English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Türkçe → İspanyolca / [ K ] / Kendisi

Kendisi Çeviri İspanyolca

28,032 parallel translation
Gerçekten yetenekli bir yönetmen, eski bir sınıf arkadaşının Hollywood'da yükselişini izler, Bu arada kendisi her karşısına çıkacak fırsat için deli gibi savaşmaktadır.
Una gran directora ve a su compañero crecer en Hollywood... mientras que ella lucha con todo por una oportunidad.
Yani Zane milyonlarca dolar kazansa Çünkü kendisi aktörlük okulu yerine spor salonunu tercih ettiği için?
¿ Qué tiene si Zane hizo millones... porque eligió el gimnasio en lugar de la actuación?
Evet, taa ki kendisi rol için doğru seçim olduğuna beni ikna edene kadar.
Sí, hasta que me convenció que era perfecto para el papel.
Ve sonradan kendisi bana yönetmenliği kendisinin yapacağını söyledi Ve ben de belki de tarihteki en berbat "Hamlet" prodüksiyonu ile başbaşa kalmıştım.
Y después me dice que él la dirigirá... y me dejó con la peor producción de Hamlet en la historia.
Hayır, kendisi... Kendisinin ne istediğine odaklanıp, Kızını önemsemeyen türden.
No, el que... hace lo que él quiere y no lo que su hija necesita.
Kendisi, aa, evet... önceden sabıkası olan ve yüksek yerlere girebilen bir hırsız.
Es, uh, sí... Un hombre del segundo piso con un historial de antecedentes.
Belki bir şey gördü, Veya belki kendisi Marcus'un şirket içindeki ortağı.
Tal vez vio algo, o tal vez es socio de Marcus, un hombre en el interior.
Kendisi Karla isminde çok sevimli genç bir hanım, Ve oradan birlikte çıktık, Onu ofisime götürdüm.
Ella es una joven muy hermosa llamada Karla, y nos llevamos bien, por lo que la llevó de vuelta a mi oficina.
Kendisi, ben MI6 için serbest çalışırken benim takım liderimdi.
Era mi equipo de nuevo líder cuando trabajó independientemente para el MI6.
Birkaç ay önce, Kendisi Kraliçe'nin gizli servisinden emekli oldu Ve New York'da kendi özel güvenlik şirketini kurdu.
Luego, hace unos meses, se retiró del servicio de Su Majestad, comenzó una empresa de seguridad independiente aquí en Nueva York.
Kendisi iyi biridir.
Es un buen hombre.
Kendisi MI6'dan.
Es MI6.
Ve ben de size temin ederim ki kendisi bu işi organize eden esas suçludur Bugün burada olan herşey ile ilgili.
Y les puedo asegurar que ella es el principal conspirador en todo lo que ha pasado hoy.
Kendisi sigara kullanıyor sanırım.
Él es un fumador, supongo.
Marcus geri geldiğinde, Kendisi ve dizüstü bilgisayarı puro kokuyordu,
Cuando Marcus regresó, tanto a él como a su ordenador portátil olía a cigarros,
Bu yazıya göre kendisi infaz edilmiş.
En este artículo se dice que ha sido ejecutado.
Kendisi, bu işteki herkesin ağzı sıkı davranmasını son derece takdir ediyor.
Ella realmente se aprecia la discreción de cada uno en esta materia.
Kendisi Wilcox İlaç Grubun CEO'su içinde Nibori virüsü aşısının da olduğu tıbbi ürünler geliştiriyor.
Es CEO de Wilcox Pharma Group, desarrollador de productos médicos incluyendo una vacuna contra el virus Nibori!
- Unutma, kendisi benim hakkım.
Para que quede claro, me la pido. Dios mío.
Çetin bir ceviz ama kendisi. Simon ve Natalie, siz ikiniz hapishaneye doğru yol alın.
