Sabahın 4 перевод на английский
603 параллельный перевод
Sock, Neden alarmım sabahın 4 : 30'unda çalıyor?
Sock, why is my alarm clock going off at 4 : 30 in the morning?
Saat sabahın 4'ü.
It's 4 : 00 in the morning.
Beni sabahın 4'ünde uyandıran
I miss the rooster The one that used to
Eve sabahın 4'ünde gelirsin ve ertesi gün dışarı çıkacak enerjin kalmaz.
You'll come in at 4 : 00 in the morning and be tired out next day.
Sabahın 4'ünde burada ne arıyorsun sen?
What the devil are you doing here at 4am?
Ama saat sabahın 4 : 30 u.
But it's 4 : 30 in the morning.
Siz hepiniz sabahın 4'üne, 5'ine kadar oturun lütfen.
You must all stay up till 4 or 5 : 00 in the morning.
Bundan sonra beni sabahın 4'ünde arama Susan... tabii böyle önemli konular hariç.
And in the future, Susan, don't call me at 4 a. M... unless it's as important as this call.
Hergün öğlen 12'den sabahın 4'üne kadar içiyor.
Drunk every day from 12 noon to 4 : 00 in the morning.
Sabahın 4'ünde mi?
At 4 : 00 in the morning?
- Sabahın 4'ünde.
- At 4 : 00 in the morning.
Sabahın 4'ünde bulabileceğinden emin oluyorsun tabii.
Well, you're sure to find her in at 4 : 00 in the morning.
Sabahın 4'ünde ormanda ne işin vardı?
What were you doing in the forest at 4 in the morning?
Saat sabahın 4'ü ve hala Osvaldo'dan bir iz yok.
4 o'clock in the morning... and still no sight of Osvaldo.
Breezy, saat sabahın 4 : 30'u.
Breezy, it's 4 : 30 in the morning.
Birden çok kişi de şaşırarak... sabahın 4'ünde, bu otobanda... çorapsız bir şekilde... ayaklarına bir çift boş ayakkabı kutusu geçirmiş... tuhaf bir iş adamı gördüklerini... iddia ediyorlar.
More than one bemused observer... claims to have seen the whimsical tycoon... at 4 : 00 in the morning, promenading this highway... with no socks on... and wearing, instead of shoes... a pair of empty Kleenex boxes.
Saat sabahın 4'ü.
Why are you up? It's 4 a.m.
Şey, babam tek başına Shoebridge'lere gitmişti. Sonra da eve sabahın 4'ünde geldiği için annemle büyük bir kavga etmişti. Babam da anneme hiçbir şey anlatmamıştı.
Well, I remember this night with my dad driving over there to the Shoebridge's all alone, and then getting in a big fight with Ma, because he'd come home at 4 : 00 a.m., and he wouldn't tell her what he was doing or something.
Sabahın 4'ü olmalı.
It's gotta be 4 : 00.
Sabahın 4'ünde seni uyandırdığında sevmezsin ama.
Well, you won't love it when it wakes you up at 4 in the morning.
Biliyorum, ama iki aortic aneurism fışkırmasını yakaladım, sabahın 4'ünde, istatistiklerin yapılması gerekiyor.
I know, but I had two arrests aortic aneurysm blew at 4 a.m., had to be done stat.
Saat sabahın 4'ü efendim.
it's 4 AM, sir...
- Saat sabahın 4'ü.
- It's four o'clock in the morning.
Kıçları üzerinde, sabahın sekizinden öğlenin dörtlerine kadar oturuyorlar.
There they sit on their bottoms from 8 : 00 a. m. Until 4 : 00 p. m.
Beni sabahın dördünde Uyandıran horozu.
The rooster that used to Wake me up at 4 a.m.
- Bu tür şirketler için, sabahın dördünde burada dolaşmazdım
For that kind of company, I don't have to trot here at 4 : oo a.m.
Bu sabah saat 4.00'ten öğleye kadar herhangi bir tutuklama yaptınız mı?
Did you make any arrests this morning, say between 4 : 00 a.m. and noon?
Şimdi bakın De Mario sabah 4 e kadar zamanlamasını iyi yapamamış...
Now, look.
Bu sabah takriben saat 4 sularında plastik tulumlar giyen ve yüzlerini beyaz tül çoraplarla gizleyen sayıları meçhul adamlar San Francisco deposuna 10 milyon doları aşkın değerdeki altını taşımakta olan özel bir treni durdurup yağmaladılar.
At approximately 4 a.m. this morning, an unknown number of men dressed in plastic coveralls, and with ghostly white stockings covering their faces stopped and looted a special train, carrying over 10 million dollars in gold to the San Francisco depository.
Yetmiyormuş gibi, Karpatya'da dört yaşında çocukların sabah sütüne kattığımız kadar votkayla kendini kaybetti.
