Anlıyorsunuz ya Çeviri İspanyolca
132 parallel translation
Anlıyorsunuz ya, kulak vermedim. Ama biri diğerinden bir şey yapmasını istiyor gibi geldi. Ama kimin kimden neyi istediğini anlayamadım.
Tampoco lo intenté, pero me pareció que uno de ellos deseaba que el otro hiciera algo, pero no sabría decir cuál de los dos.
Anlıyorsunuz ya, böyle bir şey ilk defa yaşanmıyor.
Verá usted, no es la primera vez que ocurre algo como esto.
Anlıyorsunuz ya kızlar, birinizin kocasıyla kaçıyorum.
Verán, chicas, huí con uno de sus maridos.
Anlıyorsunuz ya, sizden bize her hangi bir zarar gelirse bu durum önemli bir uluslararası hadise haline gelir.
Así que si nos ocurriera algo por su culpa, ello constituiría un grave incidente diplomático.
Anlıyorsunuz ya?
¿ Os dais cuenta?
İhtiyar Chisholm'a yardım için burada değildim ne yazık ki. Ama anlıyorsunuz ya... İş icabı sınıra gitmem gerekiyordu.
Qué pena no haber estado aquí para ayudar a Chisholm, pero estaba en la frontera por trabajo.
Ama büyükelçi geldi, anlıyorsunuz ya.
Ha llegado el embajador, ¿ me comprende?
Neyse..., adam eve gelmiş, anlıyorsunuz ya, karısıyla en iyi arkadaşı birlikteymiş.
El tipo llega a casa y encuentra a su mujer con su mejor amigo.
Anlıyorsunuz ya, yaşamımın döngüsü bu oldu daha ben küçücük bir...
Verá, ha sido el patrón de mi vida desde que era...
Bu rakam çok sayılmaz, anlıyorsunuz ya?
No es demasiado.
Takındıkları bu tavrı anlıyorsunuz ya...
Vea... la clase de actitud que tenían.
Anlıyorsunuz ya, insanlar bayrak törenine isteksizce iştirak ettiler.
Verá, la gente asistió a alza de los colores con reluctancia.
Çekingen. Anlıyorsunuz ya?
Retirado. ¿ Ves?
Burada işler farklı yürür. Anlıyorsunuz ya?
Sí, pero aquí no es como en Venecia, ¿ entendéis?
Durumu anlıyorsunuz ya.
¿ Entiende la situación?
Olaylara dinsel açıdan bakar ne demek istediğimi anlıyorsunuz ya.
Ella entiende las cosas bíblicamente... si es que usted me entiende.
Anlıyorsunuz ya arada fark vardı artık.
Ya sabe, eso marcó una diferencia.
Anlıyorsunuz ya, Bay Dorsett, ben sadece onun konuşması için bazı kayıp parçaları birleştirmeye çalışıyorum.
Usted entiende, Sr. Dorsett, solo quiero... atar unos cabos sueltos, por así decirlo.
Işte, anlıyorsunuz ya, annesine bu yüzden anlatamadım.
Entiende por qué no he podido decírselo a su madre.
Şey... ne dediğimi anlıyorsunuz ya?
Usted me entiende, ¿ verdad?
Anlıyorsunuz ya, bu anlaşmamızın bir parçası.
Verá, es parte de nuestro acuerdo.
Anlıyorsunuz ya!
¿ Lo ve?
Anlıyorsunuz ya?
Lo siento, comprenda usted.
Ama kardeşçe, anlıyorsunuz ya.
Pero de una manera fraternal, usted entiende.
Las Vegas'a çok yakınız anlıyorsunuz ya.
Estamos tan cerca de Las Vegas...
Anlıyorsunuz ya, belki yanlış bir pozitif sonuç elde ederiz.
A ver si obtenemos un falso positivo.
Anlıyorsunuz ya?
¿ Comprende?
Anlıyorsunuz ya ikimiz de bize soru sorulduğunda cevaplamaya hazır ve istekli olmalıyız.
Entienda, debemos responder cuando se dice nuestro nombre. ¿ Sabe?
Anlıyorsunuz ya, Hopper'ın geri gelmesi benim hatam.
Así que por mi culpa, va a volver Hopper.
Anlıyorsunuz ya, herifle ilk anlaşmayı yaptığımız günden itibaren kuş her gün gelir.
Veréis, desde que empecé a hacerle encargos, manda un pájaro a diario.
Anlıyorsunuz ya, o saatte evdeydi.
Así que, ya ve, estaba en casa.
Onunla karşılaştım, yıldırım gibiydi. Anlıyorsunuz ya?
Cuando conocí a mi esposo fue un fogonazo.
O halde ziyaretimin nedenini anlıyorsunuz.
Entonces ya sabe a qué vengo.
Ne demek istediğimi anlıyorsunuz ya?
¿ Entiende lo que digo?
Anlıyorsunuz işte.
- Ya me entiende. - Buenas noches.
- Anlıyorsunuz değil mi?
Ya me comprende. Sí, claro.
Demek istediğimi anlıyorsunuz.
Ya sabe de qué hablo.
- Niye vermediğimi anlıyorsunuz şüphesiz.
Tu ya sabes por qué.
Ne dediğimi anlıyorsunuz.
Ya sabe a lo que me refiero.
Anlıyorsunuz... siz... beliniz hiç yokken.
Ya sabe, cuando no se tiene cintura.
Ne demek istediğimi anlıyorsunuz.
- Ya sabe a lo que me refiero.
Anlıyorsunuz ya?
Supongo que lo entiende.
Ne demek istediğimi anlıyorsunuz.
Digo, ya saben a qué me refiero.
Anlıyorum. Yaşamak için ne iş yapıyorsunuz, Bay Fletch?
Ya veo. ¿ Que hace para vivir, Sr. Fletch?
Anlıyorum. Shirley McLain'in rekorunu kırmaya çalışıyorsunuz.
Ya veo- - esta tratando de romper el record de Shirley Mclain.
Bir cumartesi gecesi dışarıya çıktığınızda yanınıza sadece bir muşta almanız yeterliydi ya da küçük bir odun parçası veya boru, anlıyorsunuz değil mi.
Lo único que encontraba un sábado en la noche era a un tipo con navajas, nada más. Y a veces con un trozo de madera, un pedazo tubería, ya sabes lo que quiero decir.
- Bunu da anlıyorsunuz?
- Ya se habrá percatado.
Şey, anlıyorsunuz ya...
Pues, yo...
Mesela, halı döşeyebilirdik, ne demek istediğimi anlıyorsunuz değil mi?
Podríamos alfombrar el suelo, usted ya me entiende.
Ben, ben sadece annesiyim, anlıyorsunuz ve gerisini de hiç normal olmadı.
Yo.. soy sólo como su mamá. Ya sabe. Por lo demás...
Yine de, küçük kızlarla ilgilenmek, anlıyorsunuz...
Ya comprende... interesarse por las niñas. ¿ Se da cuenta?