Ama bu önemli değil Çeviri İngilizce
445 parallel translation
Benim için hala bir yabancısınız, ama bu önemli değil.
You're still a stranger to me, but that doesn't matter.
Mükemmel olmaz belki, ama bu önemli değil, öyle değil mi?
It won't be bigtime, but that isn't important, is it?
Ama bu önemli değil.
But that's not important.
Hayır, hazırlık okuluna gitmiş birine benzemiyorsun, ama bu önemli değil.
- No, you don't look like prep school.
Ama bu önemli değil.
But that doesn't matter.
Generallerin toplandığı büyük bir bina ama bu önemli değil.
A big building where generals meet, but that's not important.
İçinde hasta olan bir bina, ama bu önemli değil.
It's a big building with patients, but that's not important.
Güneş sistemindeki ateş topu, ama bu önemli değil.
The fiery ball in our solar system, but that's not important now.
Balık tutan biriyle ilgili ama bu önemli değil.
It's about an man who catches this fish, but that's not important now.
Sonra onu kaybettim. Ama bu önemli değil.
But, hell, that don't matter.
En başınadan beri, kendim dahil - ama bu önemli değil.
Unless I was one from the very beginning - but that's not important.
Bunun kitaba konma sebebi, o ufak çocuk ve o beş kadın ama bu önemli değil, çünkü bunu onlar buldular,
It doesn't matter that it wasn't put there for them. It was put there for that little kid and the five women. But that doesn't matter... because they found it, and that's the law.
Ben de kendimi içkiye verdim, ama bu önemli değil.
So I gave myself up to drinking, but that's not important.
Ama bu önemli değil.
But it doesn't matter.
Yazar olmamın nedeni o adam. Ama bu önemli değil.
Well, he's the reason I became a writer, but that's not important.
Bu suçlamaları yaparken, yazılı iftira suçu ile karşı karşıya kalacağımın farkındayım, ama önemli değil.
In making these accusations, I am aware that I render myself open to persecution for libel, but that does not matter.
Ama bu hiç önemli değil.
But I really don't care.
Biliyorum bu kadar alçaldığım için beni suçlayacaksın, ama bu evliliği durdurduğum sürece ne düşündüğün hiç önemli değil.
I know you'll despise me for stooping to this, but it doesn't matter what you think of me if i can stop you from marrying him.
Ama en önemli konumuz bu değil mi?
But what's this all about?
Bir şey kanıtlamak için başladım bu işe ama artık önemli değil. Hepsi bu.
I started out to prove something, and now it isn't important anymore.
Düzgün dönüyor gibi ama bu önemli şey değil.
It turns right enough, but that don't mean nothing.
Ona göre önemli olan tek şey evlilik. Ama bu mümkün değil.
With her, it would be marriage or nothing, and that's out of the question.
Evet, ama bu o kadar önemli değil.
Yes, he is, but that doesn't matter so much.
Yazılar benzeşiyor ama bu çok önemli değil.
Now, there's a kind of similarity in the printing, of course, but that doesn't mean much.
Niyetim özel yaşamınıza burnumu sokmak değil, ama bu çok önemli.
I don't mean to pry, but it's very important.
Ama şu anda bu önemli değil.
But that's not important at the moment.
Evet ama bu hiç önemli değil. Simone'yi kaderine terk edemem. Evet evet bekle.
Then tell me, is there another way to save Simone from his fate?
Ama bu o kadar önemli değil.
But that's not the most important thing.
Zalim olmaya çalışmıyorum, beni anlıyorsun değil mi? Ama biliyorsun... Bu, hayatta kalmamız için çok önemli.
I'm not trying to be cruel, you understand... but you know something very important to our survival.
Ama Dalekler değil, ki bu daha önemli.
And the Daleks are not, which is more important, my child.
Elbette süvariler mazi oldu ama asıl önemli olan bu değil.
Well, certainly, horse cavalry is a thing of the past, but that's not the point.
Patron Kumakichi, Sode'ye kafayı takmış gibi görünüyorsun, ama bu benim için önemli değil.
Boss Kumakichi, you seem awfully hung up on Sode, but she's not that important to me.
Para hep ödenir ama önemli olan bu değil.
Money is paid, but that's not the motive.
Asi olmayı beceremem ama üç kişinin sorunları bu çılgın dünyada pek önemli değil.
Look I'm no good at being noble. But it doesn't take much to see that the problems of three little people... don't amount to a hill of beans in this crazy world.
Gözlerinin göremedikleri şeyler onlar için önemli değil. Ama Maureen, bu zamanda ilgili birileri olmalı.
They don't care about looking beyond what they see with their eyes, but, Maureen, there's got to be somebody in that time who cares.
Ama bu zaten önemli değil.
But that's nothing.
Ama basit bir üşütme bu, önemli değil.
But it's a chill, nothing more.
Önemli değil ama bu ziyaretinizi neye borçluyum?
I accept your apologies, but what do I owe the honor of this visit to?
Pek belirgin değil ama en önemli nokta bu.
It's extremely subtle and extremely provocative.
Bu onun için önemli değil ama beni mutlu ediyor.
It's not important to her and it makes me happy.
Ben birçok dehşetengiz savaşın muharibiyim... ama hiç bir savaş bundan daha önemli değil... ve bu son savaşı kazanmak niyetindeyim.
I am a veteran of many terrible battles. But no battle is more important than this one, and this final battle I intend to win.
Gerçek bir sihirbaz için önemli bir iş değil ama maalesef benim işim bu.
It's not much of a job for a real magician, but I've had worse.
Ama sonuçta önemli olan bu da değil.
But finally, that is not the point, you see.
Bu eski dostlar da davranışlarımı beğenmiyorlar, ama önemli değil.
Our old friends here don't care for my behaviour either, but that's okay.
Ama önemli olan bu değil.
But that is not the point.
Ama önemli olan nokta bu değil.
That's not the point.
Evet, ama asıl önemli olan bu değil, bunu tekrar yapabilir misin?
Yes, but isn't the real point, can you do it again?
Haberleri okumak önemli değil... ama bu yazdığınız şeyler komik değil.
Sir, sir, reading the news is one thing, but this stuff you wrote, it's not funny, sir. It's sad.
Ama bu Heyet'e göre insanların neden olduğu şeyler onlar bunları başarmış yada başarmamış bile olsalar bunu denememiz gerçeğinden önemli değil.
But it is the opinion of this committee that such heroic undertakings advance the human cause, and whether or not they succeed is not so important as the fact that we try.
Ama en önemli sebep bu değil. - Neymiş o sebep?
Not to mention the most important reason for climbing a mountain...
Bu VHF sistem ama uçaklar yakında olduklarından önemli değil.
It's a VHF system, but the planes are so close, it's OK.
ama bu imkansız 78
ama bu imkânsız 18
ama bu 445
ama burada 97
ama bu sefer 44
ama bunu yapamam 24
ama bu arada 26
ama bunlar 19
ama bu sabah 17
ama bu kez 23
ama bu imkânsız 18
ama bu 445
ama burada 97
ama bu sefer 44
ama bunu yapamam 24
ama bu arada 26
ama bunlar 19
ama bu sabah 17
ama bu kez 23