Konuşmayın Çeviri İspanyolca
2,242 parallel translation
Lütfen bizim hesabımıza konuşmayın.
Por favor, no dejen de hablar por culpa nuestra.
Birbirinizle konuşmayın.
¡ Y nada de charlas!
Tanrım, konuşmayın dememin neresi anlayamadınız?
Oh, Dios mío, qué parte de no hablen no entendieron?
Hadi, soru sormayın, konuşmayın.
Muévanse y no hagan preguntas. No Hablen.
Konuşmayın benimle, olur mu?
No me hablen, ¿ de acuerdo?
- Ve basınla konuşmayın!
- ¡ No hablar con la prensa!
Ama onları sorgulamayın ve herhangi bir şekilde onlarla konuşmayın.
Pero no hagan preguntas, ni hablen bajo ninguna circunstancia.
Hepiniz bir anda konuşmayın.
No hablen todos al mismo tiempo.
Ama kimseyle konuşmayın.
No hablen con nadie.
Parkta onlarla konuşmayın.
Que no les hablemos en el parque.
Benimle konuşmayın, bayan Scavo.
No me hable, señora Scavo.
Hayır... karım hakkında sanki ölmüş gibi konuşmayın
No hable de mi mujer como si ya estuviese muerta.
Karım adına konuşmayın
No hable por mi esposa.
Aranızda fısıldayarak konuşmayın.
Suficiente. Escuché todo.
Amcan artık seninle kuşlar ve arılar hakkındaki küçük konuşmayı yapma zamanımızın geldiğini düşünüyor.
De hecho, tu tío cree que es hora de tener la charla... sobre de dónde vienen los niños.
Değerli kocanın burada olmaması yüzünden saygın konuklarımıza konuşmayı sen yapacaksın.
En ausencia de tu honorable marido, Tendrás que dirigir a nuestros más nobles invitados.
Ama sen konuşmayı istiyorsan evet, bence biraz yavaşlamalısınız. Neden?
Pero si quieres hablar de ello, pues sí, creo que necesitas ir despacio.
Bu gece yapacağınız konuşmayı iptal etmelisiniz.
Compruébalo
Aslında bu, Baze'in yaşadığımız yerde tuvaletini yapmasını bir hayli sembolik yapıyor çünkü önce onun hakkında konuşmayı sonra evlilik tarihi seçmeyi tercih ediyorsun.
En realidad, hace que el que Baze orine donde vivimos todo un símbolo, porque tú prefieres hablar de él antes que elegir una fecha para la boda.
Konuşmayı bırakıp neye baktığını söylesene?
¿ Por qué no te callas y me cuentas qué estás mirando?
Konuşmayı bırakın.
No, no, no.
Konuşmayı sen yapacaksın.
Tú hablarás con ellos.
İşte her zaman ki gibi, gerçek bir psikopatın işaretleri... Konuşmayı keser misin.
Déja de hablarme.
Bu konuşmayı sürece benim lanet olası paramı getirdikten sonra yapabilirsin... ve de buradan çıkamazsın.
A menos que esta conversación empiece y termine con la devolución de mi puto dinero, no saldrás de aquí.
Hiç kimse ile konuşmayın.
No hable con nadie.
Cietro takımı için mükemmel işler yaptınız ve yaptıklarınızı takdir ediyorum ama bu konuşmayı bir kenara bırakacak olursak, en çok ilgilendiğin şey, bu mu?
Ambos habéis sido geniales para el equipo Cietro, y aprecio todo lo que habéis hecho, pero esta conversación acerca de no retirarte... ¿ es realmente lo mejor para tí?
Bu konuşmayı yapmamayı öneririm. - Evet. Elmasları unutun bu işte, bir kızın en iyi dostu, mantıklı inkar yeteneğidir.
sí. sugiero no tener esta conversación olvida los diamantes : en este negocio una denegabilidad plausible es la mejor amiga de una mujer
İğneleme yaptığını biliyorum olaydan sonra bu konuşmayı hatırlattığımda olmayacaksın.
Se que estas siendo sarcástica Pero después cuando reviva esta conversación No lo estarás.
Bu konuşmayı yapmamızın tek sebebi yakalanmış olman. Sana neden güveneyim?
¿ Por qué debería confiar en tí?
Andy ile "aşağılarda bakım" üzerine düşündüğün konuşmayı yaptın mı?
¿ Alguna vez hablaste con Andy sobre el rasurado masculino?
Yarın onunla okulda konuşmayı iple çekiyorum.
Estoy deseando hablar con ella mañana en el instituto.
Bu konuşmayı yapabileceğin annen ya da en iyi arkadaşın falan yok mu senin?
¿ No tienes una madre o una mejor amiga o alguien con quien deberías tener esta conversación?