Es un poco dura de roer, así que, Simon y Natalie, vosotros vais a ir a la cárcel
Evet ama ben kendisi hakkındaki şeyleri bir kadına, daha rahat anlatır diye düşündüm.
Sí, solo creí que se sentiría más cómoda si hablase de su maltrato con una mujer.
Hayır, seni kendisi de arardı ama Vincent onu yanından ayırmıyor. Sorun değil.
No, te llamaría él mismo, pero Vince no se aparta de su lado.
Kendisi gizli ve biraz ünlü sayılır.
Bueno, él es muy reservado. Y famoso.
Bunu kendisi istiyor!
Ella lo pide.
Ama kendisi aşağıda.
¿ Qué puedo hacer yo? Madam está abajo.
Efendim, kendisi kaçıyordu.
Señor, ella era una prófuga.
Sonuçta kendisi özel bir çocuk.
Quiero decir, él es un niño especial.
Efendim, kendisi kaçıyordu.
Señor, ella estaba en fuga. No se la encontraba.
Bunun 1 Mart gecesi Rajvir Singh ve arkadaşlarının doğal olarak sizin hakkınızda düşünmüş olabilecekleri şeyin ta kendisi olduğu.
Quiero decir que en la noche del 1 de Marzo.. .. Rajvir Singh y sus amigos.. .. pensaron eso, que..
Kendi içkisini kendisi yaptı.
Ella misma sirvió el trago.
Ciddiyetle açıklıyorum ki ortaya koyacağım delil gerçeğin tam anlamıyla kendisi olacak.
Declaro solemnemente que las pruebas que hoy entrego, son la verdad, toda la verdad y nada más que la verdad.
Kendisi öyle bir erkek değil, anlıyor musunuz?
Verá, no es esa clase de hombre, ¿ sabe?
Ama kendisi popüler, anlıyor musun?
Pero es muy popular, ¿ sabes?
Kendisi... Gruptan biri.
Es... es... es uno de los "chicos".
- Hayır, kendisi halen orada.
- No, él está todavía ahí.
- Laurel kendisi orada olamaz.
- Laurel, para empezar él nunca estuvo ahí.
Hatta tehdidin kendisi bile kuralından sapıyor.
Incluso la amenaza misma se desvía de la regla.
Hesabı ona verme tatlım kendisi fakirdir.
No le des la cuenta a ella, cariño. Es pobre.
Çok ufak bir hata yapan ve hatanın sorumlusu aslında kendisi olmayan, çünkü formu doldurduğu sırada işi başından aşkın olan kişiler için başka bir sıra var mı?
¿ Hay una cola distinta para gente que ha cometido un error de nada y no es su culpa porque en ese momento estaba agobiada?
Kendisi bir arkadaşım.
Es un amigo mío.
Kendisi kapı görevlimiz.
Es nuestro portero.
Kendisi "New York'a Has Duble C" olarak çağırılmayı seviyor.
Prefiere que la llamen "la querida neoyorquina, Doble C".
Kardeşimi kendisi öldürmedi.
No mató literalmente a mi hermano.
Ancak kendisi yapamayanlar ders verir.
Aquellos que no pueden hacer, enseñan.
Aslında, asıl ekibin kendisi de Oliver'ın onlara kendi kimliği hakkında yalan söylemesiyle başladı.
Bueno, el equipo original empezó con Oliver mintiendo sobre su identidad.
Aslında kendisi taburcu oldu.
Está bien.
Susan Williams. Kendisi şu anda resmi olarak gezegende en sevmediğim kişi.
Ella es Susan Williams y es oficialmente mi persona menos favorita en el planeta.
Kendisi kesinlikle senden haberdar.
Él definitivamente... definitivamente sabe sobre ti.
SCPD raporlarına göre kendisi Doktor Laura Washington.
De acuerdo a los reportes de la policía de Star City, es una doctora llamada Laura Washington.
Kendisi güvenlikte.
Él está en seguridad personal.
Kendisi söyleyemiyor mu?
¿ No puede hablar por sí misma?

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]