Bir süre Çeviri İngilizce
28,429 parallel translation
Uzun bir süre böyle hissettim. Seninle tanışana kadar.
And I felt that way for a really long time until you.
Bir süre sonra içimi açtı ve bebeği aldı.
After a while, he just cut me open and... took the baby out.
Toby bir süre yanında kalacak.
- She's, she's okay. Toby's gonna spend some time with her.
Caleb'le de değil, ama geçen akşam.. .. bir süre ortalıktan kaybolacağını.. .. söylemek için Caleb'e gitmiş.
Or Caleb, but she did drop by his place last night to tell him that she would be going off the grid for a couple of days.
Babamla beni bırakıp avlanmaya her gittiğinizde sizden bir süre haber alamıyordum.
You know... whenever you and dad used to leave me to go hunting and I - - and I wouldn't hear from y'all for a while, I, um,
Polisin baskısıyla bir süre seninle aramıza mesafe koymaya karar verdik.
Well, with all the police interest..... we need to distance ourselves from you for a while.
- Sizce de öyle değil mi? İçkiyi biraz azaltalım en azından bir süre. - Biliyor musun?
- Does that sound good?
Ve insanların bir süre senden nefret etmesi kaçınılmaz olacak.
And, unfortunately, people are going to hate you for a little while.
Dün bir süre telefonda görüşmüşler.
Yesterday, they talked on the phone for a while.
Evet, bir süre için.
Yeah, for a while.
İnsan içine çıkmayacağını düşünüyordum bir süre için.
I thought you were staying out of sight.
Muhtelemen çok uzun bir süre yaşayamayacak bir kıza değer veriyorsun.
You care for a girl that probably doesn't have long to live.
Uzunca bir süre önce yok ettin sen onu.
There hasn't been for a very long time.
Sanırım bir süre buralarda olmayacağız.
I think we're just gonna go away for a while and...
Bence uzun bir süre bekleyeceğiz Fred.
I think we'll be waiting a long time, Fred.
Bir süre sonra birlikte çalışmaya eğilim göstermiş olabilirler.
They tend to run together after a while.
Uzun zaman önce bir süre konuşuyor, Ulusları birleştirecek bir varis sahibi bir krallık.
It talks of a time long ago, of a kingdom with an heir who will unite nations.
Evet, bir süre önce.
Yeah, a while ago.
Bir süre daha kasabada mısınız?
Just are you in town for a bit?
Bugünkü davaya hazırlanmak için ne kadar bir süre Bayan Atwood size koçluk yaptı?
How long did A.D.A. Atwood spend coaching you on your testimony today?
Tanık, vurulma anından kısa bir süre önce olay yerinde gördüğü kişinin sanık Charles Mahoney olduğunu doğruladı. Kayıtlara geçsin : Hepsi bu kadar.
Let the record show that the witness has identified the defendant, Charles Mahoney, as being present at the scene just prior to the shooting.
Diğerlerinin bir süre seninle ilgilenmesine izin verebilirsin.
You know, it's okay to let others take care of you once in a while.
Şurada oturup bir süre su içebilirsin.
You could... You could sit there and drink water for a while.
Bir süre su içmek mi?
- Water for a while? - Mm-hmm.
Ailemin bir süre Chaoyang Bölgesi'nde yaşadığını söylemiş miydim?
Did I tell you my family lived in the Chaoyang District?
Beraber bir süre terapi göreceksiniz Dr. Hackett'la beraber.
An hour-long session for you both, together, with Dr. Hackett.
Onları bir süre oyalayabilirim.
Uh, I can hold them off for a while.
Phoebe, Ephraim Hill fotoğraflarını yayınladıktan bir süre sonra üniversite fotoğraflarını internetten kaldırdı.
Phoebe scrubbed her college photos off the Internet sometime after Ephraim Hill snagged her picture.
Bir süre sonra her şey düzelecek diye düşündüm ama...
I thought everything will be fine after a while but...
- Evet, bir süre oradaydım.
Yes, I was there for some time.
Ve ikiniz içeride uzunca bir süre durdunuz.
... And the two of you remained inside for quite some time
Bir süre sonra ışıklar tekrar kapatılıyor.
And a little later the lights are switched off.
Bir süre sonra bağırma ve çığıklar duyuluyor.
