Nasıl bir şey перевод на португальский
5,106 параллельный перевод
Şimdiye kadar yaptığı katliamları göz önüne alırsak Tanrı bilir nasıl bir şey plânlamıştır.
E só Deus sabe o que ele planeou, considerando todas as mortes que já causou.
- Tanrım. Bu küçük şeye sahip olmanın nasıl bir şey olduğunu unutmuşum.
Meu Deus, quase se esquece como é ter um bebé.
Dokunamadığın ya da hissetmediğin bir şeye inanmanın nasıl bir şey olduğunu bilmemen çok üzücü.
Não sabes como acreditar, em alguma coisa que não podes tocar ou sentir, e isso... É muito triste.
- Nasıl bir şey istiyor?
- Que tipo de coisa?
Senin yerinde olmanın nasıl bir şey olduğunu sadece hayal edebilirim.
Só consigo imaginar como deve ser estar na tua posição...
- Gidip nasıl bir şey, baksanıza?
- Perguntei ao teu programa. Claro que perguntaste.
Evliliğin nasıl bir şey olduğunu tekrar hatırladım. Ve sana bir özür borçlu olduğumu anladım.
Relembraram-me de como poderia ser o casamento, e percebi que tenho de te pedir desculpas.
Rüyalardaki şehvete gem vurmanın nasıl bir şey olduğunu bilen yegâne kişi sen değilsin.
Não és o único que sabe o que é ter desejos que só se realizam em sonhos.
Sence nasıl bir şey? Ölüm mü?
- Como achas que será?
Seni annen kadar iyi tanımıyorum Steve ama anne olmak nasıl bir şey biliyorum.
Não conheço a tua mãe como tu, Steve, mas sei o que é ser mãe.
- Nasıl bir şey ifade etmiyor? - Hiçbir şey ifade etmiyor işte. Yani güzel falan ama düşünecek olursan...
É bonito e tudo o mais, mas é assustador, se pensares bem.
O... o... tüm hayatını gerçekte olmayan bir ilişkiyle boşa... geçirmenin nasıl bir şey olduğunu düşünebiliyor musun?
O pobre coitado estava... estava apaixonado por um fantasma. Consegues imaginar como é desperdiçar uma vida inteira numa relação que não existe?
Karar verecek tek kişi olmanın nasıl bir şey olduğunu kimse söylemez sana.
Ninguém nos diz como é... ser o decisor.
Kendine bir suçlu gibi davranılmasının nasıl bir şey olduğunu bilemezsin.
Tu não sabes como é ser tratado como um criminoso.
- Nasıl bir şey?
- Como é? - Mau.
Benim bağırsaklarım hala içeride ama patlayacakmış gibi hissetmenin nasıl bir şey olduğunu biliyorum.
O meu intestino está dentro de mim, mas sei como é sentir-se exposto.
Babasız büyümenin nasıl bir şey olduğunu biliyorum.
Eu sei como é crescer sem pai.
Sürekli dışlanmışlardan olmanın, pencereden dışarı bakıp da sırf onlar izin vermediği için sahip olamadığın onca şeyi görmenin nasıl bir şey olduğunu bilmiyorsun sen.
Não sabes como é viver sempre à parte, a veres de fora tudo o que nunca poderás ter, porque eles assim o dizem.
Senin gibi olmanın nasıl bir şey olduğunu bilmiyorum.
Não posso saber como é para vocês.
Nasıl bir şey olduğunu görmek istedi.
Ela queria ver como era.
Sen olmak nasıl bir şey hayal edemiyorum.
Não consigo imaginar o que é ser como tu.
Güreş nasıl bir şey?
Então, como é a luta livre?
Hiç sana kayıtsız şartsız destek verecek biriyle birlikte çalışmanın nasıl bir şey olacağını düşündün mü?
Já pensou como seria trabalhar para alguém que a apoie sempre?
Koca Jim Rennie kendinden başkasını sevmenin nasıl bir şey olduğunu bilmez.
O Big Jim Rennie não sabe o que é amar outra pessoa para além dele.
Senin sözünden dönmenin. bana veya önem verdiğim insanlara acı çektirmenin nasıl bir şey olduğunu görmek için beklemenin benim için eğlenceli olduğunu mu düşünüyorsun?
Achas que foi divertido para mim teres desaparecido, ficando à espera para ver que tipo de dor me trarias ou às pessoas com quem me preocupo?
Bir ebeveynimin iyiliğimi gütmesinin nasıl bir şey olduğunu bilmiyordum.
Nunca tive um pai que fosse uma força benevolente.
Nasıl? Saçma sapan bir şey demediğin bir tatil geçiremeyecek miyiz biz?
Podemos passar uma festividade sem tu dizeres alguma coisa ridícula?
Onlar nasıl böyle sert bir şey olabilir ki?
Quão difícil podia ser?
Böyle bir şey nasıl olabilir ki?
Como é que isso é possível?
Böyle bir şey nasıl olur? İşe yaramaz bir kalp göndermişler.
