Ama bu mümkün değil Çeviri İngilizce
322 parallel translation
Ama bu mümkün değil.
But that's intolerable.
Ama bu mümkün değil.
That's impossible.
- Ah, ama bu mümkün değil.
- Oh, but I couldn't possibly.
Ama bu mümkün değil.
But that is in impossible.
Ama bu mümkün değil.
That's not possible.
Ama bu mümkün değil.
But that's impossible.
- Özür dilerim ama bu mümkün değil.
I'm sorry, that's impossible.
Ama bu mümkün değil!
Oh, but that's impossible!
Ona göre önemli olan tek şey evlilik. Ama bu mümkün değil.
With her, it would be marriage or nothing, and that's out of the question.
Ama bu mümkün değil.
But that's not possible.
Ama bu mümkün değil ki.
You know that can't be.
Aşkım, senin yanında tüm acılarını paylaşmak isterim... ama bu mümkün değil.
My love, I wish I were there to share your every pain, but it can't be.
- Evet, albay, ama bu mümkün değil.
- Yes, Colonel, but it is not possible.
- Ama bu mümkün değil!
That's impossible!
Ama bu mümkün değil. Şu anda odasında yazı yazıyor.
That can't be, he's writing in his office.
Haklı olabilirsin ama bu mümkün değil.
Maybe you're right, but that's impossible.
Keşke size ne olacağına ben karar verebilseydim. Ama bu mümkün değil.
I wish it were up to me what happens to you, but it isn't.
- Ama bu mümkün değil.
- But that's impossible.
- Ama bu mümkün değil.
- No, that's not possible.
Üzgünüm ama bu mümkün değil.
I'm sorry, that's not possible.
Ama bu mümkün değil.
But that's just not possible.
Sen de ne kadar gelmek istediğimi biliyorsun. Ama bu mümkün değil.
You know how much I wanna come, but it's just not possible.
Ama bu mümkün değil John.
But that is not possible, John.
Vermek isterdim ama bu mümkün değil.
I'd like to, Francesca but I can't.
Ama bu mümkün değil,
But that's impossible.
Özür dilerim ama bu mümkün değil.
I'm sorry, but that's not possible.
Bunu çözebilmek için yardımınızı istemeyi planlıyordum. Ama sanırım artık bu mümkün değil.
I was also planning to ask you for your help in decoding this, but I suppose that won't happen now.
Ama bu mümkün değil!
All that has to be done...
- Ama bu mümkün değil.
This is impossible.
Konaklamak için kötü diyemem, ama öte yandan dışarıda dağlar... ve binlerce millik bir çöl var, ayrıca Yang'ın geçiş izni olmadan... bu topraklardan çıkmak mümkün değil.
Sure, the accommodations on nice, but out there's thousands of miles desert and mountains and no way to cross them without a passport from Yang.
Ama bu mümkün değil.
Why, that is impossible.
Ama bu... Bu mümkün değil.
Oh, but that... that's impossible.
Ama bu çok fazla. O kadar da tutması mümkün değil.
But that's not right... for two little grapefruits.
Maximilian mümkün değil ama bu bizim... salak.
Maximilian, it doesn't seem possible, but... that is Corkhead.
Emin olmam mümkün değil tabi, ama bu sadece bir teorem.
I can't be certain, of course, but it's just a hypothesis.
Seçmenlere her şeyi anlatmak lazım. Ama maalesef bu mümkün değil.
Yes, the voters should be completely informed, but that's just not possible.
Ama bu dediğiniz mümkün değil, siz, ama siz, bakın...
This is impossible. - Didn't you want my signature?
Üzgünüm ama, bu mümkün değil.
But that's not possible.
Ama Andre, bu mümkün değil.
But, Andre, that's not possible.
Mümkün ama kesin değil. Bu da kurbanın öldürüldükten sonra kızınızın penceresinden aşağı atıIma olasılığı.
Point two plus the various other things we mentioned would make it very probable probable, not certain that the deceased was killed and then pushed from your daughter's window.
Bu kimin fikriydi, elbette tespit etmek mümkün değil ama bir tür bulaşıcı hastalıktı.
Whose idea it was, of course, you can never trace, but it was a sort of infection.
Ama burada kendimi hiç telaşa sokmuyorum..... çünkü 81'deki bir depoda çıkan yangının bizi bu katta etkilemesi mümkün değil.
But I am not going to concern myself with a fire in a storage room on 81... because it can't possibly affect us up here.
Ama tek türe sahip olduğundan, insanda bu mümkün değil.
But in man this is not possible, since there's only one human species.
Ama bana sorarsan, bu pek mümkün değil!
Personally, I don't think it can be done!
Ama şu an için bu mümkün değil.
But that just isn't possible now.
Beavis arkadaş seçiminde ayırımcı değildi ama evlilik, bu tip bir kadınla Buna inanmam mümkün değil kesin araştırma yapılsın Habişon
Bevis rarely showed discrimination in his choice of dalliance. But marriage to a woman of that sort. That I do not believe.
Ama bu doğru değil. Bu mümkün değil.
But that's not true, it's not possible.
Ama bu işin iyi bitmesi mümkün değil.
It can only end badly.
Bu konudaki sorumluluğunu inkar etmek mümkün değil, ama silahları sen kullandın.
And there's no doubt he had a lot to do with it. But you had the weapons and you used them.
Hayır, bu mümkün değil..... ama beni çok zarara soktun.
No, I'm afraidnot but you have me at a loss.
Bu mümkün, ama yine de mümkün değil.
It's possible and yet it's not possible.
ama bu imkansız 78
ama bu imkânsız 18
ama bu 445
ama burada 97
ama bu sefer 44
ama bunu yapamam 24
ama bu arada 26
ama bunlar 19
ama bu sabah 17
ama bu kez 23
ama bu imkânsız 18
ama bu 445
ama burada 97
ama bu sefer 44
ama bunu yapamam 24
ama bu arada 26
ama bunlar 19
ama bu sabah 17
ama bu kez 23