English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / İngilizce → Türkçe / [ G ] / Go to the police

Go to the police Çeviri Türkçe

2,056 parallel translation
Why don't these parents go to the police?
Aileler neden polise gitmiyor?
We won't go to the police.
- Polise gitmeyiz.
We have to go to the police.
Polise anlatmamız gerek.
They're going to wait to go to the police and I'm to go and take them the ¥ 5,000.
Polise gitmek için sabırsızlanıyorlar gidip onlara 5.000 Yen'i vermem gerekiyor.
Why didn't you go to the police?
Neden polise gitmediniz?
We don't go to the police.
Polise falan gitmeyeceğiz.
The plan was to make him think she's still alive... so he wouldn't go to the police.
Plan, onun hala kızın yaşadığını düşünmesiyle alakalıydı. Böylece polise gitmeyecekti.
You might go to the police.
Hemen polise gidersin.
Then we'll go to the police.
Sonrada polise gideriz.
Maybe he finally figured out what happened to his wife And was about to go to the police with it.
Belki adam karısına ne olduğunu öğrenmişti ve polise gitmek üzereydi.
It's not like she could go to the police If he broke his promise.
It's not like she could go to the police If he broke his promise.
if you had figured out what sam had done, Why not just go to the police?
Sam'in yaptığını çözdüyseniz neden polise gitmediniz?
That's why I'm talking to you before I go to the police.
O yüzden polise gitmeden önce seninle konuşuyorum.
Let's go to the police.
Polise gidiyoruz...
No, Mike, I said we can't go to the police.
Hayır, Mike, polise gidemeyeceğimizi söylemiştim.
Did you go to the police?
Polise haber verdin mi?
And she chose not to go to the police?
- Polise gitmemiş mi? - Hayır.
Why didn't you go to the police?
Neden polise gitmedin?
So why not go to the police?
Niçin polise gitmiyor?
Now he's saying if I try to divorce him, he can go to the police and report me.
Hem de hiç.. .. şimdi onu boşarsam, polise gidip beni ihbar edeceğini söylüyor.
Now he's saying if I try to divorce him, he can go to the police and report me.
.. şimdi onu boşarsam, polise gidip beni ihbar edeceğini söylüyor.
You should have gone to the police, we must go to the police.
Polise gitmen gerekirdi, polise gitmeliyiz.
If she doesn't show up very soon... then I'll go to the Police, I'm not kidding, I don't want to go to prison for kidnapping.
Eğer kısa süre içinde ortaya çıkmazsa... polise giderim. Şaka yapmıyorum. Çocuk kaçırmaktan hapse girmek istemiyorum.
We'll go to the police.
Polise gideceğiz.
If you go to the police...
Polise giderseniz...
I'll go to the police.
Polise giderim.
The bottom line is that if you broke the law, you need to go to the police.
Sonuçta, eğer kanunlara aykırı davrandıysan, polise gitmelisin.
Hold on, otherwise go to the police station.
Bizi oyalamaya devam edersen karakola gideceğiz. İster misin bunu?
Sarah, you should go to the police.
- Sarah, bunu polise anlatmalısın.
You should go to the police.
Bunu polise anlatmalısın. Yapamam.
I can't go to the police.
Polise gidemem.
This is why I can't go to the police.
Polise gidemememin sebebine bir baksana.
I was sure he'd go straight to the police.
Onun doğruca polise gideceğinden emindim.
An accident, the police said, which is why he doesn't have to go to the inquest.
Polis kaza demişti. Onun için de soruşturmaya gitmesi şart değildi.
Let's go down to the police station.
Hadi merkeze gidelim.
I said, "Why don't you go and talk to the police?"
Bende ona, "Neden polise gitmiyorsun?" dedim.
They knew we wouldn't go to the police.
Onlar bizim polise gitmeyeceğimizi biliyordu.
You want to go down to the police station with me?
Benimle polis karakoluna gelmek ister misin?
Yes. I tried to go riding, but I stopped by the police
Evet, bir bisiklet çaldım ama yolda polislere rastladım.
If I let you go, you'll just run straight to the police and tell them I kidnapped you and held you hostage and fondled you while you were asleep.
Eğer şimdi gidersen hemen polise koşup seni kaçırdığımı, rehin tuttuğumu ve uyurken seni okşadığımı söylersin.
Now you will take the chief of police force with you and go to that street.
Şimdi sen başkan o zabıta müdürünü alıyorsun yanına, o caddeye gidiyorsun.
I can't go to the local police. - No?
- Yerel polise başvuramam.
No, I-I-I think that if the police can prove that Todd Emory murdered that man in the park, everything's going to go back to normal. I-I just...
Eğer polis parktaki adamı Todd Emory'nin öldürdüğünü ispatlarsa her şey normale dönecek.
If you instruct the police to go to the very end of of Gayley Hill Drive at approximately 8 : 30, you'll catch him in the act.
Eğer polislere saat 8 : 30 gibi Gayley Hill yolunun sonuna.. .. gitmelerini söylersen, onu iş üstünde yakalayabilirler.
You're gonna let him go right now or I swear I'm going to the police.
Onu hemen serbest bırakacaksın yoksa yemin ederim ki, polise giderim.
I will go to the police station and come back with the force.
Görelim bakalım kimmiş.
If he is this beast, then encouraging the police to go after him is dangerous.
Eğer o bir yaratık ise polisi onun peşinden yollamak çok tehlikeli.
I'm gonna go talk to the police.
Ben gidip polisle konuşacağım.
Go to the police.
Peki ne anlatacağız?
Call the police to go to her last point of contact!
Polisi arayıp son temasa geçtiği yere gönderin!
Uh, Julie, you know, everybody wants to see the guy who did this off the streets, but the police don't have much to go on.
Julie.. .. herkes, bunu yapan kişinin tutuklanmasını istiyor. Ama polisin elinde fazla bir şey yok.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]