Английские фразы | Русские фразы | Турецкие фразы
Translate.vc / турецкий → испанский / [ Z ] / Zavallı şeyler

Zavallı şeyler перевод на испанский

133 параллельный перевод
Ya ormandaki o zavallı şeyler o hayvanlar onlar, onlar konuşuyor.
Esas pobres cosas de la jungla. ¿ Eran animales? ¡ Hablan!
Zavallı şeyler. Bir tane bile yeşil ot bulamıyorlar.
Los animalitos no han visto ni una brizna de pasto verde.
Evet, kesin. Zavallı şeyler.
Zavallı şeyler, Tanrı tüm hayatları güvenli yaşamak için bize izin verir, siz de zavallı hayatınızı yaşayın.
Pobre insecto, sigue viviendo afuera tu miserable vida...
Zavallı şeyler...
¡ Pobres!
Zavallı şeyler.
Pobrecitos.
Yani bu zavallı şeyler muhtemelen sizin hiçbir işinize yaramazlar.
Entonces es imposible que estas pobres cosas les sirvan de nada.
Zavallı şeyler, günlerdir süt içmediler.
¡ Pobrecitas, hace tres días que no las ordeñan! ¿ Y que hacemos?
zavallı şeyler, yıllardır bekledikleri şeydi.
una pena, porque era la clase de cosa que habían estado buscando durante todos estos años.
Zavallı şeyler. Yardım edebilmek isterdim, fakat yapacaklarım var.
pero tengo cosas que hacer.
Yani birkaç evsiz çocuk mu aldınız? Zavallı şeyler!
Asi que habeis acogido a niños huerfanos?
Zavallı şeyler...
Pobrecillos...
Zavallı şeyler!
¡ Pobres criaturas!
- Tamam, kızım. Zavallı şeyler.
- ¡ Malditos negros deprimentes!
- Zavallı şeyler.
Pobres.
Onlara ihtiyaçları var, zavallı şeyler.
Pobrecitas, lo necesitan.
- Zavallı şeyler.
- ¿ Cuánto?
Zavallı şeyler!
Oh. Pobres, querido.
Bırak zavallı şeyler de oynasınlar!
¡ Deje jugar también a los pobres!
Zavallı şeyler.
Cosas triste, no es así.
Böylece sen var olursun ama onlar olamaz, zavallı şeyler.
Para que existas. Ellos no existen, pobres.
Sizi zavallı şeyler.
Maldita sea, pobres personas.
Zavallı şeyler. Sizin medeni cesaretiniz yok galiba.
Jálenme la otra pierna, que tengo campanas ahí.
Zavallı küçük şeyler.
Pobres criaturitas.
- Kediler zavallı, aptal şeyler.
- Los gatos son seres tontos. - Sí.
Sizin de bildiğiniz şeyler söylediklerim. Canım Sezar'ın yaralarını gösteriyorum, şu zavallı, güçsüz, dilsiz ağızları konuşturuyorum kendi yerime.
Os digo lo que ya sabéis... os muestro las heridas del amado César, pobres bocas mudas... y deseo que hablaran por mí.
- Yazık, zavallı küçük şeyler.
Vaya, pobres pájaros.
Zavallı Jett iyi şeyler için savaş verdi hep.
Pobre Jett... luchando por lo que está bien.
Bu zavallı adamın size bir şeyler fısıldadığını gördüler ve ardından sizin bir şeyler yazıdığınızı.
Vieron como le susurraba algo y, luego, usted lo escribía.
Zavallı koca için ne var? Ben bir şeyler almayacak mıyım?
¿ Y, para el pobre marido sacrificado, no hay nada?
Zavallının bilinci bir şeyler algılıyor.
Su escasa inteligencia está haciendo un descubrimiento.
onları anlamıyorum çevrelerinde sudan başka hiçbir şey yok... zavallı şeyler...
Con todo ese mar a su alrededor.
- Zavallı şeyler.
