English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Türkçe → İspanyolca / [ B ] / Bir tane bile

Bir tane bile Çeviri İspanyolca

1,427 parallel translation
Bir tane bile uçuş eğitmeni olmadığını mı söylemeye çalışıyorsun?
¿ Me está intentado decir que no hay ningún instructor de vuelo?
Buraya geldiğinden beri, daha bir tane bile yemedim.
Sabes, no he tenido una ya que ella ha estado aquí.
Şimdi, bak, Sana bir şans daha vericeğim... ama tek bir şans, bir tane bile şikayet gelirse...
Ahora, eso es mucho mejor. Ahora, mira te voy a dar otra oportunidad... pero si hay uno, la imputación de una más... usted está fuera de aquí. ¿ Entendido?
Bir tane bile bulamadım.
No puedo encontrar ninguno.
Şimdi, benim bir türlü anlayamadığım bu mahallede dört yıldır bir tane bile cinayet olmazken.
Lo que no puedo comprender es que no ha habido un solo homicidio en el vecindario en los ultimos 4 años.
Benim bir tane bile olmadı.
Yo ni siquiera tuve uno.
Bu senin en büyük şansın, eğer seni atmamı istemiyorsan bu ameliyatı bir tane bile cinsel şaka yapmadan bitirmelisin.
Si no quieres que te largue de aquí,... tendrás que hacer la operación sin un solo chiste sexual.
Wraithlerin dokunmadığı bir tane bile bulamadık.
No conozco ninguno que no haya sido tocado por los Espectros.
Evet şimdi başkan olarak ilk işim : Kimsenin bir tane bile Korsan Puanını kaybetmemesi.
Mi primera tarea como presidente será asegurarme que nadie pierda sus Puntos Pirata.
Bunları söyleyen adam şu ana kadar bir tane bile balık avlayamadı.
Antes de que empezásemos a pescar no podía ni ver los peces desde la orilla.
Şu ormana bak, bir tane bile ceviz ağacı yok!
¡ Mira, todos esos árboles y ningún nogal! - ¿ Y sauces?
Sense bir tane bile almadın.
- Tú no tomaste la pastilla.
Ne yazık, Bill, canım, yapılmaya hazır bir tane bile yok.
Qué lástima, Bill, querido, que no haya nada para hacer.
Aslına bakarsan, Shelly henüz bir tane bile vurmadın.
Bueno, sabes, Shelly... todavía no le acertaste.
Ülkede Senatör Roark'a karşı gelebilecek bir tane bile savcı yok.
Ningún fiscal del estado estará dispuesto a acusar a Roark.
Bir tane bile yok.
Ni uno.
Gerçekten bir tane bile denemeyecek misin?
¿ De veras no lo probarás?
Arabada bir tane bile ayna yok.
¡ No puedo creer que no tengo un espejo en el auto!
Oraya gittim. İğrençti. Bir tane bile kadın yok.
Llegué y no había nada, ni una mujer.
- Hayır mı? Küçük bir tane bile mi?
- ¿ Ni siquiera una pequeña?
Bir tane bile yok.
- Ni uno.
Onun üç evi var, bizim bir tane bile yok.
¿ Ese tío tiene tres casas, y nosotros ninguna?
Bana şundan bahsedin.Bu yer geldiğimizden beri bir tane bile kız bebek görmedim.
Dímelo a mí. Desde que llegamos, no he visto ni a una sola nena.
Eğer grupta bir tane bile ödlek yoksa, o zaman cesur olmamın bir anlamı yoktur.
Si no hay ningún cobarde en todo el grupo, entonces ser valiente no tiene sentido alguno.
Bir tane bile yeter bana.
Yo siempre me he contentado con una.
Jessica'nın pek arkadaşı yoktu. - Bir tane bile mi?
- Jessica no tiene amigos.
Babandan başka bir tane bile ziyaretçin gelmedi.
No has tenido un solo visitante que no haya sido tu padre.
En ufak bir tane bile yok. Şu ana kadar kesin olan tek şey var.
No tengo la más minima idea, pero una cosa es cierta.
Cahilce ve batıl inançlarla dolu tek bir tane bile.
Ningún sueño. Ni uno ignorante o supersticioso.
Hayatım boyunca ben bir tane bile görmedim. sen gördün mü?
En mi vida nunca he visto una. ¿ Y tú?
Bir tane bile gerçek kanıtın yok.
No tienes ninguna prueba concreta.
Bir tane bile almadık.
Ambos salieron Sra.
Tüm kalabalıkta bir tane bile şüpheli yüz yok muydu?
¿ Ni una cara sospechosa entre toda esa gente?
Evde bir tane bile hap kalmadı.
No queda ni una sola pastilla en mi departamento, ¿ está bien?
Dinleyin, rahatlamak için bir iki tane Xanax vardı... ve gerçeği söylemek gerekirse, misafirimiz şikayetçi bile olmadı.
Qué más da, escuchen, fueron un par de Xanax, por Dios... y para ser honesto, el cliente no quería denunciarla.
Bir tane bile.
- No tiene lado bueno.
Bir tane bile.
Ni uno.
- Bu gülünç. Ben- - - Hayır, bir tane bile yapmadı.
Y no he podido evitar observar que jamás has estado presente en alguna recuperación de cadáveres.
Neredeyse yan yana iki cadde üzerinde dört tane cinayet oluyor siz noktaları bir birine bağlayamıyorsunuz bile.
Tiene cuatro cuerpos, todos a máximo dos manzanas de distancia el uno del otro y no puede ni siquiera comenzar a unir los putos puntos.
Bir tane bile aşağı inmem.
- Por eso ni los insulto.
Şu anda bu odada bir tane bile arkadaşım yok.
Pues ahora mismo no tengo un solo amigo en esta sala.
- Eğer sıradan bir fahişe isteseydim, bir tane ayarlardım. - Onunla veya herhangi bir adamla beraber olma fikri aklından geçse bile o zaman benim gözümde ölü sayılırsın! - Ne demeye çalışıyorsunuz?
Si quisiera una prostituta común, la hubiera alquilado.
Ben o kadar cesur değildim. Eğer eve bir tane getirsem büyükbabanın ne söyleyeceğini hayal bile edemiyorum.
Ni me imagino lo que hubiera dicho tu abuelo si hubiera llevado uno a casa.
Bende bile bir tane kalmadı!
¡ A mí ya no me queda ni una!
... tek bir meclis üyesi bile olmadığını söyleyebilirim. Bir tane bile yok.
Ni uno solo.
İnsanlar gemiyi kaçırmış olmaktan çok korkarlar. Geniş ekran yayını yaygın olmasa bile geri kalmamak için mutlaka bir tane alırlar.
La gente esta tan asustada por quedarse afuera que comprar una, aunque no haya programas para ver.
Yan gözle bile baksam, çakardı bir tane. Jake LaMotta gibi!
Si lo miraba raro, me golpeaba como Jake LaMotta.
Bir tane bile yok.
Nada.
Ve parti New York'ta. Pantolon gerekmeyebilir bile. - Ben de bir tane almalıyım.
Y la fiesta es en Nueva York, quizás ni los necesites.
Bir tane bile yok.
No tengo ninguna.
- Senin için bir tane buldum bile : Ben, sen ve Newpsie'ler...
Yo, tú y los Newpsies.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]