English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / İngilizce → Türkçe / [ L ] / Luckily for you

Luckily for you Çeviri Türkçe

132 parallel translation
Luckily for you, he needed you to carry the precious message to England.
Şanslısın ki İngiltere'ye o kıymetli mesajı iletmene ihtiyacı vardı.
Luckily for you, he's been asleep the whole time.
Şansına tüm bu zaman boyunca uyuyordu.
Luckily for you, I don't kill people.
Şansına insanları öldürmüyorum.
Luckily for you they sent me to fetch Scotland Yard
Şanslısın ki, Scotland Yard'ı getirmek için beni yolladılar.
And luckily for you, her daughter hated her mother so much that she willingly agreed to your plan... to murder her in such a way that Lady Horbury would be blamed.
Ve şansınıza, kızı ondan öyle nefret ediyordu ki, planınızı gönüllü olarak kabul etti. Onu Lady Horbury'nin suçlanacağı bir şekilde öldürmek.
Luckily for you, llaros has smiledon me recently.
Şanslısın, Illaros son zamanlarda yüzüme güldü.
And, luckily for you, a friend of the Negro.
Şansınız var ki, zenci dostuyum.
Luckily for you the only thing I despise more than the Federation is a Jem'Hadar soldier who breaks his vow of allegiance.
Şansınıza, Federasyon'dan daha çok nefret ettiğim tek şey bağlılık yeminine ihanet eden Jem'Hadar askeridir.
Luckily for you I've convinced my colleagues not to take the matter any further This time
Neyse ki meslektaşlarımı bu seferlik meseleyi daha fazla uzatmamaya ikna edebildim.
Luckily for you, Marguerite turned in a beautiful performance.
Şansın varmış ki Marguerite güzel bir performansla günü kurtardı.
- Luckily for you, she's coming out of it.
- Şansına, kurtuluyor.
Luckily for you, this is your last court-mandated session.
En azından, bu senin son kez davet edilişin.
Luckily for you, I have to go see Miss Fitzstrafoler.
Çok şanslısın ki Miss Fitzstrafoler görmek zorundayım.
Good. Luckily for you, sea snakes seem to prefer seafood.
Şanslısınız, deniz yılanları deniz ürünlerini tercih eder.
Which, luckily for you, I am.
Ne kadar şanslısınız ki ben onlardan biriyim.
You're not allowed to distribute flyers on Montecito property. But luckily for you, I'm just gonna throw you out.
Montecito arazisinde ilan dağıtmak yasaktır ama şanslısın ki sadece seni dışarı kovmakla yetineceğim.
Yeah, luckily for you, I don't need it.
Evet, neyse ki ona ihtiyacım yok.
Yes, but luckily for you, not all of them.
Evet ama şansınız var ki hepsi parçalanmamış.
You know it and I know it, and luckily for you, I know how to save your ass.
İkimiz de bunu biliyoruz ve şanlısın ki, ben kıçını kurtarabilirim.
Luckily for you, hot air wasn't the only thing he ate.
Şanslısın. Yediği tek şey sıcak hava değilmiş.
Luckily for you. She could have you beheaded.
Allahtan degil, yoksa kelleni uçurtuverirdi.
- Luckily for you they're in season.
- Şansınıza tam da mevsimi.
Luckily for you, that's where the metaphor ended.
Senin şansına, metaforum burada sona eriyor.
Luckily for you, this is not a nuclear reactor.
Allahtan burası bir nükleer reaktör değil.
And luckily for you, it's not mine.
Ne mutlu sana ki, benim soyadım değil.
So, luckily for you, I've got a trick or two in my own.
Şanslısın ki bir iki numaram var.
- Luckily for you, your father negotiated a deal on your behalf.
Çok şanslısın, baban senin adına bir anlaşma önerdi.
Luckily for you, i'm a master.
Ne kadar şanslısın ki bu işin ustası burada.
Luckily for you, I can't prove it.
Şanslısın. Bunları kanıtlayamıyorum.
Now luckily for you I've figured out a way that you could be a little more personally invested in the next match.
Şimdi iyi bir çözüm Yolu istiyorum Daha fazla sabrım taşmadan Sonraki Maçta kazandır beni.
Luckily for you, I'm in a position to make all that go away.
Şansın varmış ki sıkıntılarını sona erdirebilecek bir konumdayım.
Luckily, I'm doing your work for you.
Ne mutlu ki işi sizin yerinize yapıyorum.
Luckily our Mr Wu appealed for you...
Neyse ki, Bizim Wu Bey sizin için ricada bulunmuş..
Luckily for us, they seem as sure about that as you do.
Neyse ki biz bunu yaptığımızdan emin olacağız.
Luckily, Doug Ross is taking you on for the next four weeks.
Allahtan, Doug Ross seni önümüzdeki 4 hafta için yanına alacak.
Luckily for me, you're an incompetent maladjust.
Neyse ki beceriksiz bir asosyal tipsin.
Luckily for me, you continue to put your faith in the wrong people.
Ne kadar şanslıyım ki, yanlış insanlara güvendin.
Luckily we have you to make up for our unfortunate deficiencies.
Neyse ki yanımızda sen varsın. Eksiklerimizi telafi edebilirsin.
Luckily, the guy she settled for can't hear you.
Şansa bak, hesaplaştığı adam senin ne konuştuğunu bile bilemez
- I would salsa for you. - Well, luckily, you'll never have to.
- Ben senin için salsa yapardım.
Luckily, you don't need good hand-eye coordination for that.
Bunun için iyi bir el-göz koordinasyonuna ihtiyacın yok.
Luckily for us, one of you had enough of a conscience to come forward.
Şanslıyız ki, içinizden birisi yanımıza kadar gelcek kadar vicdan sahibiymiş.
Luckily, I'm just a nigger who don't understand such words and now, ifyou'II excuse me, I've come here for the company of my girl and that ain't nothing for you to see black hides meetin
Çok şükür alt tarafı bir zenciyim de bu tip sözlerden anlamıyorum. Şimdi izin verirseniz, kız arkadaşımla birlikte olmaya geldim ve bu, sizin görmek isteyeceğiniz bir şey değil. Siyah tenlerin birbirine kavuşması...
- No. Luckily, the three of you were only exposed to a videotape for a few seconds.
Şanslısınız ki kayda sadece birkaç saniye bakıp onu patlattınız.
Luckily for me, you kept using my credit card.
Şansıma, kredi kartımı kullanmaya devam ettin.
You don't know me very well, but luckily for officer Morgan, neither does the Captain.
Beni iyi tanımıyorsun. Ama beni Yüzbaşı'nın da iyi tanımıyor olması, Memur Morgan için büyük şans.
Well, it turns out, you can change your face, but luckily for guys like me, you can't change your DNA.
Sonuçta, yüzünü değiştirebilirsin. Ama benim gibilerin şansına DNA'nı değiştiremezsin.
Luckily we know you look for Joe last minute!
Dun gece Joe ya baktigini biliyoruz!
Luckily, someone was nice enough to bring it for you.
Allah'tan buraya getirmeyi düşünecek kadar kibar insanlar var.
You know, luckily for us, I don't think they will do that because it wouldn't look good for Niki.
Neyse ki bir şey yapacağını sanmıyorum.
Luckily, I called her myself... and she got you an audition for a mid-season pilot.
Şanslısın ki, ben O'nu aradım... ve O yeni sezonun deneme çekiminde senin oynayabiliceğini düşünüyor.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]