To crown it all, she's rendered insensible by an amount of vodka which in Carpathia you would add to the morning milk of a 4-year-old child as a mild tonic.
Yarın sabah arabaya iyi bir at koşulsun, saat 4.00'de evimin önünde olsun.
Ask for the carriage to be made ready with a good horse for tomorrow morning, 4 : 00, in front of my house.
Yaz aylarında saat 9'da bu oda resmen fırın gibi olur... bu yüzden sabah 5'te ameliyata girerim.
These summer months this room gets like a bake-oven by 9 : 00 in the morning... so I operate at 5 : 00. That means you get up at 4 : 00.
Mesajını sabah 4'te aldım ama!
But I didn't get your message until 4 : 00!
Neredeyse saat sabahın dördü.
It's almost 4 in the morning.
Marcel Proust'un dediği gibi,.. ... ki bu, dünyadaki her kadın için geçerlidir,.. ... sabahın dördü on geçesine kadar onların ağzından çıkan her şeyi,..
In the words of Marcel Proust... and this applies to any woman in the world... if you can stay up and listen with a fair degree of attention to whatever garbage... no matter how stupid it is... that they're coming out with... till 10 minutes past 4 : 00 in the morning, you're in.
- Saat sabahın dördü. Biliyorum.
- It's 4 : 00 in the morning.
Onları yıkayabilmek için sabah saat 4'te kalktım. Zaten diğer hizmetçi ayrıIdığından beri işleri zor yetiştiriyorum. Bunlar yetmezmiş gibi bir de teyzenizin ağır bavullarını taşıyorum.
I was up at four this morning cleaning them as if I haven't got enough to do what with the between maid leaving and now your aunt asking me to heave bloomin'great boxes about like I was a navvy or something.
Haziran'ın 27'sinde sabah 4 : 30'da öldürüleceğim günü özlüyorum.
I miss a date to be killed on the 27th of June at 4 : 30 a.m. in the morning.
Gece yarısından sabahın dördüne kadar.
Midnight till 4 : 00 in the morning.
Sabahın 04 : 00'de, tuvalette, mahsur kalacak
He's just gonna be hanging over the toilet at 4 : 00 in the morning.
Sabahın dördü.
4 : 00 a.m.
Sabahın dördüydü. Panjuru açsak, günün ışıdığını görebilirdik.
It was 4 a.m. If we'd raised the blinds, we could've seen daylight.
Saat sabahın dört buçuğu olmuş.
Already 4.30 AM.
Saat sabahın dördü beyler.
Well, gentlemen, it's 4 in the morning.
- Saat sabahın dört buçuğu!
- It's 4 : 30 in the morning.
Saat sabahın dördü. Lafı uzatmak istemiyorum.
It's 4 o'clock in the morning, I should imagine you would.
Sabahın dördünde uyandı.
She woke up at 4 in the morning
Nihayet geldiğinde, sabah 4 : 00 gibi nefesi içki kokarak ve üstünde bir başka kadının kokusuyla...
And when he finally does, about 4 : 00 in the morning with whiskey on his breath and the smell of another woman on him...
Yarın sabah 1, 2, 3, 4, 5, 6, 7, 8, 9, 10.
Real duel! Tomorrow morning! 1, 2, 3, 4, 5, 6, 7, 8, 9, 10.
Bu sabah 3 ila 4 arası büyüklükte... bir deprem olacağını bildirdiniz.
You forecasted an earthquake in the 3-to-4-point range this morning.
Nan'ın dün gece babasını öldürmesi mümkün değil çünkü 7 : 30'dan sabah 4 : 00'a kadar Portland'ta benimleydi.
There is no way Nan could have killed her father last night because she was with me... from 7 : 30 until 4 : 00 in the morning in Portland.
4000 23
40 dolar 38
4 temmuz 40
400 dolar 23
45 dakika 29
40 saniye 27
4 yıl 18
sabah 162
sabaha 19
sabah 5 44
40 dolar 38
4 temmuz 40
400 dolar 23
45 dakika 29
40 saniye 27
4 yıl 18
sabah 162
sabaha 19
sabah 5 44
sabah 6 54
sabah 4 42
sabah 9 27
sabahleyin 42
sabah 8 42
sabah oldu 62
sabah görüşürüz 127
sabah 10 40
sabah 11 17
sabah 3 24
sabah 4 42
sabah 9 27
sabahleyin 42
sabah 8 42
sabah oldu 62
sabah görüşürüz 127
sabah 10 40
sabah 11 17
sabah 3 24
sabahları 23
sabah 7 50
sabah mı 28
sabaha görüşürüz 62
sabahın 3 17
sabahın 5 20
sabah ilk iş 20
sabahın 2 27
sabah olmuş 17
sabah 7 50
sabah mı 28
sabaha görüşürüz 62
sabahın 3 17
sabahın 5 20
sabah ilk iş 20
sabahın 2 27
sabah olmuş 17