Eğer o olmasaydı Çeviri İngilizce
451 parallel translation
Eğer o olmasaydı uzun zaman önce kaçardım ama hep bana engel oldu.
If it weren't for him, I'd have left long ago. But he always stops me.
Eğer o olmasaydı, şu an bulunduğun konumda olamazdın.
If it hadn't been for her, you wouldn't be where you are now
Eğer o olmasaydı...
If it hadn't been for him...
Eğer o olmasaydı herhalde hala aynı olurdum. O benimle hep konuştu ve yalnız olmadığımı hissettirdi.
I guess I'd still be the same way if it hadn't been for... someone who kept talking to me and made me feel I wasn't alone.
bayan carteri kör gibi kullanarak tek bildiğim şey....... Burada olamazdım eğer o olmasaydı parca parca olurdum.
By using Miss Carter as a blind. All I know is I wouldn't be up here now, all in one piece, if it wasn't for him.
Eğer o olmasaydı, beni öldürürlerdi.
They'd have killed me if it hadn't been for him.
Eğer o olmasaydı, ben- -
If it hadn't been for him, I...
Eğer o olmasaydı... Bu düşünce beni çıldırtıyor.
If she weren't... the thought makes me mad!
Ama eğer o olmasaydı...
But if it weren't for him, I...
Eğer o olmasaydı...
If it wasn't for him...
Eğer o olmasaydı...
If it were not for him...
Aramızda kalsın ama, eğer o olmasaydı -
Between you and me, if we didn't have her -
Eğer o olmasaydı...
If it hadn't been...
Eğer o olmasaydı, ne halde olurduk biliyor musun? - Mutlu!
If it weren't for him, you know what we'd be?
Eğer o olmasaydı hala hapishanede olurdum.
Without that one there'd still be sitting in jail.
Eğer O Olmasaydı çoktan tutuklanmıştın.
Without her, you would have been arrested already.
Eğer o olmasaydık biz hepimiz çoktan solmuştuk.
If it were not for him, we would have withered altogether.
- Eğer o olmasaydı bende burda olmazdım.
- I wouldn't be here if it wasn't.
Biliyorsun, eğer o olmasaydı... seninle asla tanışamazdım.
You know, if it weren't for him I never would have met you.
Eğer o olmasaydı, defterlere sahip olamazdın.
If it weren't for him, you wouldn't have the books.
Eğer o olmasaydı bugün benim ölüm günüm olacaktı.
Today would have been my day, if it hadn't been for him.
Eğer o olmasaydı, bu sesleri duyamazdım.
If it wasn't for him, I wouldn't have heard that.
Eğer o olmasaydı Avusturya asla büyük bir güç olamazdı.
Without that, Austria wouldn't be a great power now.
Eğer o olmasaydı..... ben hala geçimimi Chicago'daki adamlarınızla..... çıkarak sağlıyor olacaktım.
If it wasn't for him. I'd probably still be earning my living on my back... with half of your pals in Chicago.
Eğer o sinek olmasaydı, kafamı uçurmuşlardı.
If it hadn't been for that fly, I'd have had my head blown off.
Eğer o işi gerçekten sen yapmış olmasaydın, çoktan polise giderdin.
If you hadn't done it, you would have gone to the police.
Eğer ben olmasaydım, O çoktan buralardan gitmiş olurdu.
He'd have gone long ago if it weren't for me.
Eğer olmasaydı, o zavallı kör adamla evlenmezdi.
And anyone who wasn't nice wouldn't have married that poor blind man.
Para toplamayı aklımın ucuna bile getiremem, eğer söz konusu Bea olmasaydı,... şey, o, eğer o...
Not think raking money, if it were not so Bea... Good... if she...
Eğer şu rüzgar olmasaydı, o adamı öldürmeyecektim.
Ifit hadn't been for that wind, I wouldn't have killed him.
Onlar orada öldü biz beklenmeyen misafire merakla baktığımız için onu hiç fark etmedik yasanmış birsürü farklı tarih olsa gerek eğer o burda olmasaydı.
They're dead in there. We never realized as we stared so curiously at our unexpected guest how much history might have been differently lived if she'd not been there.
Eğer o bu filmde olmasaydı, sen de bitecektin.
If she weren't in it, you'd be finished too.
O'da istiyordu. Eğer sen olmasaydın.
And she would have too, if it hadn't been for you.
