English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Türkçe → İspanyolca / [ D ] / Dinlemeyeceğim

Dinlemeyeceğim Çeviri İspanyolca

415 parallel translation
- Onu dinlemeyecek misin? - Dinlemeyeceğim.
- ¿ No vas a ayudarlo?
- Seni dinlemeyeceğim!
- ¡ No quiero escucharte!
İğrenç yalanlarını dinlemeyeceğim.
No voy a escuchar sus odiosas mentiras.
İş çok kolay. Dinlemeyeceğim, baba.
- ¡ No te escucharé, papá!
- Dinlemeyeceğim işte.
- ¡ No quiero!
Daha fazla aptalca ve kötü niyetli imalarınızı dinlemeyeceğim.
No escucharé ninguna insinuación maIintencionada..
Burada durup bu pis yalanları dinlemeyeceğim!
¡ No voy a quedarme aquí a oír esas sucias mentiras!
Dinlemeyeceğim!
- ¡ No, no te escucharé!
Ne olursa olsun seni dinlemeyeceğim.
Como quieras, pero no te escucharé.
Burada oturup elinizde hiç kanıt yokken oğlumu suçlamanızı dinlemeyeceğim.
No me quedaré sentada aquí, escuchando que acusa a mi muchacho sin pruebas.
Dinlemeyeceğim.
- No te escucharé, Bud.
Dinlemeyeceğim.
No te escucharé.
Ne aşk hakkında, ne Bill veya olanlar hakkında... veya olacaklar hakkında... çünkü seni dinlemeyeceğim.
Nada de amor ni de Bill ni de lo que fue, lo que será o lo que pudo haber sido... porque no quiero escucharte.
Kapının arkasından da sizi dinlemeyeceğim, prensiplerim vardır.
Y no escucho detrás de la puerta, tengo educación.
- Dinlemeyeceğim. Çık dışarı! - Çıkmayacağım.
- Fuera. ¡ Knudsen!
Seni dinlemeyeceğim.
Pues bien, no voy a escucharle.
- Seni dinlemeyeceğim.
No me pidas nada.
- Dinlemeyeceğim.
- No te escucho.
Vaazlarını dinlemeyeceğim.
Ahora es demasiado tarde.
Seni dinlemeyeceğim.
No es ninguna tontería.
- Seni dinlemeyeceğim. - Dinlemek zorundasın.
- ¡ No lo escucharé!
Dinlemeyeceğim...
No quiero oír...
"Sen sadece önemsiz bir bilim adamısın. Seni dinlemeyeceğim" diyeceğim.
Te diré, "Víctor, tú sólo eres un pequeño científico".
Bu yalanları dinlemeyeceğim, Loca'dan para çalmakla eşdeğer bir eylemi gerçekleştiren birinde değil.
Eso es una sarta de mentiras... dichas por alguien que se ha quedado dinero de Ia Iogia.
- Artık dinlemeyeceğim!
- No voy a escuchar más...
- Sonrasını dinlemeyeceğim.
- No quiero oír más.
Hayır, deli saçmalarınızı dinlemeyeceğim.
No, no escucharé a un puñado de lunáticos.
Hayır, dinlemeyeceğim.
No, no quiero escucharte.
Dinlemeyeceğim.
No pienso escuchar más.
- Çıldırmışsınız, sizi dinlemeyeceğim.
- Está loco, no lo escucharé.
Hayır, dinlemeyeceğim!
¡ No lo haré!
O faydasız mırıltılarını çok dinlemeyeceğim.
No abuse de mi paciencia, no estoy para relatos largos y absurdos.
Seni dinlemeyeceğim.
No te escucharé.
Dinlemeyeceğim.
No, no escucharé.
Seni dinlemeyeceğim!
¡ No pienso escucharte!
- Dinlemeyeceğim.
- No quiero oír nada.
Sizi daha fazla dinlemeyeceğim.
No quiero oír más.
Bunları dinlemeyeceğim.
No voy a escuchar esto.
Seni dinlemeyeceğim.
No voy a escucharte.
- Onu dinlemeyeceğim!
- ¡ Tengo que hablar con usted!
- Konuşmama izin verin! - Onu dinlemeyeceğim!
- ¡ No quiero oírlo!
Böyle bir emri dinlemeyeceğim.
No escucharé tales órdenes.
- Hayır, dinlemeyeceğim!
- ¡ No, no quiero escuchar nada!
Dinlemeyeceğim!
¡ No lo haré!
Artık Ahmet'in mazeretlerini dinlemeyeceğim.
Ya no voy a escuchar una excusa más de Ahmed.
Cesur Robin hakkındaki şarkıları da dinlemeyeceğim.
Ni oiré las canciones sobre el valiente Robin.
Bunu daha fazla dinlemeyeceğim. Bu kadarı yeter...
No pienso seguir escuchando más eso, quiero que sepa que me da asco.
Seni dinlemeyecegim.
No aceptaré que me retire.
Dinlemeyeceğim.
No.
Dinlemeyeceğim!
Basta.
Bunları dinlemeyeceğim.
- No quiero escucharte.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]