English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / İngilizce → Türkçe / [ G ] / Go to the movies

Go to the movies Çeviri Türkçe

789 parallel translation
She spent the night at my place and then she went to breakfast with us, and now she's gonna go to the movies with us?
Gece bende kaldı. Kahvaltıyı bizimle yaptı şimdi de bizimle sinemaya mı gidecek?
Mommy doesn't want to go to the movies.
Anne sinemaya gitmek istemiyor.
He wants to go to the movies.
Sinemaya gitmek istiyor.
Now, will you go to the movies with me tomorrow night, the early show?
Yarın gece benimle sinemaya gelir misin, şu erken gösteriye?
Ole and I had a date to go to the movies.
Ole ile sinemaya gitmek için randevulaşmıştık.
Eric loves to go to the movies to cry.
Eric filmlerde ağlamaya bayılır.
Henry, couldn't we go to the movies or a night club or...
Henry, sinemaya ya da bir gece kulubüne gidemez miyiz ya da...
Some friends invited Bea and I go to the movies to eat them.
Arkadaşlar Bea ile beni onlarla birlikte sinemaya gitmeğe davet ettiler.
- Go to the movies.
- Sinemaya gitmek.
I'm glad you asked me to go to the movies.
Beni davet ettiğine sevindim.
I don't go to the movies much.
Sinemaya pek gitmem.
Why don't we go to the movies?
Neden sinemaya gitmiyoruz?
And now let's go to the movies.
- Şimdi sinemaya gidelim.
I never go to the movies.
Ben hiç film izlemem.
You want to go to the movies?
Sinemaya gitmek istiyorsun?
Let's go to the movies.
Sinemaya gidelim hadi.
She'd go to the movies once in a while or out for groceries, but never very far.
Sinemaya giderdi, ara sıra da bakkala. Ama asla uzaklaşmazdı.
Millie, I always go to the movies with Papa on Sunday.
Millie, pazarları daima babamla sinemaya giderim.
Why don't you two kids go to the movies?
Siz ikiniz neden sinemaya gitmiyorsunuz?
Ever go to the movies?
Hiç sinemaya gitmez misin?
You ought to go to the movies more.
Daha çok sinemaya gitmelisin.
Wash your hair, read a book, go to the movies alone?
Kitap mı okuyacaksınız? Yalnız sinemaya mı gideceksiniz?
Then I find I've no place to go so I go to the movies.
Gidecek bir yer bulamazsam ben de sinemaya gelirim.
You can go to the movies after.
Sinemaya daha sonra da gidersiniz.
- Okay, let's go to the movies.
- Tamam, haydi sinemaya gidelim.
We'll all go to the movies tonight!
Üçümüz birlikte "Gaumont Palace"'da film izlemeye gidelim!
Mother, I've been here almost six weeks, and all I've been able to do so far is go to the movies, and alone, or just sit around the pool.
Anne, neredeyse altı haftadır buradayım ve şu ana kadar sadece sinemeya gidebildim, o da yalnız, ya da havuz kenarında oturdum.
So until I find a nice, quiet, unassuming someone who's only interested in me and not my millions, I'll have to go to the movies.
Milyonlarımla değil de benimle ilgilenen hoş, sessiz, her şeyden bihaber birini bulana dek sinemaya gitmeliyim.
Let's go to the movies.
Sinemaya gidelim.
People read, they go to the movies
İnsanlar artık okuyor canım! Sinemaya gidiyor!
We were supposed to go to the movies
- Sorun nedir? - Geç kalmasaydık, sinemaya gidecektik.
Weekdays we`re too busy to go to the movies and on Sundays there`s a line
Hafta içi sinemaya gitmek için çok meşgul oluyoruz ; Pazarları ise, böyle kuyruk oluyor.
Come on. Go to the movies and have fun.
Haydi sinemaya gidin ve eğlenin.
Yes, they go to the movies, too, I assure you.
Evet, sizi temin ederim, sinemaya da gidiyorlar.
"No, you can't go to the movies today."
"Hayır, bugün sinemaya gidemezsin."
Why don't you just give me a quarter and I'll go to the movies?
Sinemaya gitmem için, niye bana bir çeyreklik vermiyorsun?
Go to the movies, they're showing "Red River"!
Sinemaya git, "Kızıl Nehir" i gösteriyorlar.
Come on, let's go to the movies and see "Red River".
Gel hadi, "Kızıl Nehir" i izlemeye gidelim.
- Your wife said I could go to the movies.
- Karın sinemaya gidebileceğimi söyledi.
Don't you ever go to the movies?
Hiç sinemaya gitmez misiniz?
I whisper in her little ear : Let's go to the movies
Kulağına usulca fısıldadım,'Başka bir filme gidelim'diye
As for the Parisians who may be getting the picnic basket ready for a ride in the country they may as well stay home, go to the movies, or have a game of cards.
Kır gezintisi için piknik sepetlerini hazırlayan Parisliler ise evde kalıp, sinemaya gidip, kağıt oynasalar daha iyi.
I suppose you want to go into the movies.
Artist olmak istiyorsunuzdur.
[Robbins] Did go down to the movies the other night against orders.
Geçen akşam talimatlara karşı gelerek film izlemeye gitmiş.
I go way back : back to when the movies had two dimensions, and one dimension and sometimes no dimension at all
Çok eskilere dönüyorum : Filmlerin iki boyutlu, tek boyutlu hatta bazen boyutsuz olduğu günlere.
Oh, I sneak off away sometimes, to the movies, or go shopping.
Oh, bazan gizlice sıvışıyorum, sinemaya, ya da alışverişe gidiyorum.
We didn't do anything wrong, but once the movies were over, we'd go to a cafe and talk, then we'd sit on a bench and listen to a drunkard, we'd watch the billboards go up,
Kötü birşey yapmazdık, o zamanlar filmler bitince, sohbet için kafeye gider, sonrada bankta oturup bir ayyaşı dinlerdik. Billboardların değiştirilmesini ya da koyunların geçişini izlerdik.
Then we'll go to the movies, or we can stay in.
Bir tek sebze almalıyım. Sonra sinemaya gideriz veya evde kalırız.
Yeah, all the time. I love to go to movies. I go special to see the cops and robbers.
Filmlere bayılırım, özellikle polis ve haydut filmlerine.
No, you were going to the movies. Go, go.
Hayır, sinemaya gideceksiniz.Haydi gidin.
Because monsieur let her go off to the movies for the third time this week.
Çünkü evin beyi onun bu hafta içinde üçüncü kez sinemaya gitmesine izin verdi de ondan.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]