English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Türkçe → İspanyolca / [ B ] / Beyaz adam

Beyaz adam Çeviri İspanyolca

2,179 parallel translation
Camimdeki tek beyaz adam olmaktan bıktım.
Estoy cansado de ser el único blanco de mi equipo.
Chicano ve bir beyaz adam, ikisi de 40'larında zorcu.
Chicano y un tipo blanco, ambos de unos 40, duros.
Sıkıcı beyaz adam.
Un tipo blanco aburrido. ¿ De acuerdo?
Uzak bölgelerdeki bu klanlar hiç beyaz adam görmemişlerdir.
Los clanes en estas áreas nunca han visto una persona blanca.
Bir çeşit pisliğe bulaştığını söyledi, Ben ortaya çıktığımda, Dipak'ı vuran beyaz adam kaçtı.
Dijo que había mierda dando vueltas... pero cuando le mostré, un blanco se estaba yendo y Dipak fue baleado.
Kaçan beyaz adam.
El blanco que se estaba yendo.
Beyaz adam ve siyah kızına hizmet veren bir lokanta.
¿ El mismo que va a atender al hombre blanco y a su hija de color?
Beyaz adam ve zenci kız mı?
¿ Un hombre blanco y una mujer negra?
Amerikalı beyaz adam eşlerinizin ve kızlarınızın ırzına geçiyor.
El hombre blanco estadounidense viola a sus esposas y a sus hijas.
Beyaz adam!
¡ Hombre blanco!
Beyaz adamın çalışma odasına beni nasıl getirirsin?
¡ Cómo pudiste traerme a la guarida de los hombres de blanco!
Beyaz adam, Süpermen olduğum hatıralarımı sildi ve bana tuhaf haplar verdi.
Los hombres blancos borraron mis recuerdos como superman... y me dieron unas extrañas pastillas.
Ve bu beyaz adam geldi ve bana, "Sam, çık dışarı dedi."
Y entra un hombre blanco y dice : "Sam, sal de aquí".
Bir beyaz adam arıyoruz.
Buscamos a un hombre blanco.
Bir grup ölü beyaz adam tarafından beynimin yıkanması için mi?
¿ Y que me lavaran el cerebro los hombres blancos muertos?
Neden şu yaşlı beyaz adam burada kalıyor?
¿ Por qué se queda ese viejo blanco aquí?
Genç beyaz adam ve zenci çocuğu mu?
¿ Hombre joven blanco con hijo de color?
Yan komşum olan beyaz adam ne iş yapıyor, biliyor musunuz?
¿ Saben quién es el blanco que vive al lado?
Spookstreet'in hala faal olduğunu insanların bilmesi için beyaz adamı öldürme emri verdin.
Tú diste la orden de asesinar a ese blanco para que la gente sepa que los Spook Street siguen en pie.
Beyaz adam vurulunca, olay hemen federal bir davaya mı dönüyor?
¿ Le disparan a un blanco y es un caso para el FBI?
Beyaz adam bile seni kendi kurallarıyla konuşturuyor. Aynen böyle.
Estás hablando bajo las reglas del hombre blanco.
Beyaz adamın yüzünde alev almış, sanki kızarmış tavuk gibi.
Se le quedó la cara como un pollo asado.
Beyaz adam pişman edilmeyecek.
Nada detendrá al hombre blanco.
Siyah ve beyaz kılların var adamım, Bu iyi.
Tienes la sal y la pimienta. Es agradable.
Bekar beyaz dişi olalı sadece yüksek topuklu adam olmadım. Sadece...
No me gustan los tacones altos desde que vi "Mujer soltera busca." Yo sólo- -
Çünkü beyaz bir adamı suçlu karakter yapamazsınız.
¿ Por qué? Porque un blanco no puede hacer el papel de un criminal.
Uzun süre içimde siyah bir adam barındırdım ama....... artık burada beyaz bir adam da var.
Un moreno ha vivido dentro de mí por mucho tiempo. Ahora también hay un blanco aquí arriba.
Ta ki beyaz adam kızla birlikte uçuncaya kadar.
él sale con la muchacha?
Bak, bebekli bir beyaz adam.
Miren, un tipo blanco con un bebé.
