Konuşmak Çeviri İspanyolca
50,292 parallel translation
Seninle bir daha konuşmak istemiyorum.
No quiero volver a hablar contigo.
- Konuşmak yasak mı ya?
¡ Silencio! ¡ La autopista está repleta!
Konuşmak istersen istediğin zaman ofisime gelebilirsin.
Y no dudes en pasar por mi oficina si necesitas hablar alguna vez.
Ayrıca Jim, Bayan Nuñez'den hoşlanıyorsan onunla konuşmak, gözünü ona dikmekten çok daha etkili olacaktır.
Ah, Jim... si te gusta la señorita Núñez, opino que hablar con ella será más efectivo que quedarte mirándola.
Bay Lake, sizinle konuşmak istiyordum.
Sr. Lake, necesitamos hablar.
İçeri ellerimi kaldırarak girip sadece konuşmak istediğimi söyleyeceğim.
Voy con mis manos levantadas... y simplemente digo que quiero hablar.
Gul'Dan'i yalnız alt edebileceğine inansaydı konuşmak istemezdi.
No me pediría esta reunión si creyera que puede vencer a Gul'Dan él solo.
İnsan kralla konuşmak istedin.
Pediste hablar con el rey de los humanos.
Benimle konuşmak istiyormuşsun.
Me han dicho que quieres hablar.
Iggy seninle konuşmak istiyor.
Iggy quiere hablar contigo.
Belki onlar konuşmak onu.
Así que, tal vez lo atraparon para hacerlo hablar.
Biri, seninle max konuşmak istiyor.
Alguien quiere hablar contigo, Max.
Korkarým ki oldukça sýkýldým, bu yüzden... Sen konuşmak istemiyorsun...
Temo que me aburro fácilmente, así que... si no quieres hablar...
Bu, arkadaşım Gibbons'la konuşmak içindi.
Eso fue por hablar mal de mi amigo Gibbons.
Anlıyorum ki, konuşmak isteseydin konuşabilirdin ve hakikaten hiçbir şey söyleyememenin ne kadar zor olabileceğini anlıyorum.
Yo veo... Que si quisieras hablar, podrías. Y veo lo difícil que debe de ser... el realmente decir nada...
Onu görürseniz konuşmak istediğimi nazikçe söyler misiniz?
Si lo ves, ¿ podrías decirle por favor que quiero hablar con él?
Benimle konuşmak için izin alman gerekiyor mu?
¿ Tuviste que pedir permiso para hablarme?
Karısına onunla konuşmak istediğimi söyler misin?
¿ Le diría a su esposa que quiero hablarle?
Annen ve babanla konuşmak isterim.
Quiero hablar con tu madre y tu padre.
Ben de bu mevzuyu konuşmak istiyordum.
Quería hablar con usted al respecto.
Seninle bir şey konuşmak istiyordum.
He estado pensando en algo que quiero decirte.
Bak, seninle konuşmak güzeldi ama gitmem gerek.
Bueno, mira esto fue agradable. Debo irme.
Seninle konuşmak zorundayım
Tengo que hablar contigo.
Hepinizle konuşmak zorundayız.
Tengo que hablar con todos ustedes.
Onunla konuşmak zorundasın, onu dinlemelisin, ha?
Tienes que hablar con ella, tienes que escucharlo, ¿ eh?
- Wall Street hakkında konuşmak istemiyorum.
No me siento como para hablar de Wall Street.
- Wall Street hakkında konuşmak istemiyorum.
No me siento como... estar hablando de Wall Street. Papá.
Pekala, seninle birkaç şey hakkında konuşmak istiyorum.
Bueno, quiero hablar con usted acerca de algunas cosas.
Bütün bunlardan sonra bile, Ona nereden bakabileceğinizi bir görüyor musunuz Ya da onunla tekrar konuşmak mı?
Incluso después de todo esto, se puede ver algún momento en el que podría visitarlo o hablar con él de nuevo?
- Biriyle konuşmak ister misin?
- ¿ Quieres hablarlo?
