You might ask Çeviri Türkçe
890 parallel translation
Isn't your giant mind equal to that mystery? You might ask my friend.
Eğer o büyük zekânız bu gizemin üstesinden gelemiyorsa arkadaşıma sorabilirsiniz.
In which case, you might ask at some other stores.
Bu durumda, başka mağazalara da sorabilirsin.
- Well, you might ask them.
- Onlara sorabilirsin.
You might ask some of the boys over at Grand Central.
Grand Central'daki çocuklara sorun.
I'm sure I don't know. You might ask him.
Kendisine sorabilirsin.
And you might ask the men if they can spare them some clothes.
Adamlarına sor bakalım onlara verebilecekleri elbiseleri var mı?
- You might ask me if I won my case?
Önce kazandım mı, diye sormalıydın.
I was hoping you might ask me in.
Beni davet etmenizi umuyordum.
I don't know what to tell you except, you might ask at the Cantina Felice.
Nerde olduğunu bilmiyorum ama, yine bara gitmiş olabilir.
You might ask him what happened.
Ona ne olduğunu sorabilirsiniz.
You might ask, "In other moments, in other circumstances, have similar opportunities not arisen?"
"Başka zamanlarda, başka şartlar altında benzer fırsatlar ortaya çıkmamış mıydı?" diye sorabilirsiniz.
I think you might ask him.
Bence sormalısın.
Uh, you know, uh, two-piece, halter, mesh dress might work well for you very lean ladies, but, yeah, not for this festival of back fat going on.
Bilirsin, iki parçalı boyundan askılı siz ince hanımlar için daha iyi olabilir. Ama evet ama bu şenlik için sırt yağları olmuyor.
Might i ask you to stand up for one moment?
Bir an için ayağa kalkmanızı isteyebilir miyim?
Sir john? Might i ask you... what kind of play is this exactly?
Sir John, bunun ne tür bir oyun olduğunu sorabilir miyim?
I might ask you the same question.
Aynı soruyu ben de sana sorabilirim.
Love that might bring sickness and even death to you.
Sana hastalık, hatta ölüm getirebilecek o aşk.
Denham's a fool, there's no telling what he might ask you to do for this picture.
Denham aptalın teki. Film için senden daha neler yapmanı isteyeceğini kim bilebilir!
If you'd ask me real nice, I might put that bag up there for you.
Benden kibarca rica etseydiniz, sizin için o çantayı yukarı koyardım.
♪ Oh, I want a lovin'baby And it might as well be you...
Aşk dolu bir bebek istiyorum Bu sen ol bari...
Someone less tolerant might ask for explanations, or be shocked that you have no memory of the loan.
Daha az anlayışlı biri sizden açıklama isteyebilir ya da bunu aldığınızı hatırlamamanıza şaşırabilirdi.
- He might, if you ask him.
Söylersen gelebilir.
And might I ask you not to come down to breakfast in your dressing gown, or not to use it as a table napkin if you do?
Ve sizden kahvaltıya geceliğinizle inmemenizi, inerseniz bile peçete yerine kullanmamanızı isteyebilir miyim?
If he should happen to ask about your family... the way people are interested in where other people come from... you might tell him who they were.
Eğer ailen hakkında soru soracak olursa ki insanlar her zaman başkalarının soyunu sopunu merak ederler ona kim olduğunuzu söyleyebilirsin.
I know it seems an awful thing to ask but I thought you might, perhaps, as a favor persuade Mr. Ballard to withdraw his rose from the competition.
Biliyorum, tuhaf bir istek ama gülünü yarışmadan çekmesi için Bay Ballard'ı ikna eder misiniz acaba?
I wonder if I might ask you a favor.
Sizden bir şey rica edebilir miyim?
I might ask you what you're doing in my bathroom.
Benim banyomda ne işiniz var desem daha doğru olur.
And if you do ask me, it might make quite a scandal.
- Sorarsanız ufaktan bir skandal çıkabilir.
I thought perhaps you might like to ask the vicar or Dr. Hampstead.
Rahibi veya Dr. Hampstead'i davet etmek istersiniz diye düşündüm.
I'm sorry, professor... do you think I might ask the janitoress if there is an available room here... in the house where I might stay over?
Üzgünüm, profesör... Yöneticinize apartmanda kalabileceğim boş oda... olup olmadığını sorabilir miyim?
Don't you think Love might keep me warm.
Takma kafana, aşkım beni sıcak tutar.
Well, for Pete's sake, you might at least say something.
Tanrı aşkına, en azından bir şey söyleyebilirsin.
It might simplify matters if you were to discontinue your theatre duties pending...
