English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Türkçe → İngilizce / [ I ] / Inan bana

Inan bana Çeviri İngilizce

18,481 parallel translation
arkadaşım, inan bana.
My friend, believe me.
Ve inan bana, bu kazanamayacağım bir savaş.
And believe me, that is a fight you cannot win.
- En iyilerin bile başına geliyor, inan bana.
Well, it happens to the best, I promise.
Ama inan bana, bu seçimi ben yapmadım.
But trust me, I didn't choose it.
- Bebeğim inan bana.
- Baby, believe me.
Ve inan bana Lagertha, çocuğunu koruyamaz.
And believe me, Lagertha can't protect your son.
Senin getirdiğin orduya katılacağız ve inan bana kolayca Konsey'i ve yalakalarını alt edeceğiz.
We will join with the army you have brought and easily, believe me, overcome the council and their lickspits.
Onun ilgilenmesini sen de istersin, inan bana.
You're gonna want him on this. Just trust me on that.
İnan bana, Ölümlü Kupa'yı geri almadaki tek şansımız anılarını bulmak. Clary.
Clary...
İnan bana Alec'i öldürmek istediğim anların sayısı o kadar çok ki.
And believe me, there have been many times where I wanted to kill Alec.
İnan bana, hiçbir yere gitmem.
Believe me, I'm not going anywhere.
- Eğer bu doğruysa gerçekten etkilendim. İnan bana daha değil.
If that were true, I would actually be impressed.
İnan bana, en az senin kadar bu durumdan hoşlanmıyorum.
Trust me, I don't like being a part of this any more than you do.
Bana anlattı, düşündüm ve o zamandan beri inanılmaz şeyler oldu.
He explained it to me and I figured it out, and it's been unbelievable since.
İnanın bana, bu hiç ucuz olmadı.
And believe me, it wasn't cheap.
İnan bana, burada bir şeyleri değiştirebilmenin yolu olsaydı eğer senin burada kalıp, savaşmanı çok isterdim.
Trust me, if there was any way of changing things here, I'd urge you to stay and fight.
- Arttıracak, inanın bana.
- It will, I promise.
İnanın bana, bu Punisher meselesi ne kadar çabuk ortadan kalkarsa o kadar iyi.
Believe me, the sooner this Punisher mess is off our plate, the better.
İnanın bana, ofisinizle iş birliği yapmaktan çok istediğim bir şey yok.
Trust me, there's nothing I'd rather do more than cooperate with your office.
Bana inanıyor musun şimdi?
You believe me now?
Ve inanın bana her gün tanrıya sadece kolumu kaybettiğim için şükrediyorum.
And believe me when I tell you, I thank God every day that I only lost my arm.
Tüm hikâyeyi anlatacak zamanımız olmadığını söylediğimde lütfen inanın bana ama buradaki asıl önemli şey bir an önce Vandal Savage'a yaklaşmak zorunda olmamız.
Believe me when I tell you it would take about that much time for us to tell the whole story. But the most important thing is that we get as close to Vandal Savage as possible.
İnan bana Bay Snart, unutmayı denedim.
Believe me, Mr. Snart, I've tried.
İnan derim Raymond çünkü bana gerçeği gösterdiler.
Well, you should, Raymond... because they showed me your death.
İnan bana, Dan oturup bir şeyler içeceğim arkadaşlarımın arasında yok.
Well, trust me, Dan is not on my list of drinking buddies. Ah.
İnan bana Lucifer, peşinde dolaşmaktan zevk almıyorum.
I assure you, Lucifer, I take no pleasure in following you around.
İnan bana.
I promise you, I...
İnan bana tatlım, bir şey yapsan iyi olur. Gençleştiğin yok sonuçta. Gerçi ben nereden bileceğim ki?
Well, trust me, honey, you better do something,'cause you're not getting any younger.
- İnan bana göze alacağın bir kavga değil bu.
- Trust me, you don't want to pick that fight.
İnan bana, ben de anlayamıyorum.
Believe me, I don't understand this either.
İnan bana, o iyidir.
I promise you, he is cool.
İnan bana Gene, vizyoner değil tamam mı?
Trust me, Gene, he's not, okay?
İnanın bana, ben Barry'yim.
Please believe me, I'm Barry.
İnan bana ıstemıyordum.
Oh, believe me, I didn't want to.
Bu benden çok sizin için önemli. İnanın bana.
This is more important for you than it is for me, trust me.
İnan bana.
Believe me.
İnan bana kaybetmeyeceğim.
Trust me, I won't.
Ben de biliyorum. İnanın bana.
Believe me.
İnan bana, senin üstüne bahis koyan biri olsaydım, para kaybedecektim.
If I was a betting man, and believe me, I am, I would've lost money on you.
İnan bana bu hoşuma giderdi.
I would love to, believe me.
Benim için çalışarak geçirdiğim bir tatil gibiydi. İnan bana.
It's a busman's holiday for me.
- İnan bana, daha leş şeyler yemişliğim var.
Oh, trust me, I've eaten worse.
İnan bana biliyorum ama aynı temelde aynı amaca döndük sanmıştım, ona Holly'le ilgili ettiğim yardımdan sonra.
Trust me, I know it, but I thought at a base level we were back on point, I mean, after I helped him with Holly.
Bu artık bana inanıyorsun demek mi?
So does that mean that you now believe me?
İnan bana, Jamie.
Believe it, Jamie.
- İnan bana.
- Believe me.
Bana inanıyor musun?
Do you believe me?
İnan bana.
Trust me.
... inan bana, cinayeti işleyen hakkında bir şey öğrenirsem sana söylerim. Bu cinayet falan değil.
That is not crime.
İnan bana böyle bir şey vuku bulursa sıkıntıya girecek tek kişi sen olursun.
Trust me, if that happens,
İnan bana, çocuklar için olmasaydı bu, o orospuyu merdivenlerden yuvarlardım.
Trust me, if it wasn't for them kids, I'd throw the bitch down the stairs.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]