Английские фразы | Русские фразы | Турецкие фразы
Translate.vc / турецкий → французский / [ R ] / Rahatsız

Rahatsız перевод на французский

25,204 параллельный перевод
Mantıksız ve saçma duygularını rahatsız edici buluyorum.
Leurs émotions illogiques et absurdes sont source d'irritation.
Bir-iki gün içinde ofiste bir hayli rahatsız edici şeyler duyacaksın.
Dans un jour ou deux, tu auras une mauvaise nouvelle au travail.
Rahatsız biri olduğu anlaşılıyordu.
Et ça se voyait qu'il était dérangé.
Rahatsız edici bu.
C'est dégoûtant.
Rahatsız ettim.
Pardon pour le dérangement.
Sus. Diğer müşterileri rahatsız ediyorsun.
Vous dérangez les spectateurs.
Önde gelen demokratlar, suçlamaları "rahatsız edici" olarak nitelendiriyor
Pour les démocrates, c'est "très inquiétant".
Anita'nın üç arkadaşı daha ortaya çıktı, bildiğimiz kişiye ilave olarak. O zamanlar Thomas'ın kendisini rahatsız ettiğini onlara anlattığını hatırlıyorlar.
Trois amis d'Anita, en plus de l'autre, se rappellent qu'elle s'était plainte de Thomas.
onunla bu konuları konuşmaktan çok rahatsız oluyordum... ve özellikle grafiksel olarak yapılanlara, bu konuları konuşmak istemediğimi, ona istemediğimi söyledim.
Parce que cela me mettait extrêmement mal à l'aise de parler de sexe avec lui, et surtout de façon aussi imagée, je lui ai dit que je ne voulais plus aborder ces sujets.
İşte bu, seni içten içe rahatsız edecek.
Ça va vous ronger de l'intérieur.
Eğer bir şey olursa, emin ol ki rahatsız edici yorumlar yaparım.
Je me concentrerai mieux quand tu ne seras plus sur mon dos à faire des remarques déplacées.
Eğer sizi rahatsız etmezse, Eğer duman alabilirsem?
Est-ce que je peux... fumer une cigarette?
Rahatsız etmek istemezdim ama hayranlarınızdan biri olduğumu söylemek zorundayım.
Pardon de vous déranger, mais je vous admire beaucoup.
Seni rahatsız ettiğim için üzgünüm ama orada bulunanlardan ne başkası ne de bizim anladığımız gibi anlayan kimse kaldı.
Pardon de t'avoir dérangée. Mais... il ne reste personne d'autre de cette époque. Personne qui puisse comprendre comme nous.
Kod incelememiz esnasında son derece rahatsız edici bir şey bulduk.
L'examen du code a révélé un problème perturbant.
Kimse rahatsız edemez.
Peinarde.
Hepimiz nemli ve rahatsızız...
Mouillées et pas à l'aise...
- Bu gerçekten rahatsız edici!
C'est perturbant.
Tamam, bu daha mantıklı çünkü yazdığı şeyler çok rahatsız ediciydi.
C'est bien possible, parce qu'elle m'a écrit quelque chose de perturbant.
- Tamam. Seni rahatsız etmeyeceğim.
- Je ne veux pas te déranger.
Rahatsız ettiğim için üzgünüm. Bir fotoğraf alabilir miyiz?
Je peux vous demander une photo?
Yine koltukta yatmaktan rahatsız olmayacağına emin misin?
T'es sûr que ça te va de dormir encore sur le canapé?
Bu sizi rahatsız ediyor mu?
Ça vous dérangerait pas?
Gördüğüm en rahatsız edici voleybol maçını izledim.
C'est le match de volley le plus dérangeant que j'aie jamais vu.
- Beni rahatsız etmiyor.
Ça ne me dérange pas.
Rahatsız ettiğim için özür dilerim
Désolée...
Beni tatmin edecek şey seni öyle derinden rahatsız eder ki tatlım onu bir daha hiç düşünmeyecek olmayı dilersin.
Ce qui m'excite pourrait sacrément vous inquiéter, vous voudriez ne plus y penser.
Bu Trausti'yi tanımıyorum ama çuvalladığımızı görecek olması seni rahatsız ediyor belli ki.
- Je ne connais pas bien ce Trausti mais je vois que tu ne supportes pas qu'il te prenne de haut et qu'il pense qu'on ne fait pas bien notre boulot.
Açıkçası, dosyayı bulamıyor oluşumuz çok rahatsız edici.
- Pour être honnête, je trouve ça louche que ce dossier ait disparu.
Hayır, onu rahatsız etme.
Non, je m'en occupe.
Tarzan göğsüne vurup rahatlar, böylece bizi rahatsız etmez.
Tarzan peut tambouriner sur sa poitrine et arrêter de nous déranger.
Bunların hiçbiri beni rahatsız etmiyor.
Rien ne me dérange.
Kokusu bile seni rahatsız ederdi.
L'odeur te rendait malade.
Yaptığı şey rahatsız edici.
Ce qu'elle fait, c'est inquiétant.
Buraya geldiğim için rahatsız oldum ama rehberde telefonun yok.
Je n'aime pas débarquer comme ça, mais vous n'êtes pas dans l'annuaire.
Seni rahatsız eden şeyi söyle.
Qu'est-ce qui te dérange?
Bu sohbetten gerçekten rahatsız olmaya başladım.
Je ne me sens pas du tout à l'aise dans cette conversation.
Bu kadarı cidden yeter, rahatsız olmaya başladım.
Ça me met mal à l'aise.
- Umarım sizi rahatsız etmiyorumdur.
Je ne veux pas vous envahir.
Evet ama işinde seni rahatsız eden bir şey olduğu belli.
Oui, mais quelque chose ne colle pas avec toi.
Beni rahatsız etmek için de milyon tane yol bulabilir baba.
Alors il peut m'avoir de milles façons différentes, papa.
Belli ki seni rahatsız eden bir şey var.
Tu as quelque chose dans l'estomac.
Rahatsız edilmemek için ne kadar uzağa gitmem lazım?
- Jusqu'où je dois aller pour ne pas être dérangé?
Nasılsın şef. Rahatsız ettiysem pardon.
Chef, désolé de te déranger.
- Amir Sousa, rahatsız ettiğim için kusura bakmayınız.
Chef Sousa, je suis navré de vous interrompre.
- Rahatsız ettiğim için özür dilerim ama eşimle kaybolduk.
Vous devez retourner dans votre camion et partir. Je suis désolée de vous déranger, mais mon mari et moi sommes perdus.
- Rahatsız edici ve utandırıcının arasında bir yerlerde.
Quelque part entre furieuse et gênée.
Kendini rahatsız hissedersen anlayışla karşılarım.
Je comprends que tu sois mal à l'aise.
Rahatsız etmiyorduk inşallah?
On ne fait pas trop de bruit, j'espère.
Yani rahatsız olursan falan...
Si ça te dérange ou...
Seni rahatsız etmeyeceğim.
Je vais te laisser tranquille.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]