Английские фразы | Русские фразы | Турецкие фразы
Translate.vc / турецкий → португальский / [ Y ] / Yapmaz

Yapmaz перевод на португальский

5,250 параллельный перевод
Bu beni aşırı namuslu yapmaz.
Bem, isso não faz de mim um puritano.
Bu onu bir katil yapmaz.
Ele dispensá-la, não a faz assassina.
Ama kimse yapmaz.
Mas ninguém vai reparar.
Yapamaz mısın, yapmaz mısın?
- Não podes ou não queres?
Boyd hiçbir şey kazanmadan kanunla işbirliği yapmaz. Neydi?
Ele não ia colaborar com as autoridades sem nada em troca.
Hayır, hiç yapmaz aslında.
Não. Nunca, na verdade.
Bu da onu bu konuda bir uzman yapmaz.
O que não faz dela uma especialista.
Hanımefendi, eminim kocanızın Kansas kadar büyük bir beyni vardır ama parmağınızdaki yüzük, sizi bilim insanı yapmaz.
Minha senhora, o seu marido tem um cérebro gigante, mas, a sua aliança não a transforma numa cientista.
Ona bunu söylemen seni güçsüz biri yapmaz Lillian.
Contar não faz de ti fraca, Lillian. Faz de ti humana.
- Yapamaz mısın, yoksa yapmaz mısın?
- Não posso. - Não podes ou não vais fazê-lo?
Özgürlük her zaman kendini göstererek bir şeyler yapmaz.
Duvido muito disso. A Liber8 nem sempre começa por invadir pela porta da frente.
- Kimse kendi köpeğine bunu yapmaz.
Ninguém faria isso ao próprio cão. Isto era uma ameaça, um aviso a um dos Conners. Não.
Asla böyle korkunç bir hata yapmaz.
Ela nunca cometeria um erro tão escandaloso.
Francis yapmaz, sen de biliyorsun.
Depois de o termos feito sofrer, roubado tudo? Oh, o Francisco não o faria... Sabeis disso.
Rahatsız edici bir kişilik insanı katil yapmaz, ve davacının sizi inandırmaya çalıştığı şey tam olarak budur.
Uma personalidade abrasiva não cria um assassino. É isso que a acusação está a tentar passar aqui.
Hastaları dosya olan bir cerrah gibidir. Asla hata yapmaz.
Ela é tipo uma cirurgiã, e os ficheiros são os pacientes dela.
Her avukat bunu yapmaz mı?
- É o que todos os advogados fariam.
UUAB asla böyle bir şey yapmaz.
A ISEA nunca faria algo como isso.
İkinci olarak, Tasha bunu yapmaz, ve son olarak sen ona söylemeyeceğin için hiç bir şey bilmeyecek.
Em segundo lugar, a Tasha não faria isso e, em terceiro lugar, ela não vai saber de nada porque tu não lhe vais dizer.
- Bize karşı hamle yapmaz.
Ele não nos atacaria.
Ağzım sadece çok laf yapmaz, onları uygularım da.
Eu não só falo muito. Eu também o coloco em prática.
Öyle bir şey yapmaz.
Ela não faria isso.
- Dedektif Beckett, böyle bir şey yapmaz.
A Detective Beckett nunca faria algo assim.
Şimdi, eğer hayattaysa... Fark yapmaz.
- Agora, se ela está viva...
Helena asla onunla işbirliği yapmaz.
- A Helena nunca se aliará com ele.
Sence yapabilsem yapmaz mıydım?
Achas que não fazia se conseguisse?
Hatta, Cary asla Eyalet Savcılığı ile anlaşma yapmaz.
E o Cary nunca faria um acordo com a Procuradoria.
Fakat şimdiki Louis bunu asla yapmaz.
Mas o Louis de agora nunca faria isso.
Yönetim asla pisliklerini birlikte yapmaz.
Os administradores nunca são organizados.
Ne aradı ne de mesaj attı. Hiç böyle yapmaz.
Não ligou nem enviou mensagem, nem parece nada dele.
- Bu tarz insanlar hata yapmaz.
- Estes tipos não fazem disparate.
Francis böyle bir şey yapmaz.
O Francisco não o faria.
Canım benim ya! Umarım leke yapmaz.
Meu Deus, espero que não manche.
Doug sorun yapmaz, söz.
O Doug não se vai importar.
Tatlım, bir kraliçe son selamını böyle yapmaz.
Não é modo de uma rainha fazer a sua última vénia.
Bu beni iyi biri yapmaz.
Isso não faz de mim um bom homem.
Yine de ameliyatı ilginç yapmaz.
Isso não o deixa interessante.
Senin gibi adamlarla böyle evlerde yemek yemem ve kimse bana fileminyon yapmaz.
Não tenho jantares com homens como o George em casas destas. Ninguém cozinha para mim.
Winter bunu yapmaz, değil mi?
O Winter não faria isso, pois não?
Peter Griffin renk ayrımı yapmaz.
- O Peter Griffin não vê cores.
Oyalanmaz, hatıra koleksiyonu yapmaz.
Não adia, nem colecciona troféus.
Bunu yapmaz diyordum.
Esperava que ele não fizesse aquilo.
Burada çalışan kimse bunu yapmaz.
Ninguém que trabalha aqui faria... isto.
Larry bir bok yapmaz.
O Larry não erra.
İster yapar ister yapmaz.
Ele faz... ou não faz.
Kızın kendisi ve ailesi bilmese de biz biliyoruz ki Ashley öyle bir şey yapmaz.
Não para lhe fazer mal. Então...
Hükümet cuma gününe kadar iki tarafa da bir şey yapmayacak. Umarım sonra da bir şey yapmaz.
O governo não vai tomar nenhuma iniciativa nem nenhum de vocês até Sexta-feira, e então esperemos bem que nunca.
Hiçbir ucube Cadılar Bayramı'nda gösteri yapmaz.
Nenhuma aberração trabalha neste dia.
Sizce? - Eminim yapmaz.
- De certeza que não.
- Travis asla anlaşma yapmaz.
- O Travis nunca irá negociar.
- Sen olsan aynısını yapmaz mıydın?
Digam-me se não fariam o mesmo?

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]