Bir süre için Çeviri İngilizce
3,576 parallel translation
Geçici bir süre için.
It's only temporary.
- Bir süre için Miami'ye gitmeni istiyoruz.
We want you to go to Miami for a while.
Sadece geçici bir süre için.
It's just temporary.
Ama eğer burada kalmak zorundaysak kısa bir süre için bile olsa...
But if we are to stay here, even for a short while...
Kısa bir süre için.
For a little while.
Belki bir süre için.
Maybe for a little while.
Uzun bir süre için sadece bir kristal vardı. Salem'in ilk yerlileri getirmişti.
It was just one crystal for a very long time, brought over by the first settlers of Salem.
Babanla konuştum, yatılı okul fikri bir süre için ertelendi.
Well, I talked to your father, and the boarding school idea has been shelved for the moment.
Bu çok uzun bir süre için depoya gidiyor.
These are going into storage for a very long time.
En azından bir süre için iyi olmuştu.
It was good for a while, anyway.
Uzun bir süre için arşivleyin.
Archive it for so long.
Bir süre için de beni sikmiş oldun ayrıca.
And for a while you got to fuck me.
Bir süre için uzaklaşmam gerek.
I have to go away for a while.
Yarım bir yüzyıldan fazla bir süre için.
For over a half century.
Sanırım bu bir süre için Frank'in veteriner masraflarına yeter.
I... I think that'll take care of Frank's medical bills for a while.
Bir süre için sanırım öyleydik de.
And for a while, I guess we were.
Çok uzun bir süre için.
For a very, very long time.
Ama o belirli bir süre için bekledi.
But he waited for a specific moment.
Ve kısa bir süre için, aramız biraz karmaşıktı.
And for a little while, things between us were complicated.
Düşünmekten hoşlanmıyorum, yalnızca bir süre için.
I like not thinking... just for a moment.
Bir süre için.
For a while.
Üzgünüm, hakimin biraz daha süre vermesi için gerçek bir delile yakın bir şey gerek.
Sorry, I'll need something approaching actual evidence to get his Honor to grant us more time.
Babanı bir süre daha dedektif olarak kalması için ikna etmeye çalışıyorum.
I'm trying to convince your father to stay on as a detective just a little longer.
Şu anda Siobhan konusunda için rahat olabilir ancak kısa bir süre sonra çok daha etkili tedbirler almamız gerekecek.
You may be sure of Siobhan right now, but not so long ago, we were taking much more drastic measures.
Onu Bellevue'de uzun bir süre kalması için ikna etmemiz gerekecek.
We could commit her to a longer stay at Bellevue.
Melinda'yla bir süre önce apandisitini aldırmak için Santa Barbara Mercy Hastanesine yattığında tanışabilirdik.
Well, as it turns out I could have met Melinda a while back at Santa Barbara Mercy Hospital when she had her appendix removed.
Yöntem geliştirmeden sessiz durmak için çok uzun bir süre.
It's a long time to be dormant with no evolution in the M.O.
Sen ve Ayim hiç evlenmemişsiniz, ama o Ibrahim'i buraya getirdikten kısa bir süre sonra sen de peşinden gelmişsin, yani oğluna yakın olmak için değilse neden geldin?
You and Ayim never married, but you followed him to Canada shortly after he brought Ibrahim here, so why come if not to be closer to your son?
Bir süre daha bunu benim için saklayabilir misin?
Would you mind holding on to this for a bit longer?
Kısa bir süre önce Henry'i de istemiyordun ama o sana geldi ve şimdi onun için deliler gibi savaşıyorsun.
Right now. A little while ago, you didn't want Henry either, but then he came to you, and now you are fighting like hell for him.
Bunun için bir süre daha endişelenmem gerekmeyecek.
Well, I'm not going to worry about that for quite some time.
Ama iki ay buradan uzak kalmak için uzun bir süre.
But, um, two months is a long time to be away from here.
Bu direnç geliştirmek için oldukça uzun bir süre.
That's plenty long enough to develop a resistance.
Bunun nasıl olduğu, uzun bir süre bilim adamları için tam bir muamma oldu.
How this happened was, for a long time, a total mystery to scientists,
Sizin için de sorun yoksa, oğlumuz için uzun bir süre izin istiyoruz.
If it's alright with you, we'd like an extended leave for our boy.
