English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Türkçe → İspanyolca / [ I ] / Iyi de

Iyi de Çeviri İspanyolca

162,301 parallel translation
Bence Megan ve bebeği çok daha iyi denekler olacak.
Creo que Megan y su bebé serán mejores objetos de estudio.
Bence en iyi yolu tartışmamız lazım.
Creo que tenemos que hablar de lo que hacer mejor de aquí en adelante.
Veya cezaevinde geçireceğin toplam süreyi.. azaltmanın en iyi yolunu düşünebiliriz.
O podemos considerar la mejor manera de reducir el tiempo que acabarás estando en prisión.
Efendim, bazı ayrıntıları gözden geçiriyoruz, şimdi Tim'in zaman... çizelgesini daha iyi belirleyebildik.
- Sí. Señor, estábamos repasando algunos detalles y ahora tenemos - más conocimiento sobre los movimientos de Tim.
- Çok iyi.
- De acuerdo.
'Bütün bunları yüz yüze görüşmek daha iyi olmaz mı? '
¿ No sería mejor hablar de esto cara a cara?
Ve Neil, FLO'nun, Collersdales'a ait bir ceset... bulduğumuzu bilmesi iyi olacak, ama daha fazla şey öğrenene kadar kesinlikle ailesine bir şey söylememeli.
Y Neil, lo mejor es comunicar al agente de enlace con la familia Collersdale que hemos encontrado un cuerpo, pero que para nada se lo diga a la familia hasta que no sepamos algo más.
Dedektif Başmüfettiş Huntley, durumunuz, bilerek ve isteyerek, Kraliyet Savcısını, Michael Farmer'ın suçlanması sağlamak için yönlendirmek.... isteyip istemediğinize göre değişir. Suçluluğundan şüphe etmek için iyi bir sebebiniz olmasına rağmen.
El asunto inspectora Hutley, es si a sabiendas y voluntariamente engañó a la fiscalía para que autorizara la presentación de cargos conta Michael Farmer, a pesar de haber buenas razones para dudar de su culpabilidad.
İyi işe yaradı dostum.
ha venido de lujo, colega.
Görünüşe göre saldırgan kendini temizlemek.... için oldukça iyi bir iş çıkarmış.
Parece que el agresor ha dejado un trabajo de limpieza bastante decente tras él.
Hayır, bunun sadece bizim hırslarımızı tartışmamız... için daha iyi bir yol olacağını düşünmüştüm.
No, es que he pensado que esta sería una... manera mejor de hablar de tus ambiciones.
Sahip olduğu en iyi şey, Farmer'ın evinden... alınmış bot izi ve bu tek başına, Michael Farmer'ın aleyhine olan... kanıtların önemini ortadan kaldırmaz, Bundan sonra Tim Ifield'ın cinayetlerdeki rolünü incelemek zorunda kalsak bile.
Lo único que tiene es la huella de una bota en la casa de Farmer y eso, por sí mismo, no refuta el peso de de las pruebas inculpatorias contra Michael Farmer... ni aunque ahora debamos examinar el papel de Tim Ifield en todo esto.
Benim memurum çok iyi eğitim almıştır.
que la caída de su agente fue un desgraciado accidente. Mi agente está altamente cualificado.
Sana iyi bakıyorlar mı, tutuklanacak biri var mı?
¿ Están cuidando bien de ti, hay que sacudir a alguien?
Bir kaç dakika ara versek iyi olacak.
Quizás nos podríamos tomar un descanso de unos minutos.
Kadınları amir pozisyonlarından çıkarma kaydınız var mı... ve cadı avlarını kıdemli kadın memurlarla... karşılaştırmaktan daha iyi bir yol var mı?
Tiene un record de exclusión de mujeres de puestos de mando y esa es la mejor manera para llevar a cabo una caza de brujas contra agentes senior femeninos.
Artık Adli Araştırmacılar polis memurlarıyla iyi ilişkiler kuruyorlar.
Los forenses dependen de una buena relación con los agentes de policía.
Veya cezaevinde geçecek toplam süreyi... azaltmanın en iyi yolunu düşünebiliriz.
O podemos contemplar la mejor manera de reducir el tiempo que estarás en la cárcel.
X-ışınları, bacak ve pelvisinizle iyi bir iş çıkardığımızı gösteriyor, Ancak MR, vertebra kırığı bölgesinde... hala belirgin şişme olduğunu gösterdi.
Los rayos X muestran que hemos hecho un buen trabajo con sus piernas y la pelvis, pero la resonancia muestra que aún hay una inflamación importante en la zona de la fractura de la vértebra.
Gerçekten iyi insanlara ihtiyacım var, biliyorsun.
De verdad necesito a mi mejor equipo, ya sabes.
Kendini daha iyi hissettiğinde bunu konuşacağız, ama şu anda, çocukların güvende olduğunu bilmeliyim.
Hablaremos de esto cuando te encuentres mejor, pero ahora mismo, tengo que saber que los niños están bien.
