Bütün hayatım boyunca Çeviri İngilizce
810 parallel translation
Bütün hayatım boyunca bunu yaptım zaten.
I've done it all my life.
Bütün hayatım boyunca oldukça meşguldüm ve yakında daha da meşgul olmayı bekliyorum. Hiç ellerinle çalıştın mı?
I've been pretty busy all my life, and I expect to be much busier soon.
Biliyorsun bütün hayatım boyunca bunun hayalini kuruyordum.
You know, 1 been dreamin'1 of this moment ali my life. 1
- Jane üzgün? - Bütün hayatım boyunca bu kadar mutlu olmamıştım.
- I've never been so happy in my whole life.
Bütün hayatım boyunca, dağ tepe aştım... nehirlerden geçtim, bin türlü engelle karşılaştım... ama günün birinde o uçan güzel şeyin... toprağa ineceğini, onu kucaklayabileceğimi hayal etmemiştim.
That all my life, I've been rushing up and down hills leaping rivers, crashing over obstacles never dreaming that one day, that beautiful thing in flight could land on this earth and into my arms.
Bütün hayatım boyunca aradığım bir şey.
Something I've been searching for all my life.
Bütün hayatım boyunca yaşadığım kafa karışıklığının cevabı.
The answer to the confusion and bewilderment of a lifetime.
Bütün hayatım boyunca buradaydım ve şimdi onu terk etmeyeceğim. Bu evi kocam inşa etti.
My husband built this house.
Bütün hayatım boyunca beyaz atlı prensin beni götürmesi için dua ettim.
All my life I've hoped and prayed for a Prince Charming that would ride up on his white steed and sweep me into his heart.
Bu yolu bütün hayatım boyunca unutmadım.
That's the way I remembered it all my life.
- Bütün hayatım boyunca.
- All my life.
bütün hayatım boyunca daha cidi olmadım.
I've never been more serious in my life.
Bütün hayatım boyunca yalancı olduğumu bile bile
When you know I've been a liar All my life
Şimdi biliyorum ki bütün hayatım boyunca boş yaşamışım ve çok az vaktim kaldı...
I know I've been wrong all my life, and there's so little time...
Bütün hayatım boyunca oyun masalarında dolaşıp durdum.
All my life, I've been chiseling in penny-ante games.
Bütün hayatım boyunca seni beklemeye karar verdim.
I've decided to wait for you my whole life.
Tanrım, bütün hayatım boyunca senin gibi olmak istedim.
Gosh, all my life Ive wished I could be just like you.
Bütün hayatım boyunca onunla birlikte yaşadım.
I've lived with him all my life.
Bütün hayatım boyunca... it gibi çalışıp kendimi hırpalayıp durdum.
All my life I've been like a doubled-up fist pounding and smashing and driving!
Bütün hayatım boyunca onun yanındaydım.
I been with him all my life.
Son iki gündür, uğruna yaşadığın her şeyi kaybettin bense, bütün hayatım boyunca aradığım bir şeyi buldum.
The last two days, you've lost everything you've ever lived for, and I've found something I wanted all my life.
Ve bütün hayatım boyunca da seveceğim.
And I shall love her for all my life. You're doin'an awful thing - putting'a man to the test of his principles.
Ama şimdi başka birisinin karısıyım ve ben bütün hayatım boyunca sana sadık olacağım.
But I'm now another's wife, And I'll be faithful all my life!
Öğretmenim bütün hayatım boyunca diyor.
My teacher says all my life.
Seni bütün hayatım boyunca seveceğim.
I've loved you all my life.
Ama ben, bütün hayatım boyunca onun gibi birisi için bekledim... Nazik, olgun, yeri geldiğinde sert ama bir o kadar da güleryüzlü.. ... anlayışlı ve akıllı.
But all my life, I've hoped and waited for someone like him - someone gentle and mature, rough-edged, but quick to laugh, understanding and wise.
Bütün hayatım boyunca yaptığım gibi.
It's what I've been doing all my life.