Bir vatandaş cesedini 20 : 33'te bulmuş cinayetin işlenmesi için bize 19 dakikalık bir süre veriyor.
A commuter found her body at 8 : 33, giving us a 19-minute window for the murder to have been committed.
Çok uzun bir süre, kendine iyi bir şey yapabilmek için bu son şansın.
It may be your last chance to do something good for yourself for a long, long time.
Bir süre sonra gözlerini yerinde tutmak için epey çaba göstermen gerekiyor.
You'd still be trying to put your eyeballs back in ur head.
Bunun için normalde mahkumiyetten sonra 28 günlük bir süre var.
There's normally a time limit of 28 days after conviction.
Bir süre önce iki bölge işçisi bir baz istasyonuyla ilgili konuşmak için oraya gitti ve onları bir daha kimse görmedi.
Well, awhile back, two county workers went up there to discuss putting in a cellphone tower and no one ever saw them again.
Çocukları bakması için bir süre anneme bırakayım mı?
Should I take the kids to the my parents place for a while?
Efendim her zaman bir bombayı etkisiz hale getirdikten sonra sessizlik için bi süre gider.
Sir always goes for some quiet time after defusing a bomb
Bir süre saklanman için seni ikna edemem, öyle değil mi?
There's no way to convince you to just lie low, huh?
Yani Çin'de koca bir köy hiçbir işe yaramayan bir şey için o kadar süre uğraşmış.
So an entire Chinese village worked for ages on something that can never be used for anything.
Bir süre sonra annenin ölümünü ilan edecekler bu yüzden birkaç formalite için senin iznini almam gerekiyor.
It'll be a while before they declare her dead, so I need your permission for a few formalities.
48 saat, Mad Men'in 4. sezonunu izlemem için yeterli bir süre.
48 hours, enough time for me to get through season four of Mad Men.
Bazen bir süre alır o kurtarmak için.
Sometimes it takes a while to recover from that.
Sorun şu ki, bazen bu algılama becerisini edinmek için harcanan süre olaylara ziyadesiyle dar bir çerçeveden bakmanıza neden olabilir.
Trouble is, sometimes all that time spent developing those skills of perception can leave a person with an extremely narrow point of view.
Eğer ağır bir suçla ilişkisi olduğunu gösteren bir tane daha kanıt bulursak oğlunu uzun süre göz önünden çekmesi için tehdit edebiliriz.
If we get evidence implicating him in one more felony, we can threaten Lobell to put his son away for a long time.
Gillies, bir süre önce bize koşarak geldi sizin bilgisayarınıza zorla girip öldürdüğü adamın adresini almak için veritabanınıza girdiğini itiraf etti.
Gillies came running to us a little while ago, confessed to breaking in after hours to access your database and pull the address of the guy he killed.
Alex'in ölümü için Semak'ı suçladıktan sonra Zetrov'da bir süre kaos olacaktır.
After we frame Semak for Alex's death there'll be a period of chaos within Zetrov.
bir süre sonra 89
bir süre 55
bir süredir 49
bir süre önce 40
bir süreliğine 93
için 166
içinde 110
içine 18
içiniz rahat olsun 22
için rahat olsun 32
bir süre 55
bir süredir 49
bir süre önce 40
bir süreliğine 93
için 166
içinde 110
içine 18
içiniz rahat olsun 22
için rahat olsun 32
içinde ne var 103
içinde ne vardı 18
içine gir 16
bir şey değil 1063
bir şey yok 987
bir şey olmaz 235
bir şey sorabilir miyim 139
bir şeyler içelim mi 27
bir şey mi oldu 310
bir sabah 32
içinde ne vardı 18
içine gir 16
bir şey değil 1063
bir şey yok 987
bir şey olmaz 235
bir şey sorabilir miyim 139
bir şeyler içelim mi 27
bir şey mi oldu 310
bir sabah 32
bir şeyler içelim 56
bir şeyler var 19
bir şey söyle 257
bir şey söyleyebilir miyim 105
bir sorun mu var 1028
bir şey 209
bir şeyler yanlış 26
bir şey oldu 106
bir şey olmadı 105
bir saniye 1866
bir şeyler var 19
bir şey söyle 257
bir şey söyleyebilir miyim 105
bir sorun mu var 1028
bir şey 209
bir şeyler yanlış 26
bir şey oldu 106
bir şey olmadı 105
bir saniye 1866