Telefonda перевод на английский
8,837 параллельный перевод
Telefonda getirmeme izin vermediler.
They wouldn't let me bring in my phone.
Telefonda konuşmaktan korkuyor.
He's afraid to speak by telephone.
Bak bakalım önümüzdeki yarım saatte beni bu valilerden kaçıyla - telefonda görüştürebilirsin.
See how many governors you can get on the phone in 30 minutes.
Telefonda daha açık olmalıydım.
I should've been more clear when agreeing to see you.
Hanımefendi, şuradaki tabelada telefonda konuşulmaz yazıyor.
Madam, you're not allowed to call in the train.
Bu telefonda konusmak istemedigim bir konu.
This is not something I want to talk about over the phone.
Her telefonda olduğunda uygulanacak bir izleme emrimiz var.
Standing trace order for any time you're on the phone.
Hayır, telefonda annemle konuşuyordum.
No, I was on the phone with my mom.
Az önce telefonda sevk merkeziyle görüştüm.
I just got off the phone with dispatch.
Geçen gece seni sabahın dördünde dışarıda telefonda gördüm.
Hey, I saw you on the phone last night at like 4 : 00 A.M. outside.
Yüz ifadene bakılırsa telefonda ne varsa kesin...
From the look of that vein in your forehead, whatever's on here's got to be...
Ben'in videosu ne telefonda var ne de uygulamada.
Ben's video isn't on his phone or on the cloud. It's like it...
Bugün telefonda başka bir şey söyledi mi?
Did he say anything else on the phone today?
Telefonda sesi biraz endişeli geliyordu.
She sounded a bit worried on the phone.
Holdeki telefonda annesiyle konuşurken hep ağlıyordu.
She was always crying to her mother on the hall phone.
Koridordaki "telefonda zırıldayan" tip kadar beni zorlamazsın heralde, İngiliz.
You don't strike me as the "crying on the hall phone" type, English.
Telefonda konuşmuştuk.
We spoke about him on the phone.
Dün en son senin bana söylemediğim şeyi telefonda kapatmaya çalıştığından beri konuşmadık.
Not since yesterday on the phone when I guess he was... covering for whatever it is you're not telling me.
Telefonda belirttiğimiz üzere, müvekkilimiz koruyucu gözaltına girmek ve dokunulmazlık hakkından feragat etmek istiyor.
As we stated on the phone, our client is willing to be placed in protective custody and waive all considerations for immunity.
Onu telefonda konuşurken duydum hesabından beş milyon çekip gizlice Allegria'ya gitmekten bahsediyordu, Hırvatistan'daki evine.
I heard him on the phone taking five million out of his account and secretly planning to move to Allegria, his house in Croatia.
Frankie, konuşmuyor olmam telefonda olmadığımı göstermez ama hattın ucunda konuşan kişiyi duymak istiyorum.
Frankie, just because I'm on hold doesn't mean I'm not on the phone. I need to hear if someone on the other end of the line speaks.
Ya ben telefonda iş ile ilgili konuşurken..... torunum doğmuş olsaydı?
What if I'd been talking on the phone about squirt tops when our granddaughter was being born?
Eşiniz telefonda efendim.
Your wife is on the line, sir.
Bay Grayson telefonda efendim.
Mr. Grayson is on the line, sir.
Kendisi telefonda efendim.
He's on line one, sir.
Telefonda sesin endişeli geliyordu, ben de...
You sounded overwhelmed in your message, so...
AMA KESİNLİKLE TELEFONDA KONUŞTUĞU ŞEY BU DEĞİLDİ.
_
Telefonda iken seni rahatsız eden bir şeyler varmış gibi geldi sesin.
So it sounded like something was kind of bothering you on the phone.
Ben de daha Iris ile telefonda konuşuyordum.
I was just on the phone with Iris.
Telefonda üstü kapalı konuşuyordun biraz.
You sounded a little cryptic on the phone.
Telefonda söylenemeyecek kadar önemli olan neydi?
What was so important you couldn't tell me on the phone?
Lucas FBI'la telefonda, Stacy Dover'ı yakalamaya hazırlanıyorlar.
Lucas is on the phone with the FBI now prepping them to bring in Stacy Dover.
Solucan telefonda köşe bucak Sameen'le ilgili bilgi arayacak. Ve 18 saniye sonra bir sonraki Samaritan telefonuna geçecek. Ve aradığımız şeyi bulana kadar da durmayacak.
The worm will scour the phone for any information relating to Sameen, and then 18 seconds later, move on the to next Samaritan phone, and it won't give up until we find what we're looking for.
NSA olaylarını falan düşününce telefonda konuşmayayım dedim.
Well, I figured, NSA and all, you wouldn't want to talk about this over the phone.
Bütün vaktini telefonda müvekkiliyle görüşerek geçirdi.
She spent the entire time on the phone with a client.
Telefonda Marissa'nın borçları olduğunu söylemiştin. Ama bu borç vermeyle aynı şey değil.
Well, you said on the phone that Marissa had debts, but this is hardly the same thing as a payday loan joint.
Telefonda bir kere konusunu açtın sadece.
You mentioned it once on the phone.
- Harry, telefonda konuşmak yüz yüze konuşmak gibi olmuyor.
You know, Harry, these phone calls, they're just not the same as face-to-face.
Sadece beni telefonda tutmaya çalışıyorsun.
You're just trying to keep me talking.
Telefonda tut, buluşmaya çalış.
Keep him talking. See if he'll meet you.
Gece gündüz telefonda Vali'yle, Senatör Lang'le Ulusal Güvenlikle, daha fazla yardım bulabilmek için görüşüyorum. Ama herkes başkalarını suçlamak ve kendilerini aklamakla oldukça meşgul.
I've been on the phone night and day with the governor, with Senator Lang, with Homeland Security trng to get us more help, but everybody's been too busy pointing fingers and covering their own asses.
- Telefonda John nasıldı?
How was John when you spoke to him?
Telefonda konuşuyordu. Biriyle Almanca tartışıyordu.
He was on the phone, all worked up, arguing with somebody in German, I think.
Sam, Karl'ın telefonda biriyle Rembrandt hakkında tartıştığını duyduğunu söylemişti.
Sam said he heard Karl arguing with somebody on the phone about a Rembrandt.
Biri telefonda sana şaka yapmış.
He said you got a crank call.
Telefonda radyologla görüştüm ve röntgenlerinizde temporal lobunuzda bir kitle olduğu gözüküyor.
I spoke with the radiologist on call and what your scans show is there's a small mass on your temporal lobe.
Özür dilerim, telefonda sana detay veremedim.
Sorry I couldn't give you any details on the phone.
Telefonda söyleyemeyeceğin şey nedir Angela?
What is it you couldn't tell me on the phone, Angela?
Az önce telefonda Hank'le görüştüm ve iş aldım.
I just got off the phone with Hank and I have a job.
- Az önce telefonda Hank'le mi görüştün?
You just got off the phone with Hank?
Megan telefonda.
Megan's on the phone.
telefondayım 38
telefonda olmaz 22
telefondaki kimdi 26
telefonda konuşmuştuk 27
telefon 495
telefonu kapat 45
telefonu aç 47
telefon numarası 27
telefon et 35
telefonu al 19
telefonda olmaz 22
telefondaki kimdi 26
telefonda konuşmuştuk 27
telefon 495
telefonu kapat 45
telefonu aç 47
telefon numarası 27
telefon et 35
telefonu al 19