Seni bütün hayatım boyunca tanıdım ama şu ana kadar gerçekten tanımamışım.
I've known you all my life, but I've never really known you till this moment.
Bütün hayatım boyunca böyle bir vefasızlık görmedim.
I never heard of such ingratitude in my entire life.
Bütün hayatım boyunca çalıştım ben.
I've worked all my life.
Size bütün hayatım boyunca sadakatle hizmet ettim.
I have served you faithfully my entire life.
Evet, bütün hayatım boyunca.
Yes, all my life.
Bütün hayatım boyunca böylesine utanmamıştım.
I don't know where they are. I've never been so humiliated.
taze çilek, taze... işler ters gittiği zaman açıp ona doya doya bakarım... ve onu bir hazine gibi saklarım... bütün hayatım boyunca... bugün süt alacak mısınız?
- ♪ Ripe strawberries ripe! ♪ So I could see it at my leisure Whenever things go wrong ♪ And I would keep it as a treasure
Bütün hayatım boyunca Martın 15'ini hatırlayacağım.
I'll remember March 15th my whole... life.
Bayan, konu para olduğunda bütün hayatım boyunca muhabbetlerin değiştiğini gördüm.
Miss, I find my life, all conversation change when subject money.
Bütün hayatım boyunca bir anarşisttim, ama neyin ne olduğundan hiç emin olamadım.
I've been an anarchist all my life, but I've never been sure what it means.
Bütün hayatım boyunca bir şey aradım.
I've been looking for something all my life.
Eminim öyledir. Bütün hayatım boyunca korkuyla senin gelişini bekledim.
All my life I've awaited your coming and dreaded it.
İnsanlar üzerine bilimsel araştırmayla geçirilmiş bütün hayatım boyunca,
In a whole lifetime devoted to the scientific study of humans,
Aslında bu - Bu bütün hayatım boyunca aradığım şeydi.
It was the one... the one piece I had searched for my whole life.
Ee, sanırım bütün hayatım boyunca evlat.
Oh, all my life, I guess, son.
Bütün hayatım boyunca çalıştım ama hiçbir şeyim yok.
I have worked hard for half my life but own nothing.
Sanırım bütün hayatın boyunca dans etmen uygun görülmüş.
I think you were meant to dance all your life long.
Aklıma bir şey geldi. Hayatım boyunca hiç otelde kalmadım. Belki bir şey satıp üçümüz bütün gece o otelde kalabiliriz.
The idea what I got, I never spent me all night in a hotel in my life and the idea was maybe we could sell something and all three of us stay all night in that hotel.
Bütün hayatın boyunca avlanmak mı istiyorsun?
Do you want to be a hunted man all your life?
Bütün hayatın boyunca hiç kimseye... hiç bir şeye, birine gerçekten inandığın olmadı mı?
Anybody at all in your whole life? Didn't you ever believe in anything, anybody?
Diğer bütün maymunlardan daha akıllıyım. Hayatım boyunca bu işi yaptım. Öyle değil mi, Kraliçem?
Ever since I escaped from that orphanage.
Bütün hayatım boyunca zengin biriyle evlenmek istedim.
Mr. Morgan all my life I've wanted to marry a rich husband.
Düşünsene, hayatın boyunca olan bütün umutların, hayallerin 2 gramlık bir kurşun kazasıyla bitiyor.
well, I'm not as sophisticated as you. Get me the Thomas J. FinIey hospital, please. - How's heavenly?
bütün hayatın boyunca kaçmak mı istiyorsun?
You wanna run all your life now?
hayatım boyunca 96
bütün 38
bütün kalbimle 26
bütün bunlar ne için 24
bütün gün 52
bütün istediğim bu 17
bütün bunlar 64
bütün bunlar da ne 26
bütün dünya 33
bütün gece neredeydin 17
bütün 38
bütün kalbimle 26
bütün bunlar ne için 24
bütün gün 52
bütün istediğim bu 17
bütün bunlar 64
bütün bunlar da ne 26
bütün dünya 33
bütün gece neredeydin 17