Ama bu saçmalık Çeviri İngilizce
351 parallel translation
Ama bu saçmalık.
That's ridiculous!
Ama bu saçmalık.
But that's ridiculous.
Hadi ama bu saçmalık ve siz de bunun farkındasınız.
Come on, that's nonsense and you know it.
Kusura bakmayın Bayan Muir, ama bu saçmalık.
If I may so say, Mrs. Muir, fiddlesticks.
Bill Chess mi? Ama bu saçmalık!
Why, that's ridiculous.
Kalmak isterdim ama bu saçmalık iştahımı kapatıyor. Kusuruma bakmayın.
I like to but this nonsense is wrecking my digestion.
Ama bu saçmalık. Filmden saat 11'de döndük ve Scarlett hemen yukarı çıktı.
We got back from the movie round eleven and Scarlett went right upstairs.
Ama bu saçmalık.
- Das ist Wahnsinn.
- Ama bu saçmalık!
- But this is absurd!
- Ama bu saçmalık!
- But that's ridiculous!
Ama bu saçmalık.
This is stupid.
Bak Emily, ara sıra kıskançlık yapmana aldırmıyorum ama bu saçmalık.
I don't mind you getting a little jealous now and then... but isn't this ridiculous?
Ama bu saçmalık, Jane!
This is nonsense, Jane!
Ama bu saçmalık.
But that's absurd.
- Ama bu saçmalık.
- But that's bullshit.
Ama bu saçmalık.
But that's bullshit.
Üzgünüm Yüzbaşı, olumsuz bir görüş bildirmek istemem ama bu saçmalık.
Excuse me, Captain. I'm sorry. I don't like to sound negative, but this is bullshit.
Hayatın kısa olduğunu duydum, ama bu saçmalık.
I heard life is short, but this is ridiculous.
- Ama bu saçmalık!
- But that is ridiculous!
Gerekirse ta Güney Amerika'ya kadar onu takip etmeye yetkim var... ama bu saçmalık bitsin artık.
I have the authority to hunt him all the way to South America if I have to... but I want this nonsense to end.
Özür dilerim, ama bu saçmalık.
I'm sorry, but this is bullshit.
Size bunu kim söyledi bilmiyorum ama bu saçmalık.
Well, I don't know who told you that, but it's complete nonsense.
Ama bu saçmalık.
That's ridiculous.
Bu saçmalık için vaktimiz olmadığını biliyorsun ama son yaklaşınca, bir şeyler yapman gerekiyor.
- Hey, what is this? - Don't you speak to me. You won't get any brandy.
Ama bir maymun getirmek, bu saçmalık.
But bringing the ape, that's obnoxious. Fifty percent?
Saçmalık, katılıyorum. Ama bu sesler ne zaman başladı?
Bosh, I agree, but when did the noises start?
Ama bu saçmalık.
But that's nonsense.
Hayır, bayım, bu saçmalık, ama doğru bile olsa tüm ev kötülükle dolu bile olsa...
Oh, no, sir. That's ridiculous. But even if it were true... even if this house were full of evil, Madeline is not.
Sizin bu Fantomas hikayeniz tam bir saçmalık! - Ama neden?
Your story about Fantomas isn't true.
Latin, evet.Ama bu doğulu saçmalık, yok.
Latin, yes. But this Eastern babble, no.
Saçmalık bu! Bak, anlıyorum bu... berbat bir durum ama...
Look, I know it's... terrible but...
Yetti ama artık bu saçmalık.
I'm tired of this suspicion!
Bu son mektubu okuduğumda fedakârlık yapıyor olmalı diye düşündüm ama saçmalıyor işte!
- Ha-ha-ha. I got this letter and I thought he must have been feeling self-sacrificing but he's really full of crap.
Benden izimden gelecek komedyenler yetiştirmemi istediler ama yapamam çünkü bu hep aynı saçmalık.
They asked me to make the marches, but I couldn't, because it's always the same old crap.
Ama bütün bu saçmalıklardan sıkıldım, anlıyor musun?
But I'm just sick of all the bullshit, you know what I mean?
Benim aklım devlet işlerine ermez ama bence koltuklarını hak etmeyenleri kovalamakla işe başlamalı. Bu insanlara dokunulmaması ise resmen saçmalık!
'I'm not tellin'you how to run the country,'but this whole 55 double nickel was a jive-ass turkey wrap,'and I don't like people giving me bullshit!
Mac. Kaba geliyor biliyorum. Ama bu sadece romantik saçmalık.
Mac, I know I sound cruel, but that's romantic gobbledygook.
- Haydi ama. Bu saçmalık.
This is ridiculous.
Ben doğru anladım mı bilmiyorum, ama öyle demek istediğimi düşünüyorum, eğer biz savaşın eşiğinde isek, bu konuda bir şey yapamayız. Saçmalık!
I don't know if I understood correctly, but I think he meant to say, that if we are on the brink of war, we can't do a thing about it.
Söylemekten nefret ediyorum ama, bu tam bir saçmalık!
I hate to tell you guys, but this is real bullshit.
- Bakın bu saçmalık. Hadi ama.
Look, this is bullshit.
E ama, bu saçmalık!
More non, this is an absurdity.
Son haftalarda sana oldukça fazla anlayış gösterdim ama artık bu saçmalığa tahammül edemem.
I've been lettin'you get away with a lot these past few weeks, but I will not stand for crap like this.
Başımdan geçmeyen saçmalık kalmadı, ama bu defa...
I seen some crazy-ass shit, but... Chill out!
Belki bu romantik saçmalık gibi gelebilir.. .. ama insanlar çok daha azı için evleniyorlar.
Maybe that's a lot of romantic bullshit... but people have gotten married for a lot less.
Şey, iyileştiğimi söylüyorlar ama ben bu saçmalıklara inanmıyorum artık.
Well, they say I'm gettin'better... but I don't buy the green bananas anymore.
Güzel, geçmişte bu kadar çok ucuz dolandırıcılık saçmalığı becermişsin ama bu sadece benim param değil.
Well, whatever nickle dime bullshit you pulled in the past this is more than just me.
- Kusura bakma ama saçmalık bu.
- I'm sorry, that's ridiculous.
Ama bu değişimi saçmalık olabilir.
This conversion of his could be bullshit.
Ama su anda bu sacmalık bizi kıçımızdan düzüyor.
We still might. But now, with this shit, we`re fucked in the ass.
Sana bu saçmalığı kimin anlattığını bilmiyorum, ama bu gemiden ayrılmanın gerçek nedeninin... şu kız olduğunu düşünüyorum.
I don't know who's been bullshitting you, or if you're making it up, but I think the real reason you want to leave this ship is that girl.
ama bu imkansız 78
ama bu imkânsız 18
ama bu 445
ama burada 97
ama bu sefer 44
ama bunu yapamam 24
ama bu arada 26
ama bunlar 19
ama bu sabah 17
ama bu kez 23
ama bu imkânsız 18
ama bu 445
ama burada 97
ama bu sefer 44
ama bunu yapamam 24
ama bu arada 26
ama bunlar 19
ama bu sabah 17
ama bu kez 23