu senin işin değil 28
bu senin payın 24
bu senin hatan değil 72
bu senin için de geçerli 20
bu senin işin 74
bu senin araban mı 29
bu senin seçimin 22
bu senin fikrindi 50
bu senin hatan 79
bu senin işin değil 28
bu senin payın 24
bu senin hatan değil 72
bu senin görevin 21
bu senin hatan değildi 18
bu senin suçun 44
bu senin iyiliğin için 25
senin suçun değil 91
senin suçun değildi 28
bu sen misin 162
bu sensin 203
bu sen değilsin 47
bu seferlik 30
bu senin hatan değildi 18
bu senin suçun 44
bu senin iyiliğin için 25
senin suçun değil 91
senin suçun değildi 28
bu sen misin 162
bu sensin 203
bu sen değilsin 47
bu seferlik 30
bu sefer 162
bu sebeple 59
bu seni ilgilendirmez 244
bu ses 55
bu ses de ne 71
bu sefer olmaz 49
bu şekilde değil 53
bu sebeple 59
bu seni ilgilendirmez 244
bu ses 55
bu ses de ne 71
bu sefer olmaz 49
bu şekilde değil 53