Kadın değil перевод на португальский
2,806 параллельный перевод
Diyorum ki, o sana göre bir kadın değil.
Eu quero dizer, que ela não é só uma mulher para ti.
Sen bir leydisin çamaşırcı kadın değil.
É uma senhora, não o Sapo do Solar do Sapo.
Ben rutin bir kontrol yapıyordum Ancak, şu an öyle görünüyor ki bu caddedeki tek tehlikeli kadın o değil
Estava a fazer uma visita de rotina. Mas agora parece que ela não é a única mulher perigosa nesta rua.
Tanrım, bu dünyanın sonu kadınlar değil mi?
Meu Deus, isso é o fim!
- Kadın, satılık değil. Ömer'in Kölesi olan Zamira oğlu Auda.
Não está à venda, Auda, filho de Zamira que começou como escrava de Aamar.
Sadece koruma ve Kollama'nın başı değil aynı zamanda tüm evrendeki en zeki kadın.
Não é só a chefe da Protecção e Segurança, mas a mulher mais inteligente do universo.
Şu kadın mahkum, düşündüğün gibi biri değil.
Essa prisioneira não é o que parece.
Bir kadın, değil mi?
É por causa de uma mulher, não é?
Komik, değil mi, bir kadına duyulan hisler olayların gidişatını nasıl da değiştiriyor?
Engraçado, não é, como os sentimentos por uma mulher pode atrapalhar as coisas.
Umurumda değil. Jack, kadın çok havai.
Jack, ela é muito volátil.
Kadın akvaryumu fikrim... hiç de aptalca değil.
Como vê, a minha ideia de aquário de mulheres, não é assim tão burra!
İki arkadaşın, kadının son şansı olabileceği için birlikte çocuk yapmak istemeleri hayatımda duyduğum en kötü şey değil.
Não acho que amigos que decidem ter um filho, porque pode ser a última oportunidade para ela, seja do pior que já ouvi.
Ama böyle gizli saklı ilaç verip, süreci karıştırmaya devam edersek kadını öldüreceğiz. - Süreci karıştırmak falan umurumda değil!
Não sei se tem razão, mas vamos matar esta mulher se continuarmos a confundir os médicos com tantas trocas.
Ben sadece bir kadın değil, aynı zamanda bir WAAC ajanıyım.
Estás a fingir.
Şu yaşlı kadının öldüğü yer değil mi?
Não é o bairro onde está a investigar a morte daquela senhora?
Bir kadının konuşacağı şeyler değil bunlar.
Não é o género de coisa que uma mulher costume falar.
O kadın bir leydi falan değil.
Ela não é uma dama.
Başka bir adamın karısıyla yatmak kadının arzusuna değil, kocanın karaktersizliğine dayanmalıdır.
Dormir com a mulher de outro homem, deve basear-se na falta de caráter do marido, e não da luxúria da mulher!
Adamınız kadın gibi değil de "Baharat" gibi kokuyorsa, her şey mümkün.
Tudo é possível quando o homem cheira a Old Spice e não uma senhora,
Kadın savaşçılar böyle ün kazandıar. Amazon ormanlarında yaşadıkları için değil.
Foi por isso que as guerreiras femininas ganharam esse nome, não foi por viverem na floresta amazónica.
Kızınız kendisinin bir kadın olduğunu sanıyor Bay White ama aslında değil.
Sua filha se vê como uma mulher, Sr. White. E ela não é. Ela é uma criança que sente saudades da mãe.
Kadınların gücü sevdiklerini biliyorsun değil mi?
Já reparaste que as mulheres se sentem atraídas pelo poder, não já?
Oradaki kadın Bayan Hill, değil mi?
Aquela mulher ali... É a Sr.ª Hill, não é?
İçi ve kadın benim ilgi alanım değil.
Bebidas e mulheres não são a minha preocupação.
Yaşlı kadınların içeceği tehlikeliydi değil mi?
- O cuspo de velha é perigoso, certo? - Sim.
O zengin avcısı genç kadın değil.
Ela não é uma "mulher-troféu".
Bir kadın fikrini değiştirebilir, değil mi?
Uma mulher pode mudar a sua ideia, não pode?
Bir kadın var ama Nikita değil.
Está uma mulher, mas não é a Nikita.
Kadın salak değil.
Ela não é parva.
Bir erkek eli zayıf bir kadın eli değil.
É uma mão de homem. Ou de uma mulher bem constituida.
Ve o kadının ne düşündüğü umurumda değil. Çünkü ona harcadığım saatler onu rahat hissettirmek için yaptığım şeyler hakkında hiç bir fikri yok.
