Английские фразы | Русские фразы | Турецкие фразы
Translate.vc / турецкий → английский / [ H ] / Herkes biliyor

Herkes biliyor перевод на английский

3,687 параллельный перевод
Probst için de yaratılmamış, çünkü herkes biliyor ki, şov sonrası Marriott otele gidiyor.
And you know what? Not really Probst, because everyone knows that after wrap, - he goes to the Marriott.
Evet. Dave Buster's da pençeli vinç oyununda bunlardan birini nerdeyse yakalıyordum. Ama herkes biliyor ki, o oyun şikeli.
I almost snagged myself one of these in the claw crane game at Dave Buster's, but I think we all know that thing is rigged.
- Herkes biliyor değil mi?
Everyone knows, huh?
Lucy'nin onu zaten çoktan kaybettiğini herkes biliyor.
Everyone knows Lucy gave that away long ago.
İlçedeki herkes biliyor.
Everyone in the county knows.
Yani, yeterince kötü, herkes biliyor ki sen vefasızsın.
I mean, it is bad enough that everyone knows you've been unfaithful.
Adadaki herkes biliyor.
Everybody on the island knows this.
- Herkes biliyor.
- Everybody knows.
Seninle ilgili kitap yazdığımı herkes biliyor.
Everybody knows I'm writing about you.
Neden annemin Şükran Gününü sevmediğini beni hariç herkes biliyor?
Why does everyone know that mom hated Thanksgiving but me?
Şimdi bunu herkes biliyor mu?
Everybody knows about it now, right?
Yani sırrını herkes biliyor artık.
So, the secret's out now.
Herkes biliyor onu.
Everybody knows about it.
Herkes biliyor.
Everyone knows.
Ya o kıyafetleri? Okula girme sebebinin Carmen'in kaplumbağa suratlı favorisi olduğunu herkes biliyor.
Now, everyone knows the only reason Hummel got in is'cause he's Carmen's pet turtle-face.
Bunu herkes biliyor.
Everyone knows about it.
Herkes biliyor ki, siz varken benim yarışmayı kazanmam mümkün değil ama eğer sizinle babamın birbirinizi öldürmesini durdurabilirsem, bu herşeye değer.
Everyone knows I haven't got a hope in hell of winning this thing with you up here, but if I can stop you and Dad from killing each other, then it'll all be worthwhile.
Herkes ne yaptığımı biliyor, ve kimse benim tarafımda değil.
Everyone knows what I've done, and I have no one in my corner.
Herkes o köprüde doğru şeyi yaptığını biliyor.
Everybody knows you did the right thing on that bridge.
Herkes biliyor bunu.
- Everyone knows that.
Herkes senin eski bir polis olduğunu biliyor, Broker.
Everybody had you figured for a cop, Broker.
Herkes onlarin yaptigini biliyor. ... ve bu meclis sorusturmasi olayi var, milyonlarca dolar cezalari var,..... ve Senatör Munger diye biri ortaya çikiyor birden, ki daha önce bu komiteyi yönetmis, ve bütün cezalar yok oluyor.
Everybody knows they did it, and there's a whole Congressional investigation, they're gonna owe millions of dollars in fines, and then suddenly out of nowhere, Senator Munger, who happens to chair this committee, kills it.
Herkes Michael'la olanı biliyor mu?
Does everyone know about michael?
Dostum herkes onların sürü halinde dolaştığını biliyor.
Dude, everyone knows they travel in packs, man.
Ama okulda, herkes beni bununla biliyor.
And at school, that's how everyone knows me.
Herkes Lisa Ekibinden çıkarıldığını biliyor.
Everyone knows about your fallout with Team Lisa.
Ben herkes için endişeleniyorum, ama biliyor musun bu da işin bir parçası.
I'm concerned about everyone's, but that's just part of it, you know?
Herkes bu programın reyting yapması için ne yapacağı belli olmayan adamın ben olduğumu biliyor.
They all know that I'm just the wild card this show needs to nab that elusive demographic.
Herkes tekne güvenliğini biliyor, değil mi?
And everybody knows about boat safety, right?
Herkes senin ve ailenin yaşadıklarını biliyor bu yüzden yardım etmeye ve birlikte yeni bir kilise inşa etmeye karar verdik.
Everyone knows what you and your family has been through -... so we've decided to help and build a new church together.
Çünkü artık herkes sahte bir CBI ekibi olduğunu biliyor.
Because, now everyone knows there's something called a fake CBl.
Herkes her şeyi biliyor, hapse de gittin.
Everybody knew about it. And you went to jail.
'Herkes onun Karachi'de saklandığını biliyor.'
'Everyone knows he's holed up in Karachi.'
'Ve herkes Haydarabad'taki patlamaları biliyor...''... 17 ölü ve 119 yaralı var...''... bu olay tüm genç nesli şok etti.'
'And, everyone knows about the Hyderabad blasts..' '.. that left 17 dead and 1 19 injured..' '.. has shocked the entire youth of the nation.'
Herkes her şeyi biliyor.
Everyone knows everything.
Sonuçta herkes bu evliliğin çıkar için olduğunu biliyor.
It's brilliant. Especially since everyone knows that marriage is one of convenience.
Ayrıca herkes o kızın hamile olduğunu biliyor.
- Indeed, people know he's packing a lot.
Maya, milleti kandırdığını sandın ama herkes Fas'ta tatile gittiğini biliyor.
Maya, you were fired. Everyone knows you were in Morocco.
Herkes bir kısmını, veya tümünü biliyor, ama hepsinin eli bağlı durumda.
Everyone knows some, or all, but they're all bound.
Herkes bizim çete adamlarımızla tartışmalı olduğunuzu biliyor.
Everybody knows you got beef with our gang guys.
Siktir be, herkes L.A.P.D.'nin şehirdeki en büyük çete olduğunu biliyor.
Shit everybody know L.A.P.D. the biggest gang in the city.
Herkes Dewain ve Doğu Yakası çocuklarına iftira attığınızı biliyor.
Everybody knows you lied on Dewain and the East Side G's.
Herkes hasta olduğunu biliyor mu?
Listen, do they all know that you've been ill?
Yani, senin dışında herkes bunu biliyor.
I mean, eνeryοne knοws, except yου.
Şimdi herkes sperm donörü kullandığımızı biliyor.
Almost. Now everybody knows we used a sperm donor.
Herkes bunu biliyor.
Everyone knows that.
Ama kahvecide Jerry'nin dediği gibi söz konusu Bobby Cobb olunca herkes neler olacağını biliyor.
But it's like what Jerry said at coffee bucks... everybody knows what they're gonna get with Bobby Cobb.
Herkes Selfridge ismini biliyor ve sadece...
It's just... everybody know the Selfridge name and I just...
Pekâlâ, herkes nasıl oynanacağını biliyor, değil mi?
Okay, so everyone knows how to play, right?
Nasıl oluyor da herkes bunu biliyor?
How does everyone know that?
Herkes burada olduğunuzu biliyor. Buradaysanız da, ölümü göze almışsınız demektir.
But everyone inside the Square now is different.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]