Bıraktım Çeviri İspanyolca
20,520 parallel translation
- Tahtalı köye bıraktım.
Está debajo de la puta autopista de Long Island, donde lo dejé.
Onu Goodwinler'in evinde bıraktım.
Le fui a la casa Goodwin.
O işleri bıraktım.
Dejé las drogas.
Senin dükkana müşterilerin için bir sürü bıraktım.
Dejé algunos en tu tienda para tus clientes.
- Beni geri araması için mesaj bıraktım.
Le he dejado un mensaje para hablar.
Bıraktım.
Los he dejado.
Oteldeki notu ben bıraktım.
La nota en el hotel es mía.
Oğlum öldüğünde söylemeyi bıraktım.
Ya no canto desde la muerte de mi hijo.
Kullanmayı bıraktım.
Me rehabilité.
Çantada ona bir fotoğraf bıraktım. Yaptığın korkunç şeyin küçük bir hatırlatıcısı olarak.
En la bolsa, dejé una fotografía de él como un pequeño recordatorio del terrible acto que hiciste.
Ben de sana kadınsı kıyafetler bıraktım. Ve convalesce iken eşyalar için 100 $.
También te dejé algo de ropa femenina y $ 100 para cosas variadas mientras sigues convaleciente.
Sonra da koca bir dünyayı Zoom'un insafına bıraktım.
Y entonces me acaba de dejar un mundo entero A merced de zoom.
Onları bıraktım.
Los he dejado...
- Onları vadide bıraktım.
Los he dejado en el cañón...
Komşuya bıraktım.
Está con una vecina.
Sağlıklı düşünmüyordun. Ben de görev silahımı kullanıp olay yerinde mi bıraktım?
Por tanto, ¿ usé mi arma reglamentaria y la dejé en el lugar del crimen?
Bir tane de senin için bıraktım.
Queda una para ti.
Arkadaşımı yalnız bıraktım.
Deje a mi amiga sola.
Bunu düşünmeyi bıraktım ve geleceğime yön verdim.
Sólo deje de pensar en esa parte de mi e hice lo que se esperaba de mí.
Denedim. Nefes almayı bıraktım.
Lo he intentado, pero dejo de respirar.
# Bıraktım onları eskide
♪ No lo sé ♪
Bu yüzden onu yalnız bıraktım yolun kenarında.
Asi que la deje... sola al lado de la carretera
- Ve ihtiyacım olan yardımı aldım, ve içkiyi bıraktım ve şimdi de ihtiyacı olanlara yardım ediyorum.
- Pedí ayuda. - Dejé de tomar y ahora ayudo a otros.
- George'a mesaj bıraktım.
- Le dejé un mensaje a George.
Seni yüz üstü bıraktım.
Sé que te decepcioné.
Güçlerimi Zoom'a vererek bu şehri korumasız bıraktım.
Dejé esta ciudad desprotegida al darle mis poderes a Zoom.
- Görevimden istifa ettiğimde Kongre üyeleriyle ulusal güvenlik meseleleri hakkında konuşmayı bıraktım.
- Al renunciar a mi cargo dejé de hablar con la Cámara sobre asuntos de seguridad nacional.
- Ben saymayı bıraktım.
- Dejé de contar.
Akışına bıraktım.
Sólo me tengo que ir.
Sen özür dilemeyi öğrendin, ben de partileri bıraktım.
Has aprendido a decir lo siento, y yo he dejado de ir de fiesta.
Bu birleşme, ayrılma işlerini bıraktım.
Ya he terminado con eso de unirme, separarme.
Shelby'nin telefonunu bıraktım ki sizi dinleyebileyim.
Dejé el teléfono de Shelby para escuchar.
- Sizi onu bıraktığım yere götürebilirim.
- ¡ Puedo llevarlos adonde la dejé!
Tek bilmen gereken şey, Efendinin benim içimde kendi yıkımının tohumlarını bıraktığı.
Todo lo precisa saber es que, en mí el Amo colocó la semilla de su propia destrucción.
Korsanlara yakalandık, bazılarımızı katlettiler, diğerlerini de satmak için sağ bıraktılar.
Unos piratas nos abordaron, masacraron a algunos de nosotros y a otros los mantuvieron para venderlos.
Bu doğruysa babamızın halkına yalan söyleyip onları bir başına bıraktığı doğruysa umarım geri dönmez.
Si es verdad... Si es verdad que nuestro padre le mintió a su pueblo y los abandonó, entonces espero que jamás vuelva.
Herhangi bir eşyanı orada bıraktın mı?
¿ Has dejado atrás alguna otra cosa que te pertenezca?
Narcisse olmadan John ve halkım hepsi bıraktığım İskoçya'da.
Sin Narcisse, John y mi gente, son todo lo que me queda en Escocia.
Maigret mahkûmu serbest bıraktı mı?
¿ Ha liberado Maigret a su prisionero?
Sadece seni bıraktığımı ve marketi dava etmeyeceğini bildiren bu formu imzalaman gerek.
Sólo necesita que firme este formulario declarando que te dejo ir y que no vas a demandar a la tienda.
Hepimizde yaralar bıraktı, bazılarımızda daha fazla bıraktı.
Dejado cicatrices en todos nosotros, algunos más que otros.
Aynı bıraktığımız gibi.
Tal como lo dejamos.
Bıraktığım gibi kir pislik içinde kıvranıyorsun.
Viviendo en la inmundicia tal y como te dejé.
DNA'mı bıraktığım yerlerin çetelesini tutsaydım yanmıştım.
Bueno, si tuviera un centavo por cada lugar donde dejé un poco de ADN...
Seni bıraktığım için üzgünüm.
Lo siento mucho que te haya dejado.
- Onu orada bıraktığım için öldü.
- Murió porque le dejé allí.
Bıraktım.
Lo hice.
Büyüyü bıraktığımı bilmen gerek diye düşündüm.
Pensé que deberías saber que me rendí con la magia.
Şu bıraktığım koltuğa baksana.
Mira el lugar que conseguí.
Tek bildiğim onu bizim serbest bıraktığımız ve ne pahasına olursa olsun tekrar yerine koyacağımız.
Todo lo que sé es que la liberamos, y que vamos a volver a encerrarla, cueste lo que cueste.
Yani geçen sene başımızdan geçen onca olay, verdiğimiz onca savaş her şeyi, herkesi buraya taşıdık. Ailelerimizi ve arkadaşlarımızı geride bıraktık.
Digo, todo lo que pasamos el año pasado, las batallas que luchamos, mudarnos con todo hasta acá, todos, nuestros... dejar a nuestra familia y amigos.
bırak 1242
bırak beni 1950
bırakma 58
bırakıyorum 119
bırakma beni 65
bırakmam 34
bırakın 390
bırakmayacağım 38
bırakın beni 769
bırakacağım 37
bırak beni 1950
bırakma 58
bırakıyorum 119
bırakma beni 65
bırakmam 34
bırakın 390
bırakmayacağım 38
bırakın beni 769
bırakacağım 37
bırak onu 1012
bırakalım 42
bırakın gelsin 27
bırakın gitsinler 39
bırak gitsin 444
bırakmak mı 26
bırakın geçeyim 78
bırak şimdi 60
bırak kalsın 58
bırak artık 86
bırakalım 42
bırakın gelsin 27
bırakın gitsinler 39
bırak gitsin 444
bırakmak mı 26
bırakın geçeyim 78
bırak şimdi 60
bırak kalsın 58
bırak artık 86