E não quero saber o que aquela mulher pensa, porque ela não faz ideia do meu empenho.
Eminim hepiniz öldürülen, mahalledeki iki kadını duymuşsunuzdur, değil mi?
Tenho a certeza que todos ouviram sobre as duas mulheres assassinadas. Não é?
Diğer kadın onu teşhis etti, değil mi?
As outras mulheres identificaram-no, certo?
Binanın yapımını engellemeye çalışan bir kadınla çıkmak zor değil mi?
Não é difícil namorar uma mulher que está a tentar impedir que o teu prédio seja construído?
Yalnızca mimarlık yapmak yerine kamyon yıkadığını karısına söylemek için fazla gururlu, değil mi?
Apenas muito orgulhoso para dizer à mulher que lava camiões ao contrário de ser arquitecto.
Ha, aile kuracak bir kadın için münasip meslek değil açıkçası.
"Não é profissão para uma mulher quem está a começar uma família".
Saldırgan, evsiz kadını vurmadan önce tereddüt ediyor değil mi?
Então, o suspeito hesita antes de disparar na sem-abrigo, certo?
Olgun kadını şimdi kazıklamayı düşünmüyorsun, değil mi?
Não me digas que vais estacar velhotes agora.
Kadın doğum uzmanımız şehirde bile değil.
A nossa obstetra nem sequer se encontra na cidade.
Peki bir kadın yüzüğü olduğunu nereden bildi? Kadın yüzüğü diye belirtmemiştim, değil mi?
Mas como sabia ser um anel de mulher?
45 yaşında değil kadın.
Ela não tem 45 anos.
- Sen benden daha iyi bir kadınsın. - Hey, sorun değil. Sorun yok.
Não faz mal, não é nada de mais.
Kırmızı etiketi okudum, çok sağ ol ama yalnızca karaciğer ve böbrek hastalığı çeken bireylere zararlı ki Oratni söz konusu bile değil ve hamile kadın.
Li o rótulo, obrigado, e só é prejudicial para aqueles que sofrem de problemas no fígado e rins... O que está completamente fora de questão.
Bu kadın Renee Wescott değil miymiş? Hayır.
- Ela não é Renee Wescott?
Çok şanslı bir kadınsın, biliyorsun değil mi?
És uma miúda cheia de sorte, sabias?
Bir krala değil bir lorda ya da o veya bu hanenin onuruna değil. Altına, şana veya bir kadının aşkına değil. Krallığa ve içindeki bütün insanlara adar.
Não por um Rei nem por um Lorde, nem pela honra desta ou daquela Casa, nem por ouro ou pela glória, ou pelo amor de uma mulher, mas pelo Reino e por todas as pessoas que há nele.
Kadının yanık oranı yüzde 45 bile olsa, ki bence değil onun bakım gereksinimi hemşirelerimi mahvedecek.
Mesmo que tivesse 45 % de queimaduras, o que não acredito que tenha. O cuidado que precisa vai esgotar as minhas enfermeiras.
Sanmıyorum, çünkü çocukların da dahil olduğu olaylarda kadın saldırganlar anneyle değil bebekle ilgilenir.
Não me parece. Quando há crianças, um suspeito feminino fica mais interessado no bebé do que na mãe.
Evet ama şu ana kadar olay yerinde bulduklarımız daha çok bir kadın saldırgana uyuyor değil mi?
Mas uma suspeita encaixar-se-ia no que encontramos na cena do crime.
Top atıcıların canına okumak için üretilmiştir, güzel genç kadınların değil.
Feito para matar lançadores, não raparigas bonitas.
Evet! O kadınların yiyecek ve su eksikliğinden ölmesine izin veremezdi çünkü o zaman onları kontrol eden kendisi değil doğa olacaktı.
E ele não podia simplesmente deixá-las morrer à fome quando a comida e a água acabassem, porque isso é a natureza a controlar e não ele.
değil mi 44479
degil mi 350
değil 1746
değilim 815
değildi 207
değilsin 303
değilmiş 21
değildir 62
değilmi 114
değiliz 102
degil mi 350
değil 1746
değilim 815
değildi 207
değilsin 303
değilmiş 21
değildir 62
değilmi 114
değiliz 102
değilse 32
değilsiniz 26
değil mi dostum 28
değil mi canım 39
değil mi anne 66
değil miyim 77
değil misin 154
değil mi efendim 66
değil mi çocuklar 56
değil mi ya 25
değilsiniz 26
değil mi dostum 28
değil mi canım 39
değil mi anne 66
değil miyim 77
değil misin 154
değil mi efendim 66
değil mi çocuklar 56
değil mi ya 25