- É um coração defeituoso.
Peki bu avukat, kanuna nasıl karşı gelineceği konusunda bir şey söylemedi?
E este advogado, ele não te disse nada sobre como infringir a lei.
Böyle bir şey nasıl olabilir, bilmiyorum.
Não sei como uma coisa destas pode acontecer.
Sorun ; eğer Vincent'a bir şey olursa en yakın arkadaşım ve o yıkılacaktır. Ve ben nasıl yardımcı olacağımı bilmiyorum.
É que ele e a minha melhor amiga ficariam devastados se acontecesse alguma coisa ao Vincent, e eu não sei como ajudar.
Cameron'un bize katılması hakkında bir şey bilmiyordu. Nasıl bir vahiy acaba bu?
Ele não sabia de nada sobre a Cameron juntar-se a nós, então foi mesmo uma revelação?
Babamın sürekli sürekli yanlış bahsi oynuyor olması asıl acınası olan şey değildi. Asıl acınası olan şey, batan bir gemide olduğunu kabul edemiyor olmasıydı.
Mas, a parte patética não é que o meu paise tenha afundado nas apostas erradas várias vezes, é que ele nunca foi homem o suficiente para admitir que era um navio a naufragar.
- Nasıl bir şey?
Como é?
Bir rehincinin ve fare avcısının senden daha fazla şey bilmesi nasıl bir his söylesene?
Qual é a sensação de saber que um penhorista e um exterminador de ratos saberem mais do que tu?
O, şey.. nasıl denir... uç fikirli bir tipti.
Ele era aquilo a que poderiam chamar uma figura que polarizava opiniões.
- Bu nasıl iyi bir şey olabilir?
- O que isso tem de bom?
Biliyorum sır tutmanın nasıl bir şey olduğunu biliyorum büyük bir sır.
Eu sei como é ter que guardar um segredo. Um bem grande.
Yine de, nasıl biri böyle bir şey yapabilir, hayal edemiyorum.
Ainda assim, não imagino como alguém poderia.
Judith'e böyle bir şey olabileceğini söylemiştim. - Nasıl yani?
Disse a Judith que, algo assim, poderia acontecer.
Böyle bir şey nasıl olur?
Como é que isto aconteceu?
Bunca zaman boyunca nasıl olur da haber yayınlama teknolojisiyle ilgili bir şey öğrenmezsiniz?
Como é que nenhum de vocês neste tempo todo absorveu nenhuma da tecnologia envolvida na emissão das notícias que vocês, sabem, fazem?
Ben nasıl göründüğünü bile bilmiyorum ama bir şey yapmalısın, onu kurtarmalısın.
Eu nem sei o que parece, mas tens que fazer alguma coisa, tens que o salvar.
Ama Sheila sağ olsun, direnmenin nasıl yanlış bir şey olduğunu öğrendim.
Mas graças à Sheila... Eu percebi como era errado resistir.
- Nasıl böyle bir şey der?
- Como é que ela pode dizer isso?
Bunu üstü kapalı bir şekilde nasıl söylerim bilmiyorum ama genelde böyle bir şey olduğu zaman, ortaya çıkan sonuçlar pek de iyi olmuyor.
Tenho de dizer isto, sem rodeios, a maioria das vezes, quando acontece isto, os resultados não são... Não são bons.
Böyle bir şey yapabileceğime nasıl inanabilirsin?
Como podes acreditar que eu faria algo assim?
Sokakta çalışınca çok hızlı öğrendiğin bir şey varsa o da güç ve korku arasındaki farkı nasıl koklayacağın.
Uma coisa que se aprende muito depressa, é quando trabalhar nas ruas, diferenciar o cheiro da força e medo.
Chicago'yu nasıl öğrendi, Maracaibo'da önümüze nasıl geçti bir sürü şey var.
Como é que ele sabia de Chicago, como é que chegou antes a Maracaibo, a coisa toda.
nasıl bir şeydi 29
nasıl biri 157
nasıl bir iş 21
nasıl bir adam 21
nasıl bir duygu 46
nasıl birisi 19
nasıl bir yer 19
nasıl biriydi 103
nasıl bir his 21
bir şey değil 1063
nasıl biri 157
nasıl bir iş 21
nasıl bir adam 21
nasıl bir duygu 46
nasıl birisi 19
nasıl bir yer 19
nasıl biriydi 103
nasıl bir his 21
bir şey değil 1063
bir şey yok 987
bir şey olmaz 235
bir şey sorabilir miyim 139
bir şeyler içelim mi 27
bir şey mi oldu 310
bir şey söyle 257
bir şeyler içelim 56
bir şeyler var 19
bir şey söyleyebilir miyim 105
bir şey 209
bir şey olmaz 235
bir şey sorabilir miyim 139
bir şeyler içelim mi 27
bir şey mi oldu 310
bir şey söyle 257
bir şeyler içelim 56
bir şeyler var 19
bir şey söyleyebilir miyim 105
bir şey 209