- Pobrecillos.
- Zavallı şeyler.
- Pobrecillas.
Zavallı küçük şeyler..
Pobrecitos.
Kariyerine başlamak için önünde ne Mısır, ne de Toulon gibi bir imkân olmasaydı bu abidevi ve pitoresk şeyler değil de, onların yerine önünde sadece zavallı bir tefeci kocakarı olsaydı ve kariyeri için onun parasını almak dışında bir çıkış yolu bulunmasaydı ve onu öldürmek zorunda olsaydı, acaba ne yapardı? Anlıyor musun?
Si él no tuviera ni Tolón ni Egipto para comenzar, y en lugar de todas esas cosas hermosas y monumentales... hubiera una ridícula vieja prestamista... a la que, para colmo, también hubiera que matar... para sacar de su baúl el dinero necesario para la carrera...
Soemon, lütfen zavallı oğlumla tanış... ve onu cesaretlendirecek bir şeyler söyle.
Soemon, por favor conozca a mi pobre hijo y dígale unas palabras de ánimo.
Leydi Stubbs zavallı kıza yiyecek bir şeyler göndermenin iyi olacağını düşündü.
Lady Stubbs pensó que estaría bien traerle un refrigerio.
Zavallı şeyler.
Pobrecitas.
Etrafta yürüyüşler yapıyorlar saçma sapan bir selamlamaları var. Frank gibi zavallıları kandırıyorlar. Muhteşem ve vatansever bir şeyler yaptıklarını sanıyorlar.
Desfilan por ahí con sus estandartes, se saludan estúpidamente y atraen a pobres hombres como Frank, que creen que están haciendo algo maravilloso por la Patria.
Ne zaman zavallı Gertrude Lefferts kocasının bir şeyler karıştırdığından şüphelense...
Y cuando la pobre Gertrude Lefferts sospecha que su esposo hace algo,
Susan, bir köylü kızıdır Bay Holmes. O sınıfın inanılmaz aptallığını farkında olmalısınız. Düşüncem, zavallı adam anlamsız bir şeyler mırıldandı ve o kızda onları anlamsız bir mesaj haline getirdi.
Susan una chica de campo, Sr. Holmes usted debe estar atento a la increible estupidez de esa clase me imagino que el pobre diablo murmuró algunas palabras incoherentes y ellas las retorció, en un mensaje sin sentido.
Tanrı biliyor ki hiçbirinin olmasını da istemedim, zavallı küçük masum şeyler. Yine de buradalar işte, onlara iyi bakmalıyız.
Dios sabe, que ninguno de ellos fueron bienvenidos, pobres inocentes pero ya que están aquí debemos cuidar de ellos ¡ qué remedio!
Zavallı küçük şeyler.
Pobrecillos.
Bu konuşmadan bir şeyler çıkarmak zorunda olacak olan zavallı FBI teknisyeni için gerçekten de acıklı bir durum.
Lo lamento por el pobre técnico de la FBI... que tenga que extraer datos de esta conversación.
Zavallı hemşirenin hastalığı hakkında bir şeyler okudum, hiç de alay edilecek bir şey değil.
He estado leyendo sobre la pobre condición, y no es nada graciosa.
Hayır, tatilde burada kaldık diye bu zavallılara bir şeyler ısmarlarım dedim.
No. Les dije a los perdedores que se quedarán en el receso que pediría algo.
Zavallı küçük şeyler.
Pobrecitos.
Zavallı kadının bir şeyler yemesi gerek ve o salçayı çok sevdiğini biliyorum.
Debo tentar a la pobre con algo para comer esta noche y sé que es su favorito.
O zavallının geçmişinde karanlıkta kalmış şeyler aydınlanabilir.
Ella es el único nexo con el pasado que le queda a esta niña.
Zavallı çocuk, öyle şeyler söylüyor ki. Anlıyorum aslında.
Las cosas que el pobre chico estaba diciendo... lo entiendo.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]