Английские фразы | Русские фразы | Турецкие фразы
Translate.vc / турецкий → португальский / [ S ] / Sıradışı

Sıradışı перевод на португальский

1,451 параллельный перевод
Şansı düşük atlara gelince, sıradışı bir tanesini anlatayım.
Falando de perdedores, temos um imbatível!
Bu oldukça sıradışı... ama bir şey kanıtlamaz.
Isso é fora do comum. Mas não prova nada.
Biraz daha sıradışı bir elveda desen iyi olur Raoul.
Quero que alongues a despedida, Raoul.
Sıradışı insanlarsınız.. -... zekisiniz.
Vocês são fantásticos, cheios de inteligência, vigor...
1985 te Başkan Regan, ulusal bir uyarı yayınladı. çünkü Nikaragua Hükümeti " ABD nin ulusal güvenliğine ve dış politikasına beklenmedik ve sıradışı bir tehdit oluşturuyordu.
Mas nos Estados Unidos é um feriado nacionalista radical chamado Dia da Lei. No Dia da Lei de 1985, o Presidente Reagan declarou o estado de emergência nacional por o governo da Nicarágua "constituir uma ameaça extraordinária à segurança nacional e à política externa dos EUA".
Amerika uluslararası terör şebekesine başvurmak zorunda kaldı! - sıradışı bir uluslararası terör şebekesine.
Contudo houve resistência popular, não das elites, mas do povo, às atrocidades tanto que os EUA tiveram de recorrer a uma rede internacional de terrorismo - uma rede terrorista internacional extraordinária.
Neden kadar sıradışı oldu beni dışarı gönderdik tüm geçici işler var mı?
Porque é que todos os empregos temporários que me tem dado são tão invulgares?
- Yani sıradışı.
- E é invulgar.
- Bunun çok sıradışı bir yan etkisi oldu.
- Houve um efeito secundário invulgar.
Evin arka tarafında sıradışı bir şey yok.
Não encontrei nada estranho nas traseiras.
Beraberimizde bir kaçak yolcu getirdik, oldukça sıradışı bir mikrop. - Bulaşıcı mı?
Trouxemos um clandestino, um micróbio um tanto invulgar.
Gözünün ucuyla düşman görmek pek sıradışı değildir.
Não é invulgar vermos o inimigo pelo canto do olho.
Ne olursa olsun sıradışı değildir.
- Seja o que for, não é invulgar.
Aynı yara deliği, aynı genişlemiş adrenalin bezesi ve aynı sıradışı davranışlar.
Tinham a mesma perfuração, a mesma glândula maior e o mesmo comportamento radical.
Ve eğer burada çalışacaklarsa, burada bazı sıradışı... -... şeyler olduğuna alışmaları gerek.
E, se eles vao trabalhar aqui, e bom que se comecem a habituar a coisas estranhas.
Onlar gerçekte- - Sanırım onların gerçekten ilgilendiği şey sıradışı ateist-fizikçi değil.
Pois eles... Penso que sua real preocupação fosse, não fosse o bizarro físico ateu, isso não era a sua preocupação, eles estavam preocupados com os cristãos liberais.
Artık bunu çok daha fazla sıradışı buluyorum..
Acho isso pouco habitual.
Sıradışı bir şey değil.
Não é fora do comum.
Sıradışı olay.
Um acidente esquisito.
Sıradışı bir durum.
É estranho.
Vasatlığı yüceltmeye bayılıyorlar ama sıradışı olan biri varsa...
- É psicótico! Continuam a inventar novos meios para celebrar a mediocridade mas se alguém é excepcional...
Sıradışı birşeyler bulduk.
Descobrimos uma coisa extraordinária.
Sıradışı ve rahatsız edici.
Extraordinária e perturbadora.
Bölgede sıradışı hava olayları gerçekleştiği yolunda karışık raporlar ulaşıyor.
Recebemos relatos de uma intempérie a grassar na zona.
Ama büyüdüğüm zaman farkına vardım ki birşeylerin güzel olması için sıradışı olması gerekli değil.
Cresci percebi que... não tenho que ser extraordinário para ser admirado.
Sıradışı olmanız gerek.
Vocês têm de ser fora do normal.
Aslında ben de inanmazdım herhalde ne de olsa çok sıradışı bir hayat yaşadım.
Para dizer a verdade... Provavelmente eu também não teria acraditado. Apesar de tudo, sei que vivi uma vida extraordinária.
Dediğim gibi sanırım hayatım [br] bayağı sıradışıydı.
Como disse, acredito que a minha vida foi bastante extraordinária.
Bı biraz sıradışı değil mi?
Não é um pouco estranho?
Sıradışı bir gösteri için bir son.
Que fim sensacional para uma exposição tão pouco convencional.
Şu demek ki, Sıradışı güzellik... çoğunluk tarafından görülmeyen demektir.
Isso significa que... Belezas raras são geralmente ignoradas.
- Burda, garip, tuhaf, anlaşılmaz, sıradışı bir olayla karşı karşıyayız. - Martha, açıkla.
Hora incomum, excursão noturna, jovens desarrumados... cheiro forte, situação estranha, Martha, explique.
Sıradışı bir şeyler gördünüz mü?
Viste alguma coisa fora do normal?
Ya sıradışı biri olacak.
Ou ela será estranha?
Sıradışı, evet.
Estranha, sim.
Ama sıradışı ve aynı olmak arasında tercihin sıradışı olur, değil mi?
Entre estranha e igual, é preferível "estranha".
Şimdilik bu sıradışı durum sürüyor ama birkaç ay içinde yok olabilir.
Por enquanto, esse fenómeno persiste, mas nada nos diz que não possa desaparecer.
Birlikte birçok heyecanlı ve sıradışı macera paylaştılar.
Christopher Robin teve peluches com que brincou... e juntos compartilharam... e tiveram invulgares aventuras.
Birlikte birçok heyecanlı ve sıradışı...
Partilharam muitas invulgares e excitantes...
Oynadıkları oyunlar çok sıradışı.
Adoram jogar jogos de Internet.
Gerçekten çok özel ve sıradışı biri.
Os homens são muito semelhantes.
Sıradışı bir ölüm istiyorum.
Quero uma morte extraordinária.
Sıradışı biçimde ölmek.
Para ter uma morte extraordinária.
Sıradan ve sıradışı.
Os ordinários e os extraordinários.
Sıradışı olanlar hakim kuralları çiğneyerek yenilikler yaratırlar, yokedicilerdir.
Já os extraordinários sao os que criam alguma coisa nova... todos os que Infringem a velha lei, os destruidores.
Sıradan biri mi yoksa sıradışı mıyım?
Uma pessoa ordinária ou uma pessoa extraordinária?
Sıradışı.
Extraordinária.
Sayıları oldukça çok olan Kurt Godel hayranları bile onun biraz sıradışı olduğunu kabul ediyordu.
Até os seus admiradores, e são muitos, admitem que Kurt Gödel era um bocado estranho.
Neden bazı denklemler çözülebilirken bazılarının çözülemediğini, anlamak için metodların geliştirilmesi olayı matematik tarihinin en sıradışı olaylarından biri olarak 18.yüzyılın başlarında Fransa'da gerçekleşecekti.
Seria na França do princípio do século XIX, numa das mais extraordinárias histórias da Matemática, que seriam desenvolvidos métodos para compreender o porquê de certas equações poderem ser resolvidas e outras não.
Sıradışı bir parça değil mi?
É UMA PEÇA EXCEPCIONAL, NÃO É?
Üçlü-cinsiyet üreme sıradışı değildir.
A reprodução trigénero não é invulgar.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]