Bana göre, dosyalarınız yeni, Daha tarafsız bir otoriteye ve bu davaları ileri götürmenin... en iyi yoluna karar verebilecek birilerine verilmeli.
En mi opinión, vuestros archivos deberían ser entregados a una nueva y más imparcial autoridad y podrá decidir la mejor manera de llevar adelante estas investigaciones.
Hayır hayır. Sadece iyi olduğundan emin olmak istiyorum.
No, no, es que quiero asegurarme de que estás bien.
Bu rolü çok iyi oynuyorsun çünkü.
Porque de seguro actúas como tal.
Oksijen seviyen biraz düşüktü. Doğum öncesi bir programa başlamak iyi olur dedim.
Tus niveles de oxígeno estaban bajos, así que inicié un programa prenatal,
Biraz önce ikimizin de iyi olduğunu söyledin.
Usted dijo que estábamos bien.
Doktor Park bebeğin de benim de gayet iyi olduğumuzu söyledi.
El doctor Park dijo que el bebé y yo estamos bien.
Ve dedi ki, "Bonzo'nun demokrat olması iyi yoksa adaylığı kazanırdı."
Y dice : "Qué bueno que Bonzo es un demócrata, de lo contrario habría ganado la nominación".
Çeklerinizi yazanın o olduğunu bilin, iyi davranın.
Para que sepan, los cheques vienen de él, así que sean amables.
Düşündüğümden de iyi.
Mejor de lo que yo hubiera pensado.
Aksiyim, eleştiriyi iyi karşılamıyorum, ne yapacağımın söylenmesinden de hoşlanmam.
Tengo mal genio y no me gusta que me critiquen. No me gusta que me digan qué hacer.
Harika George en iyi...
Gorgeous George... Uno de los...
KANLI DİSKO... rastgele öldürüleceğini bilerek hayatlarının en iyi dans partisine gider.
DISCO SANGRIENTA a sabiendas de que al dar medianoche, uno de ellos será asesinado.
Bu cuma açılış yapılacak, sahibi de gelecek, buluşup konuşmak için iyi bir zaman olabileceğini düşündük.
La inauguración es el viernes, el dueño estará ahí. Pensamos que sería una gran oportunidad para conocerlos.
Yani müşterilerimiz, dökme bistro seti için iyi bir fiyat arayan düzgün banliyö anneleri, tamam mı?
Nuestra clientela son madres de los suburbios que quieren un buen precio en un set de hierro forjado, ¿ sí?
En iyi arkadaşının kocasıydı.
Era el esposo de tu mejor amiga.
- Evet. En iyi fikirlerimiz oradan geliyor.
De ahí sacamos nuestras mejores ideas.
Çünkü burası dünyadaki en iyi ülke ve ülkem için savaşacağım.
Porque esta es la mejor nación de la Tierra, y estoy dispuesta a luchar por ella.
Debbie ve ben çok iyi gidiyoruz ve eminim ki galip geleceğiz.
Debbie y yo hemos estado trabajando muy bien y yo por mi parte, estoy segura de que triunfaremos.
Carmen, benim keyfim nasıl seninkinden iyi?
¿ Por qué estoy de mejor humor que tú?
En iyi masalların konusu hep aynıdır... dönüşüm.
Los mejores cuentos de hadas tratan sobre lo mismo... la transformación. ¿ Sabes?
Onca yıl kilitli kaldıktan sonra... yürümek gerçekten iyi geliyor.
Después de todos esos años encerrado, es agradable volver a estirar las piernas.
Ve bu diğer Robin... ölmeden önce iyi bir hayatı oldu mu?
Y... ese Robin, antes de morir, ¿ tuvo... tuvo una buena vida?
Ama herşeye rağmen, iyi bir yerde olduğuna inanmayı.... ve ümit etmeyi seçtim.
Pero a pesar de todo, elegí creer y tener esperanza de que él estaba en un buen lugar.
Kendi şeridinde kalsan iyi olacak Dr. Bailey.
Tal vez deberías encargarte de tus cosas, doctora Bailey.
Seni her gün özleyecek ama iyi olacak.
Ella va a echarte de menos cada día. Pero estará bien.
Belki de iyi olur.
Tal vez estará bien.
Neden sen de diğer herkes gibi iyi bir eve, iyi bir aileye sahip olamıyorsun?
¿ Por qué no vas a tener tú... lo que todo el mundo tiene... una casa bonita, una familia?
Hatta iyi birkaç şair ocağa kafalarını sokarak garip işlere bile kalkıştılar.
Algunos de tus poetas favoritos se suicidaron... con la vieja técnica de la cabeza en el horno.
Onun güzelliği İngiltere tahtında daha da iyi görünecektir.
Su belleza lucirá incluso mejor en el trono de Inglaterra.
Ona yaşanacak iyi bir şey verirdi Ve bizi Avrupa'daki en güçlü güçle müttefik edin.
Le daría algo bueno en qué fijarse y nos aliaría con la fuerza más poderosa de Europa.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]