Yarın Çeviri İspanyolca
105,461 parallel translation
- Belki yarın.
Se lo deberías pedir a ella. Quizás mañana.
- Yarın ne yapıyorsun?
¿ Qué vas a hacer mañana?
Yarın avukatla randevum var.
Tengo una cita con un abogado mañana.
- Yarın görüşürüz Miller. - Peki.
- Nos vemos mañana, Miller.
Yarın görüşürüz.
- Bien. Hasta mañana.
Dunholm'ı yarın erkenden kuşatabiliriz.
Podemos sitiar Dunholm tan pronto como mañana.
- Yarın gidiyoruz.
- Nos iremos mañana.
Yarın benim ulağım olacaksın.
Mañana serás mi mensajero.
Yarın büyük kimya laboratuvarı günü.
Mañana tengo laboratorio de Química.
Bugün veya yarın olmayabilir. Veya ertesi gün. Çünkü Wendy Williams biletim var.
Tal vez no hoy ni mañana, ni pasado mañana porque tengo boletos para Wendy Williams, pero con Gordy como mi testigo serás mío.
Yarın 15 kişi iş başı yapıyor ve onlarla konuşmak istemiyorum. Asla.
Quince empleados empiezan mañana y no quiero hablarles... nunca.
Sunny'yi yarın akşamki sahnemizden sonra bırakacağım.
Soltaré a Sunny después de la función de mañana.
Yorucu bir akşam geçirdik ve yarın da zorlu bir gün olacak.
Fue una noche larga, y mañana tenemos un día muy ocupado.
Yarın yapacak yığınla işimiz ve binmemiz gereken bir gemimiz var.
Mañana tenemos un millón de cosas que hacer y un barco que tomar.
Yarın devam ederiz.
Mañana te daré más.
Gary Dwyer, Dışişleri Bakanlığı'na dönmek için yarın Aaron'la görüşecek, o var.
Gary Dwyer verá a Aaron mañana para volver como Secretario de Estado.
Yarın okula gitmesinler.
Que no vayan a la escuela mañana.
Yarın gün sonunda sermayelerim geri alabileceklerini söyle.
Diles que les devolveremos su capital mañana.
Yarın resmi bir duyuru olacak.
Mañana habrá un anuncio oficial.
Yarın çekim var.
Grabamos mañana.
Yarına kadar bekleyemeyecek kadar acil neye ihtiyacın var?
¿ Qué necesitas tanto que no puedes esperar a mañana?
Binlerce insan yarın kırmızı, beyaz ve mavi giyerek dışarı çıkacak.
Miles de personas van a estar afuera mañana llevando el rojo, el blanco y el azul. Van a ser objetivos gigantes para esta cosa.
- Onu yarın konuşalım.
Hablaremos de ello mañana.
Yarın normal düzende devam.
Mañana seguiremos con el horario normal.
Yarın görüşürüz.
Mañana te veo.
Yarın iki buçuk.
Mañana a las 14 : 30.
Martin Bakım Onarım. Yarın iki buçuk.
"Mantenimiento y Reparaciones Martin"... mañana a las 14 : 30.
O yarının konusu avukat hanım!
Esa es una charla para mañana, abogada.
"Sınırlı bir süre için, reklamınızı bugün çekip yarın yayınlayacağız."
Por un tiempo limitado, rodaremos su comercial hoy y lo emitiremos mañana.
Sınırlı bir süre için, reklamınızı bugün çekip yarın yayınlayacağız.
Por un tiempo limitado, rodaremos su comercial hoy y lo emitiremos mañana.
Kesinlikle. Yarın öğleden sonra yayında olacak.
Desde luego, estará al aire mañana por la tarde.
Reklamını yarın yayınlayabilirim.
Lo puedo tener al aire mañana.
Yarın diyorum!
Mañana.
Oyunu, yarın akşam açılış yapıyor.
Estrena su obra mañana por la noche.
Ama yarın çekilecek bir sahnem var.
Pero mañana grabo una escena.
Meteoroloji uzmanları yarımadanın üstünde gözlemlenen spiral bulutların sebebini tartışıyorlar.
Los meteorólogos están debatiendo la causa... de las nubes en espiral... observadas por primera vez en toda la península.
Gece yarısı Lucas'ın taksisini boş, kilitli, farları kapalı şekilde park yerinde görmüş.
Dijo que vio el coche de Lucas, vacío, cerrado, luces apagadas en el aparcamiento a medianoche.
Yarısını geçmiştim ki bir ses duyduğumu sandım.
Estaba justo a la mitad del camino, cuando creí escuchar algo.
Zamanımın yarısı sana yetişmekle geçiyor.
Solo te pillo la mitad de las veces.
"Kaliforniya'da Memeler" in kazancının yarısı Titus'ın.
Le debes la mitad de las ganancias por "Bubis en California".
Yarısını alır.
Le daré la mitad...
Axe Capital'a normalin yarısı kadar odaklansan bile işinde benden daha iyi olacağını biliyorsun çünkü.
Sabes que, aun dedicando la mitad del tiempo a Axe Capital, lo harías mejor que yo. Y es cierto.
- Yarım bıraktın.
- No, la mitad.
Yarım asra yakın birbirlerinden nefret ettiler ve biz de bu yönlerine bayıldık.
Se odiaron durante casi medio siglo, y nosotros las quisimos por ello.
Sakın kimseye söyleme. Crawfish'e karşı yumuşadığımı öğrenirlerse sohbet programı tekliflerinin yarısı kesilir.
Se me acabaría el tema para aparecer en la tele si alguien cree que me he ablandado con Crápula.
Yani avukatlık yapmasan bile bir avukatlık bürosunun yarı masrafını mı ödeyeceksin?
¿ Seguirás pagando media oficina aunque no estés ejerciendo el derecho?
Yarım bıraktığım için kusura bakmayın.
Siento la espera.
Bunların yarısı silahlıdır.
La mitad de esa gente debe estar muy apurada.
Bu sefer bombanın ilk yarıda patlayacağını duydum.
He oído que esta empieza en el primero.
Bu başarının yarısı sana ait.
La mitad del éxito te pertenece.
Kendi repliklerimin yarısını benim yazmamı istiyor.
Quiere volver a escribir la mitad de mis malditas líneas.
yarın görüşürüz 752
yarına 24
yarın ararım 21
yarın gel 39
yarın akşam 77
yarın konuşuruz 62
yarın sabah 8 21
yarın öğleden sonra 16
yarın görüşmek üzere 36
yarına kadar 33
yarına 24
yarın ararım 21
yarın gel 39
yarın akşam 77
yarın konuşuruz 62
yarın sabah 8 21
yarın öğleden sonra 16
yarın görüşmek üzere 36
yarına kadar 33
yarın sabah görüşürüz 30
yarın sabah 190
yarın gidiyorum 39
yarın gece 101
yarın pazar 33
yarından sonra 30
yarın olmaz 23
yarın ne yapıyorsun 17
yarın mı 170
yarın gelin 16
yarın sabah 190
yarın gidiyorum 39
yarın gece 101
yarın pazar 33
yarından sonra 30
yarın olmaz 23
yarın ne yapıyorsun 17
yarın mı 170
yarın gelin 16