English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / İngilizce → Türkçe / [ N ] / Not much

Not much Çeviri Türkçe

23,597 parallel translation
Not much different from you and me.
Büyük değil, sen ve ben aksine.
You can believe me, there is not much left.
İnanın çok şey kalmıyor.
Not much doing. No trade.
Fazla ticaret yok.
Not much further than the edge of the garden.
Bahçeden bile dışarı çıkmadık.
I'm sorry, it's not much of a business partnership.
Üzgünüm, aramızdaki sadece iş ortaklığıydı.
That's much like her, not much affected by things.
Birşeylerden etkilenmemek tam ona göre.
I'm a lightweight. I'm not much of a drinker.
Hafif takılırım ben çok fazla içemem.
Um, yeah, I can get us to the control room but with the power out there's not much we can do.
Evet, kontrol odasının yerini biliyorum ama elektrik yokken pek bir şey yapamayız.
Not much interest in a 40-year-old whore.
40 yıllık tecrübeli fahişe olmakla ilgilenmiyorum.
♪ as you see there's not much left of him to save ♪
# Gördüğünüz gibi kalmamış kurtaracak pek bir şeyi # - Hayır!
♪ and there's not much point in rhyming now ♪
# Pek de bir şey de kalmadı kafiyeli #
The carrier is not here yet so there's not much to organize.
Valizim yanımda olmadığından yerleştirecek fazla eşyam yok.
I realised you were not much when you called me to the hotel, but I didn't know you could get this low, Mr Han.
Beni otele çağırdığında iyi bir niyetin olmadığını fark etmiştim ama bu kadar alçalacağını bilmiyordum, Başkan Han.
There is not much to say to her.
Karıma diyecek pek sözüm yok.
Well, not much yet.
Henüz pek bir anlamı yok.
This case took longer to solve, but not much.
Bu davanın çözülmesi uzun sürmüş, ama o kadar da değil.
Not much. Just that... he didn't like the project he was on.
Çok değil, sadece yürüttüğü proje hoşuna gitmiyordu.
Not much of a stretch.
Abartı olmaz.
♪ There's not much left to tell ♪
# Kalmadı söylenecek başka bir şey #
It's not much.
Çok değil ama.
Not much, actually.
Aslında pek bir şey demedi.
Not that you're much of a scientist these days, that is, if your latest transcripts are any indication.
Bugünlerde pek bilim insanı gibi görünmüyorsun belgelerindeki son işaretlere bakacak olursak öyle anlaşılıyor.
And for how much longer I'm not sure.
Ona da ne zamana kadar sahip olacağımdan emin değilim.
I'm very much not okay.
Hemde hiç değilim.
Older than Brandon, but not by much.
Brandon'dan çok az daha büyük.
Sounds like we do not have much time.
biz varmış gibi çok zaman duyulur.
Well, not so much a licence, as a nod from me.
İzin almak için de benim onayım gerekiyor.
- You'll not make much profit that way.
- O şekilde fazla kâr edemezsin. Benden söylemesi.
The way Cookie treated me looking down at me through her dumpy nose, it was as much as I could do not to let her have it with both barrels.
Cookie'nin hor gören bakışlarıyla bana yaptığı muameleye karşılık ağzıma geleni söylememek için elimden geleni yaptım.
But are we just supposed to spend the time between attacks dreading the next one? Not like we have much of a choice.
- Biliyorum ama burada saldırılar arasında, diğer ne zaman olacak diye korkarak mı geçireceğiz?
It's not like we have much of a choice.
- Elimiz boş dönemeyiz.
Not unless one of us gets really, really, I mean, so much cooler.
Birimiz gerçekten, yani gerçekten havalı olana kadar hayır.
Hey body... not so much.
Eski vücudu... pek yok
I mean, half my hair's not from me, but I love it just as much as if it were.
Yani, saçımın yarısı da benim değil ama kendi saçlarım kadar seviyorum
I'm not sure how much more of this she can take.
Daha ne kadar kalabilir emin değilim.
Hope I'm not interrupting too much.
Umarım çok fazla bölmüyorumdur.
Be careful, Anthony, too much excitement is not good for one so soon after an operation.
Dikkatli ol Anthony. Ameliyat sonrasında bu kadar heyecanlanmak faydalı değildir.
She's not so much asking as signing herself out of care against our advice.
Çok da istiyor diyemem, tüm söylediklerimize rağmen gerekli imzaları attı.
Mae : "Too much sanity may be madness, and the maddest of all, to see life as it is and not as it should be"...
Gerekirse yanımıza gelecek. Kurban 27 yaşındaki Rodrigo Fernandez,
Well... the problem is not so much destroying ISIS, Madame President, as it is...
Sorun ISID'i yok etmek degil Sayin Baskan ancak...
You have no idea how much I love him not talking.
Konuşmuyorken onu ne kadar sevdiğimi bilemezsin.
As much as I'd like to fuck Cooperman, that's not the reason I'm in this one.
Her ne kadar Cooperman'ı sikmek istesem de bu davaya bundan dolayı bakmıyorum.
You must not miss her as much as if you were newlyweds.
Yeni evliyken onu bu kadar özlememelisin.
It's not that you couldn't help it, but your face looks as if you couldn't contain yourself. You liked it so much.
Ne yapacağını bilmeyen birinden ziyade halinden çok memnun biri gibi görünüyordun.
I loved being with him so much, so I pretended not to know.
Onunla olmayı çok sevdiğim için bilmiyormuş gibi yaptım.
There's not very much of that left.
Ondan pek kalmamış.
Uh, ramrodded, not so much.
Aceleye getirmek ise pek çekmez.
Do you... do you like this so much? Yes, it's not my favourite.
Üzgünüm ama ya-kınlık bana göre değil.
Richard, you're not a fighter, and I love you too much to watch you die.
Richard, sen bir dövüşçü değilsin ve ölmeni izleyemeyecek kadar çok seviyorum seni.
I'm not getting much evidence off this mess.
Bu karışıklığa daha çok katlanamayacağım.
The people I work with usually don't speak much, I'm not...
Birlikte çalıştığım insanlar pek konuşmadıklarından, ben...

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]