Evde mi Çeviri İspanyolca
6,564 parallel translation
- Jesus evde mi? Hayır.
No.
- Jesus evde mi?
- ¿ Está Jesus en casa?
- Roman evde mi?
- ¿ Está Roman?
Crispin evde mi? Evde.
- ¿ Está Crispin?
Merhabalar. T.C. evde mi?
Hola. ¿ T.C. está?
Bay Abdul Qadir evde mi?
¿ Está en casa el señor Abdul Qadir?
Gary evde mi?
¿ Está Gary en casa?
- Evde mi?
- ¿ Está dentro?
Yo, baban evde mi?
Tío, ¿ está tu padre en casa?
Doktor evde mi?
¿ Está el doctor?
- Annen evde mi?
Está mamá en casa?
Gibson çocukları bu evde mi tutuyor?
- Si señor. ¿ Este lugar?
- Annen evde mi? - Evet.
- ¿ Mamá está en casa?
Merhaba çocuklar. Babanız evde mi?
Hola, chicos, ¿ está su papá?
Hey. Lip evde mi?
¿ Está Lip en casa?
Fiona evde mi?
¿ Está Fiona en casa? Sí.
Annem beni evde doğurmuş ve evrak işlerini yaptırmaya gittiğinde yanlışlıkla birkaç haftalığına tarihi yanlış yazmışlar.
Mi madre me dio a luz en casa y y cuando fue a rellenar el papeleo, se equivocaron con la fecha por un par de semanas.
Babam sevgilini vurduğunda evde olman konusunda.
Estar en casa cuando mi padre le disparó a tu novio.
Evde hastaymış değil mi?
¿ Estaba enfermo, cierto?
Brandon gerçekten de o evde Callie ile yaşarken rahat hissedeceğini mi sanıyorsun?
Brandon... ¿ realmente piensas que te sentirás cómodo, viviendo en esa casa con Callie?
Babam işte. 6'dan sonra ben de evde yokum.
Mi padre trabaja, yo no llego hasta después de las seis.
- Ben... - Ben ıslahevindeydim ve sosyal hizmetli görevlim erkek hükmü olmayan bir evde daha iyi olacağımı düşündü.
- Estaba en el centro de menores, y mi asistente social pensó que estaría mejor en una casa... sin figuras autoritarias masculinas.
Eşim evde onun için göz yaşı döküyor.
¿ Y qué pasa con su hijo? Mi esposa está en casa, llorando por él.
Hastalarının bebekleri için en iyisini o biliyor olabilir ama bu evde, o iş benim alanıma giriyor.
Él sabe lo que es mejor para los bebés de sus pacientes, pero aquí en casa, es mi dominio.
Okuldan eve geldiğimde bakıcı evde değildi, annem de işte.
La niñera no estaba aquí cuando llegué de la escuela, y mi mamá está trabajando.
Benim evde.
En mi casa.
Suphesi gercek mi, yoksa beni kizdirmak icin mi bilmiyorum ama ne olursa olsun, evde kalmali.
No sé si su duda es real o simplemente pretende fastidiarme, pero sea cual sea el caso, debería quedarse en casa.
- Babacik, Debbie ve Lip evde artik içmemeni istedi.
Dame mi pipa.
- Ailesi evde olacak mi?
- ¿ Sus padres van a estar en casa?
Aslında sahildeki evde kocamla birlikte kalmayı yeğlerdim Victoria.
De hecho, Victoria, creo que prefiero recuperarme en la casa de la playa con mi marido.
Hayır, evde değil ve hiç döner mi bilmiyorum.
No, no está en casa. Y no sé si va a volver.
Evde o kadar vakit geçireceğim ki benden sıkılacaksınız. Söz veriyorum.
Luego estaré tanto en casa, que se enfermarán de mi, se los prometo.
Evde oturup sinek mi avlayacağım?
¿ Crees que me quedaré en casa viendo volar las moscas?
Hepiniz gerçek bir evde birlikte mi büyüdünüz? Gerçek bir anne ve babanız var mı?
¿ Crecieron todos juntos en una casa real con unos padres reales?
Evde dikkatimi vermem gereken gittikçe artan konular var. Ancak bütün işlerimde oğluma güvenebilirsin.
Asuntos en casa requieren mi atención cada vez más pero puede confiar en mi hijo en todos mis asuntos.
Evde tek başımayken ölürsem yüzümü yer misin?
Si yo muriera sola en mi casa, ¿ te comerías mi cara?
Küçükken annemin topuklularıyla evde gezdiğimi mi anlatacaksın?
¿ Vas a decirle a todo el mundo como solía pasear con los tacones altos de mamá cuando era un chiquillo?
Annemin arabası burda. Yani evde.
El coche de mi madre está aquí.
Bir Pazar günü evde davet vardı.
Un domingo, hubo una gran cena en mi casa.
Ne cüretle bana emir verip ben evde değilken evime girip... -... sana borçluymuşum gibi davranırsın?
¿ Cómo te atreves a darme órdenes, entrar en mi casa cuando no estoy, actuando como si estuviera en deuda contigo?
Ne yapmam gerektiğini duymak isteseydim evde kocamla olurdum.
Si quisiera que me dijeran qué hacer, estaría en casa con mi esposo.
Ben, evde oldu ve birisi benim kapı altına koy.
Estaba en casa, y alguien pasó esto bajo mi puerta.
O halde neden bu akşam evde Bayan McCarthy'e katılmıyorsunuz?
¿ Por qué no acompaña a la Sra. McCarthy esta tarde a mi casa?
Birkaç hafta önce olaylar olunca, birçok olay olunca evde birkaç değişiklik yapmak için patronumdan yardım aldık.
Hace un par de semanas pasaron cosas, un montón de cosas, y mi jefe me ayudó a hacer unos pequeños cambios en la casa.
Demek istediğim, o evde bilgisayarı olmayan tek kişi Katherine, değil mi?
Es decir, es la única en la casa que no tenía ordenador, ¿ verdad?
Bu evde cinayetler işlendiğini biliyorsun, değil mi?
Sabe que unas personas fueron asesinadas en esta casa, ¿ verdad?
Fakat bu, ailem pazar günleri kiliseye giderken evde oturacağım anlamına gelmiyor.
Pero eso no significa que quiera sentarme solo en casa cada domingo mientras mi familia está en la iglesia.
Evde silahı ateşlediğim geceyi hatırlıyor musun? - Hatırlamaz mıyım?
¿ Recuerdas la noche que disparé mi arma en la casa?
Ben çocukken, babam beni havaya yükseltir evde gezdirirdi.
Cuando era niña, mi padre solía hacerme levitar alrededor de la casa.
Roman'ı soruyorsan, evde.
Roman, dirás. Está en mi apartamento.
- Kızım evde ve güvende.
Mi hija está a salvo en casa.