Para перевод на французский
79,919 параллельный перевод
Ne kadar öğrenci, o kadar para.
Plus d'élèves, plus de blé.
Para için dövüşerek Buşido kuralının fazlasıyla dışına çıktım.
En combattant pour l'argent, je me suis éloignée du code du Bushido.
Anılara yolculuğumuza devam etmek isterim ama saat başına para aldığım için işe koyulmaya ne dersin?
On peut continuer à évoquer les souvenirs, mais comme je facture à l'heure, mettons-nous au travail, d'accord?
Eğer para için dövüşüyorsan...
Écoute, si tu te bats pour de l'argent...
Bu insanlara para vermek, olmadığı hâlde saklayacak bir şeyimiz var gibi gösterir.
Payer serait admettre que nous cachons quelque chose, ce qui n'est pas le cas.
Tüm o para, medya ilgisi, güç, seni kolay hedefe dönüştürüyor.
Tout cet argent, cette presse, ce pouvoir, ça fait de toi une cible.
İlk kafes dövüşümde, kendimi bunu sadece para için yaptığıma ikna etmiştim.
La première fois que j'ai combattu dans la cage, je me suis convaincue que c'était pour l'argent.
Seninki de zimmete para geçirmekmiş.
Le tien, c'est le détournement de fonds.
O para benimdi!
C'était mon argent!
Danny şirkete biraz para kaybettirmiş olabilir ama Rand'in kamuoyundaki imajını iyileştirerek bunu fazlasıyla telafi etti.
Danny a peut-être coûté quelques dollars à cette boîte, mais il les a largement compensés en améliorant l'image de Rand.
Ortada para falan yok.
Il n'y a pas d'argent.
Bir avuç para için mi?
Un peu d'argent?
Aradığınız sorunun cevabını para satın alamaz.
Aucun montant ne vous achètera la réponse que vous cherchez.
Fuhuş, Rand emeklilik fonundan kendi Cayman hesabına para aktarmak.
Prostitution, détournement de fonds de Rand pour alimenter tes comptes dans les îles.
Büyük miktarda nakit para.
Des sommes énormes.
TRANSFER SÜRÜYOR. PARA GERİ ÖDENİYOR.
TRANSFERT EN COURS
Kaç para istersen veririm.
Je vous paierai ce que vous voulez.
Eroinde büyük para var Ward.
L'héroïne est une poule aux œufs d'or.
Bir de para aklama.
Et blanchiment d'argent.
- Arabana kaç para istersin?
- Combien le stand?
Hergün buraya gelip çalışıyorum sonra hizmetimin karşılığı para alıyorum
Le truc qu'on fait tous les jours pour s'acheter à manger.
Mücevhere para harcamak zorundayız.doğru içeride işemek zorundayız sokaklarda değil.
Exactement. On n'a pas le droit d'uriner dans la rue.
Yedi milyon dolar çok büyük para, Bay Wick.
7 millions $, c'est beaucoup d'argent, M. Wick.
Tüm bu para, ayakta kalması için çiftliğin karşılığında borç alındı.
Ça a servi à refinancer l'hypothèque pour garder le ranch.
Birkaç insan, atlarını ahırda tutmak için para ödüyor.
Quelques personnes nous louent un box pour leur cheval.
Kongreden daha fazla para istemek bir portakaldan elma suyu sıkmaya çalışmak gibidir.
Demander plus d'argent au Congrès, c'est comme essayer de presser une pomme.
Beş para etmez.
C'est du flan.
- Para senin içindi.
Cet argent était pour toi.
Daha fazla para kaybetmemeniz için son bir şans veriyorum size.
Très bien. Dernière chance de régler ça avant que ça coûte trop cher.
Öyle bir lüks ki, para kazanmadan duramıyorduk.
Le luxe que nous avons maintenant est... c'est comme si nous ne pouvions pas cesser de gagner de l'argent!
Şerefe kim para verir ki?
Qui se fait payer pour l'honneur?
- Sağlam para ödeseler iyi olur.
Ça a intérêt à être un bon salaire.
- Para için buradasın o zaman.
Alors vous êtes là pour gagner de l'argent?
- Daha para yok ama.
Il n'y a plus d'argent.
Bozuk para stili değil mi?
Gros budget?
Ben almayacağım. Hayır, o para senin.
Je veux pas de ton sale argent.
Para temiz. Dışarı çıkana kadar sana veremedim sadece.
Je n'y avais pas accès tant que j'étais en prison.
Para yanınızda mı?
C'est l'argent?
Böylece bizimle olan anlaşman devam etsin. Her ay hesabına düzenli olarak yatan para da devam etsin.
En échange, l'entente que t'as avec nous demeure, y compris les dépôts mensuels dans ton compte en banque.
Şaka bir yana, para için seks yapmıyorum.
Je n'approuve pas l'amour tarifé, c'est mal.
- Onu bulman için sana para verdik.
- Tu devais la trouver. - Je l'ai fait.
Bak, sigorta şirketi bazı şeyleri halletmeden para ödemeyeceklerini söylediler.
L'assurance ne remboursera pas avant qu'on ait réglé quelques détails.
Sigorta şirketi belgeleri yollamadığımız sürece para ödemeyeceklerini söyledi.
L'assurance ne paiera pas si on ne remplit pas le dossier.
Pekâlâ, ne kadar para lazım?
Alors? Tu as besoin de combien?
Sana para veririm ama borcunu ödersin yoksa taşaklarını papyon yaparım.
Je te prête de l'argent, mais tu me rembourses ou t'auras les bourses en nœud pap'.
Bak, anladığım kadarıyla adamı bulamazsam yaklaşık 8 rakamlı bir para kaybedeceksin.
- Oui. À mon avis, tu vas perdre une fortune si je trouve pas ce type.
Bu para ; araba, pencere ve garaj içindi.
Pour la caisse, la vitre et le garage.
Dükkanın satışından kalan para.
J'ai liquidé mon stock.
Kesin para yüzündendir. Yahudi Lew sonuçta.
Comme toujours avec Lew le Juif!
Hesaptaki para ne kadar yeter?
Combien d'argent il nous reste?
Para yüzünden mi?
Il s'agit d'argent?
param 46
paramount 22
paraguay 35
parayı 47
paraşüt 18
param yok 109
paragraf 17
paran 31
para yok 73
param var 112
paramount 22
paraguay 35
parayı 47
paraşüt 18
param yok 109
paragraf 17
paran 31
para yok 73
param var 112
paramı 23
paran var 16
parasız 29
parayla 16
paralar 28
para bende 17
paramı ver 38
param nerede 79
paraya ihtiyacın var mı 17
paraya ihtiyacım var 109
paran var 16
parasız 29
parayla 16
paralar 28
para bende 17
paramı ver 38
param nerede 79
paraya ihtiyacın var mı 17
paraya ihtiyacım var 109