Bir zenciyi öldürdüğü için beyaz bir adamın hapise girmesinden önce domuzların uçacağını biliyorum ama belki ödemesini sağlayabilirsiniz.
Sé que los cerdos volarán antes de que este pueblo encarcele a un blanco por matar a un negro, pero quizá pueda multarlos según lo que cada uno pueda pagar.
Bunu anlamak biraz zamanimi aldi beyaz sapkali adam beyaz atli prens.. evet o gelmeyecek.
el hombre del gorro blanco, el hombre del caballo blanco, así es, no vendrá.
Zenciye dönen beyaz bir adam.
Un hombre blanco que se hizo un negrito.
Eğer şüpheniz varsa, kendinize bir sorun bu iki adam beyaz olsaydı..
Y si tienen alguna duda de eso... pregúntense, si estos dos hombres fueran blanco...
Ben çocukken iki adam Beyaz Saray'ı bir daktilo ile alaşağı ettiler çünkü insanlar dinliyordu.
Cuando era niño, dos tipos hicieron caer la Casa Blanca con una máquina de escribir porque la gente escuchaba.
Hey, Mike, orada neler görüyorsun? Beyaz İran Kedisini seven süper kötü adamı bulabildin mi?
Oye, Mike, ¿ qué ves por allí un cerebro querendón o un gato persa?
Sally'nin ölümü, Wally'nin yarışta öne geçmesini sağladı. Ve şimdi de McCarran Havalimanı Tüneli bombalaması adamın Beyaz Saray'a girmesini sağlayacak.
La muerte de Sally colocó a Wally en la mira, y ahora, el atentado del aeropuerto lo llevará a la Casa Blanca.
Ama beyaz ceketli adamın şüphelimiz olduğuna eminiz siyah ceket giyen adamlarında ceketleri çift taraflı havaya uçan Lam gibi
Pero tenemos la seguridad de que el sospechoso trasero con la chaqueta blanca Lleva puesta la misma chaqueta de doble lado negra del pistolero que mato a Lam.
Beyaz gömlekli adam.
El hombre de blanco.
Baban, beyaz bir adam bu insanlar yüzünden, işini kaybetti!
Tu padre, un hombre blanco, perdió su trabajo por culpa de gente como esta que estan deseando trabajar por nada!
Başlık içindeki beyaz adam?
¿ Hombres blancos con capuchas?
Ben beyaz bir adamım.
Soy un hombre blanco!
Orada çalışan beyaz saçlı bir adam sana bir sürü para vermek istiyor.
Hay un hombre de cabellos blancos trabajando ahí, y quiere darte un montón de dinero.
Beyaz saçlı adam mı?
¿ Un hombre de cabellos blancos?
Bridge, bu beyaz saçlı adam, Noel Baba değil, değil mi?
Bridge, este hombre de cabellos blancos ¿ sería Santa por casualidad?
Bridge, sadece bir tane beyaz saçlı adam vardı.
Bridge, sólo había un hombre de pelo blanco.
- 30'larında beyaz bir adam. Kibar, konuşkan, göze batmayan biri.
Hombre blanco, de casi 40 años, es educado, comunicativo no se destaca.
Özellikle de ünlü bir siyah adamın yanında beyaz bir kız gördüklerinde.
Sobre todo cuando ven a una blanca... con un negro famoso. uh!
Adam şu beyaz-yeşil beyzbol şapkasından takmıştı.
¿ Los de East 18 suelen usar sombreros blancos y verdes?
Arabadan kuzeye doğru koşan beyaz bir adam gördüm.
Vi a un hombre adulto blanco corriendo hacia el norte por el callejón alejándose del vehículo.
Beyaz bir adamı öldürmek önemsiz, saygı görmek için 1 numarayı vurursun.
Le metes una bala a un blanco, ganas respeto te disparas hacia el número 1.
Amerikada neye ihtiyacımız var adamım. Her yıl bir tatile. Mavi yakalı adam Beyaz yakalının evini alacak.
Lo que necesitamos en EE UU, tío, son unas vacaciones en las que, una vez al año, los obreros entren en casa de los ejecutivos, se coman su comida, duerman en sus camas y le jodan sus cosas.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]