Evle ve diğer şeylerle ilgili konuşmak için.
Sólo para hablar de la casa y otras cosas.
Olmaz, tek yapmamız gerek sakin olup bunu etraflıca konuşmak.
Lo que debemos hacer es tranquilizarnos y hablar.
Sen nesin hakkında konuşmak? Artık eğlenceli bir şey yapmıyorsun. Ben yaparım!
Ya nunca haces nada divertido.
Ve konuşmak için içeriye giriyorum.
Y voy a entrar para hablar más.
Benim gibi bir adamla konuşmak istemeyeceğini düşündüm ama
Creí que no querrías hablar con un tipo como yo, pero...
- Simon'la konuşmak zorundayım.
- Tengo que hablar con Simon. - Él está escuchando.
ABD hükümeti sadece sizinle konuşmak istiyor.
El Gobierno de Estados Unidos sólo quiere hablar contigo.
Tamam, artık konuşmak yok.
Bueno, ya no hables más.
İşçi sınıfıyla konuşmak için çok meşguller.
No tienen tiempo para la clase trabajadora.
Hayallerin hakkında çılgınca konuşmak başka bir şeydir.
Una cosa es hablar incoherencias sobre tus delirios.
Mack artık bu konuda konuşmak istemiyordu.
Mack no lo hace me gusta hablar.
Tüm şefler, ne yapabileceklerini konuşmak üzere, toplandılar.
Todos los jefes se reunieron para ver qué podían hacer.
Ve, nasıl konuşmak istediğini bilmiyorsan da, anlayışla karşılarım.
Y está bien si no sabes cómo hablar de ello.
Ortaokul öğrencilerimle konuşmak gibi.
Es como hablar con alumnos de 12 años.
O konuda konuşmak istemiyorsun.
No quieres hablar de eso.
Bunu konuşmak da, dinlemek de istemiyorum.
No quiero hablar ni volver a oír de esto.
Seninle konuşmak kafamı karıştırıyor. Hadi ama Simmons, bugün çalışmayacaktın.
Vamos, dijiste que no hay trabajo hoy, vamos a ser una leyenda!
Sadece onunla konuşmak istiyorum.
Sólo quiero charlar con él.
Bu konuda konuşmak ister misin?
¿ Quieres hablar de ello?
Geçmişten konuşmak için burada mısın yoksa para mı?
¿ Estás aquí para hablar de historia o dinero?
Asiler meselelerini is yerimde konusmak adetim degildir... ama olsun. Ne oldu?
Es inusual hablar sobre Los Renegados en el lugar de trabajo, pero ¿ qué sucede?
konuşmak istemiyor musun 16
konuşmak ister misin 79
konuşmak istemiyorum 89
konuşmak istiyorum 121
konuşmak mı 60
konuşmak yok 56
konuşmak istiyor 16
konuşmak istemiyor 17
konuşmak mı istiyorsun 23
konuşacağım 73
konuşmak ister misin 79
konuşmak istemiyorum 89
konuşmak istiyorum 121
konuşmak mı 60
konuşmak yok 56
konuşmak istiyor 16
konuşmak istemiyor 17
konuşmak mı istiyorsun 23
konuşacağım 73
konuşalım 186
konuş 892
konuşmalıyız 270
konuşacağız 38
konuşacak 21
konuşuruz 96
konuşuyorum 38
konuşuyorsun 21
konuşuyor 62
konuşmuyor 31
konuş 892
konuşmalıyız 270
konuşacağız 38
konuşacak 21
konuşuruz 96
konuşuyorum 38
konuşuyorsun 21
konuşuyor 62
konuşmuyor 31
konuşma 379
konuştuk 50
konuşsana 113
konuşacaksın 18
konuşmuyoruz 17
konuşur 18
konuş benimle 497
konuşuyoruz 54
konuşabiliriz 58
konuştum 61
konuştuk 50
konuşsana 113
konuşacaksın 18
konuşmuyoruz 17
konuşur 18
konuş benimle 497
konuşuyoruz 54
konuşabiliriz 58
konuştum 61