Eğer o mantarlı tabanca gerçek olsaydı ve benim bie silahım olmasaydı, o da bir tür Tanrı olurdu ve yaşamamı isteseydim, üzerinde yürüdüğü yere kapanırdım ve ona hayatım için yarım milyon dolar öderdim.
If that cap pistol was a real gun and I didn't have a gun, he'd be a kind of a god, too. And if I wanted my life, I'd worship the ground he walks on.
Eğer Morley burada olmasaydı, burada o içkiyi yudumlayamazdın.
If it wasn't for Morley here, you wouldn't be standing drinking that whiskey.
- Eğer o şekilde olmasaydı, gidici olurdun!
- Oh? - If it were not for him, you would have been a goner.
Eğer onları geri çağıramıyor olmasaydım o zaman size onları imha etmenizde yardımcı olacağız.
If we're unable to recall them I'd say we're going to have to help you destroy them.
Eğer Tanrı O'nun içinde olmasaydı, görmemi sağlayamayacağına inanıyorum.
I believe if God was not in Him He would not have been able to make me see.
Eğer orda olmasaydım ve o su kanalı olmasaydı, üstesinden gelirdi.
If I hadn't been there... Were it not for that ditch, he'd have made it.
Ya, eğer biz Zira ve ben burda olmasaydık, o o hala burada olacaktı, iki arkadaşıyla birlikte Zaius müzesi büyük salonunda, doldurulmuş bir örnek olarak.
Why, if it had not been for Zira here, he.. he would still be here, a stuffed specimen in the great hall of the Zaius Museum, with his two friends.
Eğer o senin kızılderili olmasaydı...
If it hadn't been for that Indian of yours...
Ve eğer sen o kadar budala olmasaydın... bu haberi senin kendi güvenliğin için bizim yaydığımızı anlardın.
And if you weren't so dumb, you would've realized... that we planted that news story for your own protection.
İki saat o olmadan idare ederdim ama eğer tüm dile hakim olmasaydım birçok önemli vurguyu kaçırdığımı hissederdim.
I just feel that I'd missed a lot of important emphases if I didn't, uh, have access to the whole language, you know?
Eğer o isim olmasaydı şu anda bu halde olmazdım
Had it not been for that name I wouldn'tbe in my present state
" Eğer o haklar yeterli olmasaydı, maddi haklarıda olduğu söylenirdi.
" And if that wasn't enough, they were told they had material rights too.
Eğer ortada o polis olmasaydı, sana devam etmeni söylerdim.
If it wasn't for that cop, I'd tell you to go ahead.
Eğer sıcak bir takipte olmasaydım, o sefil herifi ve Sukiyaki bisikletini yolun ters tarafını kullanmaktan kodese tıkardım.
If I wasn't in high pursuit, I'd have that bum and his Sukiyaki bicycle... in the clink, for driving on the wrong side of the road.
Eğer o çatı olmasaydı Bugün burada olamazdım.
It was in Nice, and it was above a studio. If not for that casing, I wouldn't be here today!
Eğer benim sevgili babam vasiyetine o garip şartı koymuş olmasaydı bu kötü durumda olmazdın.
Well, if it hadn't been for dear old Dad and his strange clause in the will, you would never have been in this predicament.
- Eğer o kadar güzel olmasaydı.
- lf she just weren't so damn gorgeous.
- Yine de eğer o olmasaydı...
Although, if it wasn't for him...
eğer öyleyse 172
eğer o 55
eğer öyle olsaydı 20
eğer ölürsem 16
eğer olursa 24
eğer olmazsa 16
eğer olsaydı 17
eğer öyle diyorsan 21
eğer ölürsen 18
eğer ölürse 18
eğer o 55
eğer öyle olsaydı 20
eğer ölürsem 16
eğer olursa 24
eğer olmazsa 16
eğer olsaydı 17
eğer öyle diyorsan 21
eğer ölürsen 18
eğer ölürse 18
o olmasaydı 39
eğer istersen 206
eğer sen 63
eğer beni seviyorsan 30
eğer istiyorsan 65
eğer istemiyorsan 31
eğer bir şey olursa 28
eğer bilseydim 25
eğer izin verirsen 26
eğer yanılmıyorsam 39
eğer istersen 206
eğer sen 63
eğer beni seviyorsan 30
eğer istiyorsan 65
eğer istemiyorsan 31
eğer bir şey olursa 28
eğer bilseydim 25
eğer izin verirsen 26
eğer yanılmıyorsam 39