Konuşmalıyız Çeviri İspanyolca
4,890 parallel translation
Yüzbaşı Hawthorne ile konuşmalıyız.
Tenemos que hablar con el teniente Hawthorn.
Açılış töreni hakkında konuşmalıyız.
Tenemos que hablar sobre la inauguración.
Eminim geçen birkaç haftada olanlarla ilgili hepinizin bir fikri vardır bu yüzden bunları konuşmalıyız diye düşünüyorum.
Estoy seguro de que todos tenemos una opinión sobre lo que ha ocurrido aquí las últimas semanas, así que pensé que deberíamos hablar de ello.
Gail McLeod hakkında konuşmalıyız.
Tenemos que hablar de Gail McLeod.
Konuşmalıyız.
Viejo, tenemos que hablar.
Liv, Jake'in oraya nasıl geldiğini konuşmalıyız.
Liv, tenemos que hablar de Jake y de cómo llegó ahí.
- İkimiz konuşmalıyız.
- Tú y yo tenemos que hablar.
Barosky gelip, günü mahvetmeden gelişmeleri konuşmalıyız.
Tenemos que hablar antes de que llegue Barosky y nos fastidie el día.
Dedim ya bunu sadece ikimiz konuşmalıyız.
Tengo algo que decirte en privado.
Öyleyse kiminle konuşmalıyız?
Entonces, ¿ con quién necesitamos hablar?
Tanığımız olabilir. Kendisiyle konuşmalıyız.
Podría ser nuestro testigo.
Brandy ile konuşmalıyız.
Brandy y yo tenemos que hablar.
Bu akşamki planlarınla ilgili konuşmalıyız.
Lamento interrumpir, pero necesito hablar con usted sobre sus planes de esta noche.
Davayla ilgili bir şeyi konuşmalıyız.
Tenemos algo que charlar sobre el caso.
Daha da ilerlemeden bir şey hakkında konuşmalıyız.
Antes de que vayamos más lejos, habría que hablar de algo.
Sadece konuşmalıyız.
Solo queremos hablar.
Ama bir şeyler hakkında konuşmalıyız.
Pero tenemos que hablar de algunas cosas.
Bunu iş hakkında konuşmalıyız.
Solíamos hablar de hacer esto.
Bunun yerine başka birşey hakkında konuşmalıyız...
Sin embargo, deberíamos hablar sobre otra cosa...
Muhtemelen konuşmalıyız.
Probablemente deberíamos hablar.
Emin olmadan söyleyemeyiz ama kesinlikle onunla konuşmalıyız.
No podemos afirmarlo con seguridad pero tenemos que hablar con él.
Molly, kenara çek, konuşmalıyız.
Molly, para, tenemos que hablar.
Öncelikle... yapacağımız şeyin sonuçları hakkında konuşmalıyız. - Tartışmak için çok geç.
- Puede que... podamos hablar de las consecuencias de nuestra acción un poquito.
Quagmire hakkında konuşmalıyız.
Tenemos que hablar de Quagmire.
Tabii ki öyle. Bu yüzden biraz da onun sosyal sorumluluklarından konuşmalıyız. Madem ki ölümden döndü.
Desde luego que lo está, por eso he pensado que deberíamos hablar sobre sus obligaciones sociales, ahora que ella ha resucitado.
Nathan'ı oturtup seks hakkında açıkça konuşmalıyız.
Necesitamos sentar a Nathan y tener un debate abierto sobre el sexo.
Max, bu broşür hakkında konuşmalıyız.
Max, tenemos que hablar sobre este folleto.
Cara, konuşmalıyız.
Cara, debemos hablar.
Loftin olayını konuşmalıyız.
Tenemos que hablar del caso Loftin.
Becca ile konuşmalıyız.
Tenemos que hablar con Becca.
Bunu biliyoruz. İşte bu yüzden işler çirkinleşmeden sizinle bir yerde oturup konuşmalıyız.
Lo sabemos y es exactamente por eso por lo que usted y yo tenemos que sentarnos antes de que esto se vuelva un desastre.
- O babasıyla konuşmadan biz onla konuşmalıyız.
- Así que tendremos que hablar con ella antes de que le hable a él.
İçeride özel olarak konuşmalıyız.
Tenemos que hablar en privado, adentro.
Başparmağın hakkında konuşmalıyız!
¡ Tenemos que hablar de su pulgar!
Bunun hakkında biraz konuşmalıyız Sam.
Sam, tenemos que poder hablar de esto.
Bence bunu konuşmalıyız.
Creo que deberíamos discutirlo.
- Konuşmalıyız.
Necesito hablar contigo.
Seninle konuşmalıyız.
Tengo que hablar contigo.
Bunu onunla konuşmalıyız.
Deberíamos decírselo.
- Lena, konuşmalıyız.
Lena, necesitamos hablar.
- Tamam, konuşmalıyız.
Está bien, tenemos que hablar.
Onunla konuşmalıyız.
Tenemos que hablar con él.
Konuşmalıyız.
Tenemos que hablar.
Belki sen ve ben biraz konuşmalıyız, ne dersin?
¿ Tal vez tú y yo deberíamos tener una pequeña charla?
Garip olmak istemem ama sanırım kendisiyle yalnız konuşmalıyım.
No estoy de humor pero creo que debería hablar con ella.
Onunla konuşmalıyız.
Deberíamos hablar con él.
Oğlum konuşmalıyız.
Hijo tenemos que hablar.
Ayaklarınızı küçük şeylere daldırabilirsiniz .. ama gerçek bir sıçratma istiyorsanız Konuşmalıyım Gölü'ne bombalama atlamalısınız
Pueden sumergir su dedo del pie en las pequeñas cosas, pero si quieren hacer una verdadera salpicadura, tienen que lanzarse como bala de cañón hacia el Lago Iwannatalka.
Öyleyse, konuşmalı mıyız yoksa içki mi içelim?
Bueno, ¿ deberíamos hablar sobre eso o solo beber?
Konuşmalıyız.
Necesito hablar contigo.
Konuşmalıyız.
Necesitamos hablar.
konuşacağım 73
konuşmak 63
konuşalım 186
konuş 892
konuşacak 21
konuşacağız 38
konuşuruz 96
konuşuyorum 38
konuşuyorsun 21
konuşuyor 62
konuşmak 63
konuşalım 186
konuş 892
konuşacak 21
konuşacağız 38
konuşuruz 96
konuşuyorum 38
konuşuyorsun 21
konuşuyor 62
konuşma 379
konuşmuyor 31
konuştuk 50
konuşsana 113
konuşmuyoruz 17
konuşacaksın 18
konuşur 18
konuşmak istemiyor musun 16
konuşuyoruz 54
konuş benimle 497
konuşmuyor 31
konuştuk 50
konuşsana 113
konuşmuyoruz 17
konuşacaksın 18
konuşur 18
konuşmak istemiyor musun 16
konuşuyoruz 54
konuş benimle 497
konuşabiliriz 58
konuşmak ister misin 79
konuşmak istemiyorum 89
konuştum 61
konuştu 45
konuşmadım 21
konuşun 135
konuşmayın 43
konuşalım mı 16
konuşabilir miyiz 236
konuşmak ister misin 79
konuşmak istemiyorum 89
konuştum 61
konuştu 45
konuşmadım 21
konuşun 135
konuşmayın 43
konuşalım mı 16
konuşabilir miyiz 236