Ameliyathanedeki görevlerinizi askıya alsaydınız işler daha da kolaylaşırdı.
I might ask you that?
Ben sana sormalıyım.
- I might ask you the same question.
Aynı soruyu asıl ben sormalıyım.
You might as well ask me to shoot him in the back.
Onu arkadan vurmamı da isteseydiniz.
He spoke to me so gently one night when I was going to bed, that I wasn't afraid to ask him, just once more, that you might come home.
Bir gece yatmak üzereyken benimle nazikçe konuştu bir kez daha senin eve gelip gelemeyeceğini sordum.
If you ask for another penny might leave an open question, I'd regret me liberality.
Eğer başka sent daha istersen cömertliğimden ötürü pişmanlık duyabilirim.
You might have said : "Awake thee my lady love, awake thee and rise... the sun through the bower beats into thy eyes", or something like that.
"Uyan leydim, aşkım, uyan ve kameriyenin ardından yükselen güneş gözlerini ışıldatsın" diyebilirsin ya da böyle bir şey.
It might be a fight like you see on the screen a swain getting slain for the love of a queen some great Shakespearean scene where a ghost and a prince meet and everyone ends in mincemeat the gag may be waving that flag
# Perdede gördüğün bir dövüş de olabilir bu... #... köylü bir gencin, kraliçeye aşkı yüzünden katledilmesi de... #... önemli bir Shakespeare'vari sahne de, hani hayaletle prensin karşılaştığı... #... herkesin lime lime doğrandığı... #... espri, bayrak sallama da olabilir... #...
What I'm gonna ask you to do might be dangerous.
Sizden yapmanızı isteyeceğim şey biraz tehlikeli olabilir.
- Might I ask how you happen to be here?
Neden burada olduğunu sorabilir miyim?
Now, tomorrow I want you to go to Luke and make up to him so that he might ask you again.
Yarın Luke'a gidip gönlünü almanı istiyorum ki böylece sana tekrar evlenme teklif edebilsin.
You know, I might ask my old lady for a night out once.
Eski karımla bir gece dışarı çıkabilirim.
You might at least ask me what happened this afternoon.
Hiç değilse bu akşam neler olduğunu sorabilirsin.
She won't ask you, but she might need it.
O istemez ama, gerekebilir.
I wonder, Miss Marina if I might ask you to do a small favor for me?
Bayan Marina sizden bir şey rica edebilir miyim?
I thought I might ask you a few questions.
İzin verirseniz, bir iki soru sormak istiyorum.
Well, I suppose you might say a broken heart.
Aşkını yitirdiği için olduğunu farzedebilirsiniz.
We have no right to ask you to commit what might be suicide.
İntihar anlamına gelebilecek bu şeyi senden istemeye hakkımız yok.
- You might ask us. I will. I promise.
Angie'yle biraz para biriktirince, bira partisi veririz.
you might think 18
you might like it 24
you might be right 102
you might as well 26
you might say 135
you might say that 33
you might 132
you might be surprised 25
you might want to 27
you might have 18
you might like it 24
you might be right 102
you might as well 26
you might say 135
you might say that 33
you might 132
you might be surprised 25
you might want to 27
you might have 18
you might just make it 23
you might learn something 35
you might need it 24
you might not 20
you might need this 21
you might be 35
you might have to 16
you might want to see this 26
you might just make it after all 22
you might as well know 16
you might learn something 35
you might need it 24
you might not 20
you might need this 21
you might be 35
you might have to 16
you might want to see this 26
you might just make it after all 22
you might as well know 16
asked 24
asking 38
aske 51
ask me anything 71
ask me a question 31
ask me anything you want 22
ask your mother 32
ask me 205
ask her 221
ask away 74
asking 38
aske 51
ask me anything 71
ask me a question 31
ask me anything you want 22
ask your mother 32
ask me 205
ask her 221
ask away 74
ask your questions 26
ask me again 35
ask your father 22
asked and answered 66
ask questions later 24
ask her out 51
ask me what 45
ask questions 22
asking for help 16
ask around 58
ask me again 35
ask your father 22
asked and answered 66
ask questions later 24
ask her out 51
ask me what 45
ask questions 22
asking for help 16
ask around 58
ask you a question 17
asking questions 54
ask him 412
ask yourself 98
ask mr 28
ask yourselves 19
ask her yourself 28
ask anyone 59
ask him yourself 67
ask them 85
asking questions 54
ask him 412
ask yourself 98
ask mr 28
ask yourselves 19
ask her yourself 28
ask anyone 59
ask him yourself 67
ask them 85