Kes konuşmayı da, arkadaşın değilim tamam mı?
Y dejar de hablar. Yo no soy su amigo. De acuerdo?
Konuşmayı kesip, bu pilavı kaldıracak mısın?
¿ Dejas de hablar y subes este kedgeree?
Lois bana Görüntü ile konuşmayı bıraktığını söylemiştin.
Lois, me dijiste que dejaste de hablar con la Estela.
Aslında bu konuşmayı onunla yapıyor olmalıydın.
¡ Francamente deberías conversar de esto con él!
Laurie, yapacağın konuşmayı hatırlıyor musun?
Laurie, ¿ recuerdas tu discurso?
Biliyorsun kovboyların sessizliğinde bir bencillik vardır herkesi konuşmayı sürdürmeye zorlarlar.
Hay cierto egoismo en el silencio de los vaqueros... forzando a los demás a llevar el peso de la conversación.
Konuşmayı keser misin! Şu an ben konuşuyorum, anlayamadın mı?
Tío, para de hablar cuando yo esté hablado, ¿ Vale?
İşe başladığım ilk gün yaptığın konuşmayı hatırlıyor musun?
¿ Recuerdas aquel discurso que me diste mi primer día de trabajo?
Belki spor hakkında konuşmayı kesip daha sık oynamalısın.
- Deberias parar de hablar de deportes y jugarlos
Ona sözünden caydığını haber vereceksin çünkü o konuşmayı ben yapmayacağım. O telefon konuşmasını sen yapacaksın.
Tienes que hacerle saber que estas incumpliendo una promesa porque y no hare esa llamada. la haras tú!
Owen Lynch'in bu konuşmayı duymasını garantilemek istiyordu.
Quería asegurarse de que Owen Lynch lo oyera hacer esta llamada.
Tüm hayatınızı bunu merak ederek geçirebilirsiniz... ama nasıl bir ebeveyn olacağınızı öğrenmenin yegane yolu konuşmayı kesip
Te puedes pasar toda la vida preguntándotelo, pero la única manera de saber qué tipo de padre serías es dejaro de hablar de ello.
Aranızda konuşmayı bırakın.
Basta de conversaciones.
Sam konuşmayı öğrenmeye geç kaldı ve Bengalce onun kafasını karıştırıyor.
Sam está retrasado en lenguaje y se confunde.
Sadece Bucks'ın rezil geçmişini ve onun kendi sonunu hazırladığını gören insanların da konuşmayı senin yerine yapmış olduğu gerçeğini sun.
Simplemente ridiculiza la historia de Buck y el hecho de que toda esa gente viera su arma hablará por ti.
Ben konuşmayı kesince duyacağınız bu gürültülü iç sıkıcı ses de nesi?
¿ Qué es ese fuerte sonido que oiréis cuando deje de hablar?
Annemle babama yaptığın şu minik konuşmayı hatırlasana.
Recuerdas ese pequeño discurso que les diste a mamá y papá.
Bak. Konuşmayı bırakmalısın.
Necesito que dejes de hablar.
... onunla beraber olacağını düşünüyordum çünkü beni bütün yaz aramamış veya mail atmamış olman için başka bir neden göremiyorum tabii bu konuşmayı kapının önünde yapmamızın da.
Porque sino, ¿ qué otra posible razón podría haber para que no me hayas llamado o enviado e-mail en todo el verano? O, para que me hagas tener esta conversación en la puerta.
konuşacağım 73
konuşmak 63
konuşalım 186
konuşmalıyız 270
konuş 892
konuşacak 21
konuşacağız 38
konuşuruz 96
konuşuyorum 38
konuşuyorsun 21
konuşmak 63
konuşalım 186
konuşmalıyız 270
konuş 892
konuşacak 21
konuşacağız 38
konuşuruz 96
konuşuyorum 38
konuşuyorsun 21
konuşuyor 62
konuşma 379
konuşmuyor 31
konuştuk 50
konuşsana 113
konuşmuyoruz 17
konuşacaksın 18
konuşur 18
konuşmak istemiyor musun 16
konuşuyoruz 54
konuşma 379
konuşmuyor 31
konuştuk 50
konuşsana 113
konuşmuyoruz 17
konuşacaksın 18
konuşur 18
konuşmak istemiyor musun 16
konuşuyoruz 54
konuş benimle 497
konuşabiliriz 58
konuşmak ister misin 79
konuşmak istemiyorum 89
konuştum 61
konuştu 45
konuşmadım 21
konuşun 135
konuşalım mı 16
konuşabilir miyiz 236
konuşabiliriz 58
konuşmak ister misin 79
konuşmak istemiyorum 89
konuştum 61
konuştu 45
konuşmadım 21
konuşun 135
konuşalım mı 16
konuşabilir miyiz 236