After some time there's yelling and screaming.
Ve ayrıca, o şapkadan bir süre kopabilirim.
Hey, both hands on the wheel!
Ryo... kısa bir süre oldu.
Ryo... it's been a while.
Uzunca bir süre bakın o zaman, çünkü bu benim.
Well, take a good long look at it,'cause this is who I am.
Bir süre daha idare ederim.
I'm okay for a while.
Biliyorsun, uzunca bir süre yoktun, bebeğim.
You know, you've been gone a long time, baby.
Evet. Sanırım bir süre daha bir şey kiralamayacağım.
Yeah, I don't think I'm gonna have the rent for a while.
Uzun bir süre nefesini tutabiliyor olman gerek.
You gotta be able to hold your breath for a long time.
Bir süre daha şerefsizlik yapabilirim, tamam mı?
I might be a dick for a little while. Okay?
Ekip için Thirio'yu bir süre daha açık tutacağız.
We'll keep uh... keep Thirio open for a little while for the crew.
Uzun süre önce kendime gizli ve çok güçlü bir büyü yaptım.
I, long ago, secreted within my person a wee casket of powerful magic.
Doktor Heywood, size beş dakika süre verdim, ki üç dakikasını doldurdunuz. Ray ve Sara arkadaşım olur ama Efsaneler diye bir şeyden haberim yok.
Dr. Heywood, I only agreed to give you five minutes, which was three minutes ago, because Ray and Sara are friends of mine, but I don't know the first thing about any Legends.
Bu sarayda 20 yılı aşkın süre yaşadın. Nasıl oldu da bir şeyler öğrenemedin?
You lived in the palace for 20 years, how can you not have learned?
Şimdi, bir yıldan kısa süre sonra yapmamız gereken yine budur.
Now, for the second time in less than a year, that is exactly what we have to do.
Yeteri kadar yakına. Böylece o, birlikte bir hayat kurduğu ve 20 yılı aşkın süre çocuk yetiştirdiği ama macera yaşamadığı eşine döndüğünde sen yine orada olacaktın.
Just close enough... so when he returned to his older wife, with whom he'd built a life and raised two children over 20 years... but had no adventures there you still were.
Bu süre zarfında da... ait olduğun bir yer ve gurur duyabileceğin bir işin var.
In the meantime... you got a place you belong and work you can take pride in.
Bir süre su içmek?
Water for a while?
Kısa süre sonra evlilik yoluyla ünlü bir ailenin parçası olacağın için mi?
Is it because you're soon going to be a part of such a reputable family through matrimony?
Dün gece, bir şekilde dokununca... Bu kadar uzun süre olunca ne kadar ihtiyacım olduğunu unutmuşum.
Last night, I was touched in a way... [laughs] I mean, it had been so long,
bir süre sonra 89
bir süredir 49
bir süre önce 40
bir süreliğine 93
bir süre için 43
süre 34
sürekli 106
süre doldu 60
süren doldu 18
bir şey değil 1063
bir süredir 49
bir süre önce 40
bir süreliğine 93
bir süre için 43
süre 34
sürekli 106
süre doldu 60
süren doldu 18
bir şey değil 1063
bir şey yok 987
bir şey olmaz 235
bir şeyler içelim mi 27
bir şey sorabilir miyim 139
bir şey mi oldu 310
bir sabah 32
bir şeyler içelim 56
bir şey söyle 257
bir şeyler var 19
bir şey söyleyebilir miyim 105
bir şey olmaz 235
bir şeyler içelim mi 27
bir şey sorabilir miyim 139
bir şey mi oldu 310
bir sabah 32
bir şeyler içelim 56
bir şey söyle 257
bir şeyler var 19
bir şey söyleyebilir miyim 105
bir sorun mu var 1028
bir şey 209
bir şeyler yanlış 26
bir şey olmadı 105
bir şey oldu 106
bir saat sonra 47
bir şey söylemeyecek misin 21
bir saniye 1866
bir şey yok mu 17
bir şeyler yapın 69
bir şey 209
bir şeyler yanlış 26
bir şey olmadı 105
bir şey oldu 106
bir saat sonra 47
bir şey söylemeyecek misin 21
bir saniye 1866
bir şey yok mu 17
bir şeyler yapın 69