Английские фразы | Русские фразы | Турецкие фразы
Translate.vc / турецкий → английский / [ K ] / Konuşmam

Konuşmam перевод на английский

26,757 параллельный перевод
- Umarım son konuşmamız bu olmaz.
I hope this isn't the last time we talk. I hope not either.
Seni ararım, konuşmamız gereken bir şey var.
And I'll call you, there's something we need to talk about.
Konuşmamız lazım.
We need to talk.
Konuşmamız gerek.
We need to talk.
Burada oturmuş bunları konuşmamız ne kadar utanç verici bir fikrin var mı?
Do you have any idea how embarrassing it is to sit here and sound like this?
Konuşmamı mı bekliyorsun?
Do you expect me to talk?
Beyler sizinle konuşmam gerekiyor.
I need to talk to you guys.
Konuşmamız lazım.
We have to talk.
Kızımla 10 dakika falan konuşmamın sakıncası var mı?
- Would you mind if I talk to my daughter for 10 minutes or so? My children...
Bak, Voydian ile konuşmam gerekiyor.
Look, I need to speak to Voydian.
Merminle ilgili konuşmamız lazım.
We need to talk about your bullet.
Pekâlâ, söyleyin, kiminle konuşmam lazım?
Okay, so who do I need to talk to, then?
Kasper'la konuşmam lazım.
I need to talk to Kasper.
Kiminle konuşmam gerekiyor?
Who do I need to talk to then?
Karlyna Ordenko... Onunla konuşmam gerekiyor.
Karlina Ordenko, I need to speak to her.
Onunla konuşmam lazım.
I need to talk to her.
Jackson, konuşmamız gereken bir şey var.
Jackson, there's something that we need to discuss.
Konuşmam bitmiştir.
I'm done talking.
Davies ile konuşmam gerek, hemen.
I need to speak with Davies right now.
Davies ile konuşmam gerek.
I need to speak with Davies.
Özel konuşmamız gerekiyor.
We need to speak in private.
Bayan Campbell ile özel konuşmam gerekiyor.
I need to speak to Ms. Campbell in private.
Onunla konuşmam gerekiyor.
I need to talk to him.
Konuşmamız gerekiyor.
We need to talk.
Konuşmamız gereken bir şey var.
I need to talk to you about something.
Bir süre sonra, muhtemelen önümüzdeki beş yıl içinde ellerim titremeye başlayacak ve konuşmam yavaşlayacak.
Um, so at some point probably over the next five years my hands will start to shake, and my speech will slow.
Seninle bir kaç şey konuşmam lazım.
Yeah, couple things I want to talk to you about.
- Aslında, konuşmamız gereken şey bu hastaneden sağlıklı 3 bebek ve eşimle birlikte yürüyerek çıkışımız olabilir.
- Well, we need to talk about... We are walking out of this hospital with three healthy babies and one healthy wife.
Hayır, bunu seninle şahsen konuşmam gerek.
No, I needed to talk to you in person about this.
Konuşmamız gerekmiyor.
We don't need to talk.
Dava hakkında konuşmamız gerekiyor.
Look, we shouldn't talk about the case, all right?
Yanına gitmezsen Amelia onunla konuşmamı isteyecek ve kavga etmeye başlayacağız.
If you don't get in there, Amelia's gonna make me talk to him, and we're gonna fight about it.
Dr. Riggs'le Bayan Peterkin hakkında konuşmam gerek.
Oh, actually, I need to talk to Dr. Riggs about Mrs., uh, Peterkin.
Damon, konuşmamız gerek. Geçen gece çok garip oldu..
_
Seninle bir şey hakkında konuşmam lazım.
I need to talk to you about something.
Svlad, konuşmamız gerek.
- Svlad, we need to talk.
Vogle, çocuklar, konuşmamız gerek.
Vogle! Boys! We need to talk!
Ben de tören için konuşmamı yazarım.
And I'll just jot down some notes for a eulogy.
Şimdilik kusuruma bakmazsanız konuşmam gereken başkaları var.
Now, excuse me. I have other people to attend to.
Onunla konuşmam gerek.
I need to talk to her.
- Seninle konuşmam yasak!
- I'm not supposed to talk to you.
İyi ölmeme konusunda konuşmamı duymadın mı?
Weren't any of you listening when I talked about not dying well?
Kimse konuşmamı dinlemek istemiyor.
Nobody wants to hear me talk.
Notlarının durumuna bakıyordum ve bu konuda konuşmamız gereken bazı şeyler var.
I've been looking over your transcripts and there are some things we need to talk about.
Bu aile hakkında konuşmamız gerek.
We gotta talk about this family.
Bence bu konuda konuşmamız gerek.
I think we need to talk about this more.
Seninle konuşmam gerek.
I really need to talk to you.
- Konuşmamız gerek.
- We need to talk.
Tek bildiğim önce David ile konuşmam gerektiği.
All I know is... I just need to talk to David first.
Yapılar ve yollar ile ilgili konuşmamı bitirmedim. Bekleyin çocuklar.
Oh, wait, guys!
Onunla konusmam gerekmiyor.
I don't need to speak to her.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]