Çıkın dışarı Çeviri İngilizce
4,625 parallel translation
Pekâlâ, çıkın dışarıya keyfinize bakın ve hep birlikte bu şovun gerçekleşmesini sağlayalım!
So get out there, enjoy yourselves and let's make this show happen, people! Come on!
Çıkın dışarı!
Get the fuck out!
- Çıkın dışarı!
- Get out!
Çıkın dışarı!
Get out! Come on!
Çabuk çıkın dışarı!
Get out now!
- Çıkın dışarı o zaman.
- Come out, then.
Çıkın dışarı hemen.
Get out of here now.
Çıkın dışarı!
Get out!
Çıkın dışarı!
Clear it out!
Ya orada canlı biri olsaydı ve biz de dışarıda koca kıçımızın üzerinde oturuyor olsaydık?
What if someone had been alive in there? And we'd just stayed outside on our fat asses?
Hey, aç mısın? Neden dışarı çıkıp kutlama yapmıyoruz?
Hey, you hungry?
Dışarı çıkınca Joel'in odasından bir öğrencinin öfkeyle çıktığını gördüm.
When I looked outside, I saw a student storming out of Joel's office.
Pek sık dışarı çıkmıyoruz... o yüzden işin bu kısmını çok görmüyoruz.
We don't come out that often so we don't really see, Iike, this sort of side of it that often.
Dışarıdan bakıldığında, kendi kıçını kurtarmaya çalışmışsın gibi görünüyor.
You understand that this looks a lot like ass covering, right?
Dışarı çıkın.
Clear out.
Dışarı çıkın!
Get out!
Belki yakın zamanda dışarı çıkıp Maryann'le oynayabilirim.
Maybe soon I can go out to play with Maryann.
- Dışarı çıkın.
Get out.
Gidin! Dışarı çıkın!
Get out!
Ortalık durulunca dışarıya çıkarsın.
When this matter calms down, yöu can come out.
Dışarı çıkıp hayatını tehlikeye atmak için öyle bir yanıp tutuştun ki ilaç alıp bir de yalan söyledin, öyle mi?
You are so fired up to get out there and put your life on the line that you'd take drugs and lie about it just to do it.
Dışarı çıkın.
Leave us.
Böylece, beyaz güneş gözlüğü ve Dane aşçı cd'leri patlak verdi çünkü sen ve ben yarın gece şeylerle birlikte azgınca dışarı çıkıyoruz- -
So, break out the white sunglasses and the Dane cook cds because you and I are going out raging tomorrow night with- -
- Dışarı çıkın.
- Move out.
Geçen gün dışarı çıkıp el sıkıştığınızda bir şey dikkatimi çekti.
You made a point of stepping out to shake hands the other day.
Max, belki de daha sık dışarı çıkmalısın.
Max, maybe you just need to get out more. Right.
Ayrıca kalabalık yüzünden dışarı çıkamıyorsunuz diye size o kiraz çiçeği dalını getirdim.
And I brought you some cherry blossoms because you can't go out with that crowd outside.
Sevgilim Mercy dışarı çıkıyor da. Belki şu yaptığın pastadan yapabilirsin demiştim.
It's just that my girl, Mercy, is getting out, and I was thinking maybe you could make that cake that you do.
" Mercy, dışarı çıkıyorsun. Yani kimse oturup somurtmasın.
" Mercy, you gettin'out, so there's no need to sit around and pout
- Kızın dışarı çıkmaktaki şansını elinden alamazsın.
You can't take away that girl's shot at getting out. I don't know what you're talking about.
Dışarı çıkıp özel bir şeyler yaptın mı?
Oh, and did you go out and do something special?
Dışarı çıkıp yüzlerce yıllık ağaçların altında defalarca dolaşsak da... Göğe çevirip yüzümüzü, çiçeklerin arasında defalarca uzansak da.
again and again the two of us walk out together under the ancient trees, lie down again and again among the flowers, face to face with the sky.
Çıkın dışarı.
Get out.
Lütfen dışarıya çıkın, buna izin yok.
Please go out, it's not allowed.
Dışarı çıktığından bir grup bayana rastlayacak olursan ilk olarak vasat olan kıza asılacaksın Billy.
God. When you're out and about, and you see a group of young ladies, always hit on the ugly girl first, Billy.
Herhangi biriniz Tanrı'ya inanmaktan vazgeçseydi, size şunu sorardım yarın dışarı çıkıp komşunuzu öldürür müydünüz?
Well if any of you stopped believing in God I would ask you, would you go out tomorrow and murder your neighbour?
Kesinlikle heyecan verici.... ve dışarı çıkıp içinizden geleni yapmanız ve savunduklarınızdan vaz geçmemeniz için insanları yeniden coşturuyor.
Woman : it's definitely exciting. It's definitely exciting and it re-enthuses you to go out and do your thing and stick to your guns.
Bunu içince dışarı çıkıp bahçede koca bir delik yaracaksın.
You drink this, then you're gonna go out and dig a hole in the yard.
- Dışarı çıkın!
- Get out!
Özür dilerim, bu beyaz kadının "sigara almaya dışarıya çıkıyorum" deme şekli mi?
Sorry. Is that the white lady's way of saying, "I'm going out to get cigarettes"?
Orada bir yangın çıkışı var, Dışarıdan görmüştüm.
There was a fire escape, I saw it from the outside.
Derhal dışarı çıkın!
Get out now.
Elleriniz havada sakince dışarı çıkın.
Come out peacefully with your hands in the air.
Yavaşça dışarı çıkın.
Come out quietly.
Dışarı çıkıp nerede saklandığınızı gösterenin canı bağışlanacak.
Just come forward, Show me where you're hiding, And you'll be spared.
Eğer dışarı çıkarsanız, seninle bir anlaşma yapacağım ve sen ve kızlarının güvenliğini sağlayacağım.
I'll make you an agreement and promise for your safety and that of your girls, if you come out.
Dışarı çıkını!
Get your asses out there!
Dışarı çıkın.
Get out.
Eğer iki çıkış yolu bulursak ayrılacağız ve birimizin dışarı çıkma şansını ikiye katlamış olacağız.
If it looks like there's two ways, we split up and double our chances that one of us makes it out.
Bayanlar, ben Bay Donovan ile konuşurken dışarı çıkın.
Hey, ladies, step outside while I talk to Mr. Donovan.
Dışarıya çıkın!
Get out!
dışarı 1436
dışarıda 424
dışarıya 59
dışarıdayım 29
dışarı çık 478
dışarı çıkıyorum 69
dışarı çıkalım 87
dışarı çıkacağım 19
dışarı gel 90
dışarıdaydım 29
dışarıda 424
dışarıya 59
dışarıdayım 29
dışarı çık 478
dışarı çıkıyorum 69
dışarı çıkalım 87
dışarı çıkacağım 19
dışarı gel 90
dışarıdaydım 29
dışarı çıktı 86
dışarı çıkma 37
dışarısı çok soğuk 29
dışarıda bekleyin 38
dışarıdalar 31
dışarı mı 28
dışarıda mı 50
dışarı çıkarın 30
dışarı çıkmak istiyorum 32
dışarı bak 28
dışarı çıkma 37
dışarısı çok soğuk 29
dışarıda bekleyin 38
dışarıdalar 31
dışarı mı 28
dışarıda mı 50
dışarı çıkarın 30
dışarı çıkmak istiyorum 32
dışarı bak 28