Yukarı çık Çeviri İngilizce
4,861 parallel translation
O da yukarı çıkıp yangını söndürdü.
She went up and extinguished the fire.
Masaj yaptırmak için yukarı çıkıyorum.
I'm going upstairs for a massage.
Yukarı çıkıp da üstünü değiştirmelisin.
Well, you should get upstairs and get changed.
Yukarı çıkıp yine yatağı sarsmayı ister misin?
You want to go upstairs... and break a headboard again?
Ben yukarı çıkıp telefonumu getireyim.
I'll run upstairs and grab my cell.
Sen yukarı çık, ben de filmden önce gelirim tamam mı? Tamam.
Look, you go upstairs and I will be up there before the movie, okay?
Ofiste çok gerildim, yukarı çıkıp sizi göreyim dedim.
I wanted to come up and see you guys.
- Son gördüğümde seni beklemek için yukarı çıkıyordu.
Last I saw her, she was headed up to wait for you.
Yukarı çık.
Upstairs.
Sayın Domuz, kapıları hazırla Sayın Kaplan, yukarı çıkın mahsuru yoksa.
Mr. Pig, prep the doors. Mr. Tiger, head upstairs, if you please.
Bence ben yukarı çıkıp keskin nişancının yerini tespit etmeye çalışayım.
I'm thinking maybe I should get up high, try and locate their sniper.
Jack'i görmek için yukarı çıkıyordum ama biliyorsun hala CEO benim, ve sana söylemek istediğim iki şey var.
I'm on my way up to see Jack, but as long as I'm still CEO, I want to say two things.
Adamlarımız yukarı çıkıp izlerler.
Our guys go up and watch.
Baba yukarı çık, yukarı çık!
Dad, come up, come up!
Hadi yukarı çık Kira, canım.
Go on upstairs, Kira, love.
Olivia, neden yukarı çıkıp programını seyretmeye devam etmiyorsun?
Olivia, why don't you go upstairs and finish watching your show?
Yukarı çıkıp iyi geceler öpücüğü vermeni istiyor.
She wants you to go up there and kiss her good night.
Ee, yukarı çık da temizle hadi.
Uh, go upstairs and clean it.
Yukarı çıkıp oynayın!
Go upstairs and play!
Hemen yukarı çıkıp geliyorum.
I have to run upstairs for a sec.
Yukarı çıkıp ilgileneyim.
I got to head up there and take care of that.
Biraz yukarı çıkın.
Halfway up,
Yukarı çıkıp onu bulacağım. Sadece...
I'll just go up, I'll find him, I'll...
Ben yukarı çıkıyorum.
I'm going up.
- Yukarı çıkıyorum.
- I'm going up.
Yukarı çık.
Go upstairs.
Yukarı çıkıyorum.
I'll head up.
Rocco, yukarı çık.
Rocco, go upstairs.
Birimiz garaja sızıyor yukarı çıkıyor içeri giriyor ve Monroe'yu konuşmaya zorluyor.
So one of us nips in the garage, goes up, breaks in and forces Monroe to buzz the rest up.
Danny, bize beş dakika ver sonra yukarı çık, tamam?
Danny, give us five minutes and then come up, yes?
Ama asansörde birlikte yukarı çıktık, ve bana hiçbir şey söylemedi.
But I rode up in the elevator with her, and she didn't say anything.
Yukarı çıkın, hadi.
Right, get upstairs now.
Tamam, şimdi yukarı çıkıp misafirlerine hiçbir şey yokmuş gibi davran.
- Okay. You need to go up there and just play hostess like nothing's wrong.
- Ben yukarı çıkıyorum.
- I'm going down.
Yukarı çıkın dolaba girin.
Get your stuff and go upstairs.
Aslına bakarsan yukarı çıkıp Tommy'yi hemen arayabilirsin.
As a matter of fact, you can go upstairs and call Tommy, right now.
Yukarı çıkıyoruz.
We're going up.
Amerika ayağı, her ülkeyi, giriş çıkışlarıyla birlikte sayarsak aşağı yukarı beş ay sürer.
Um, you know, U.S. leg, all told, in and out, probably about five months.
Kılıcını yukarıda tut.
Keep your blade up.
Şimdi yukarıya çıkıp patronlarla kontrol etmeliyim.
I just got to run it up the flagpole, check with the bosses.
İlk vücuda çalışıyorsun sonra yukarılara çıkıyorsun.
You go to the body, then you move upstairs.
Çıkış yukarıda.
Up there. The way out.
Yukarı mı çıkıyorsun? - Evet.
Oh, you-you're gonna go upstairs?
Üst dudak ise yukarı kalkma eğilimindeydi. Böylece ön dişlerden köpek dişlerine kadar uzanan bölge açığa çıkıyor ve sonuç olarak zevkten ziyade acıya neden oluyordu.
The upper lip, meanwhile, tended to retract, revealing an exposed area from the front teeth to the canines, ultimately creating more pain than pleasure.
Yukarı çıkıyoruz.
♪ We're on our way up.
Hadi yukarı çık.
Come on up here.
Eller yukarıda yavaşça çıkın.
Come out slowly with your hands up.
Yukarı çıkıyorum.
Going up?
Sığınaklarından çıkıp yukarıda yemek arayacaklar.
They must leave their sanctuary and find food in the tangled world above.
Yukarılardakiler gelip doydukça... aşağıdakilere de ziyafet çıkıyor.
It's a magnet for the creatures of the canopy, and they, in turn, as they feed, create a bonanza for those on the ground below.
Yukarı, bir üst kata çıkıp onları bulmalıyız.
We're gonna go up to the next floor and we're going to find them.
yukarı çıkıyor 29
yukarı çıkmak ister misin 16
yukarı çıkın 57
yukarı çıkıyorum 38
yukarı çıkalım 45
yukarı çıkıyoruz 22
yukarı çıkıp 23
çıkış 38
çıktı 108
çıkıyor 42
yukarı çıkmak ister misin 16
yukarı çıkın 57
yukarı çıkıyorum 38
yukarı çıkalım 45
yukarı çıkıyoruz 22
yukarı çıkıp 23
çıkış 38
çıktı 108
çıkıyor 42
çık dışarı 1147
çıkar 159
çıkın 334
çıktım 33
çikolatalı 25
çıkarın 68
çıkart 35
çıkacağım 19
çıkalım 82
çıkmak 16
çıkar 159
çıkın 334
çıktım 33
çikolatalı 25
çıkarın 68
çıkart 35
çıkacağım 19
çıkalım 82
çıkmak 16
çıkıyorum 133
çıkıyorsun 19
çıkardım 26
çikolata 110
çıkartın 17
çıktın 19
çıkmadı 21
çıkacak 23
çıkaramıyorum 22
çıkarın beni 132
çıkıyorsun 19
çıkardım 26
çikolata 110
çıkartın 17
çıktın 19
çıkmadı 21
çıkacak 23
çıkaramıyorum 22
çıkarın beni 132
çıkmıyor 19
çıkar beni 102
çıkabilir miyim 18
çıkabilirsin 85
çıkıyorlar 21
çıkar ağzındaki baklayı 23
çıkar onları 25
çıkar şunu 136
çıkar beni 102
çıkabilir miyim 18
çıkabilirsin 85
çıkıyorlar 21
çıkar ağzındaki baklayı 23
çıkar onları 25
çıkar şunu 136